Uyandığımda, yatağın yanında büyük bir paket vardı.
Esneme hareketlerimi yaptıktan sonra kutuyu aldım.
İçinden büyük bir oyuncak ayı çıktı. Elindeki kalbin üstünde de bir not vardı.
"Karamel de yalnız kalmasın, melek." yazıyordu.
Bu kesin León! Kesin!
Aşağı indim ve koltuğa uzandım. León, büyük ihtimalle uyanamamıştır daha. Bende rahat rahat televizyon izleyebilirdim.
~
Televizyona daldığım sırada, mutfaktan bir tıkırtı geldi. Olga'nın da uyuyor olduğunu var sayarsam, kesin birisi var! Ya hırsızsa?
Elime bir vazo aldım ve mutfağa ilerledim.
Buzdolabı açıktı. Yavaş hareketlerle oraya gittim. Tam vazoyu, dolabın önündeki kişiye geçireceğim sırada kafasını uzattı.
"Violetta ne yapıyorsun?!" diye bağırıp, geri çekildi.
Söylendim ve vazoyu tezgaha bıraktım.
"Sessiz, sessiz ne yapıyorsun? Korktum ya!"
"Sizi uyandırmak istemedim. Karnımda acıkmıştı."
"Peki, peki. Sen sandalyeye otur, ben bir şeyler hazırlarım."
"Tamam."
León sandalyeye oturdu ve masada parmaklarıyla ritm tutmaya başladı.
Masayı hazırlarken, bende ritme uyum sağladım. Elimdeki bardağa, kaşıkla yavaşça vuruyordum ve müziği mırıldanıyordum.
"Çok güzel olmuş. Yeni şarkın mı?"
"Evet. Ama sadece bunu çıkarabildim. Sözler ve beste yok daha."
"O da olur."
Masayı hazırladığımda, birlikte yemeye başladık.
~
"Televizyonda ne var?"
"Hiçbir şey."
"Hım. León?"
"Ne?"
"Bugün de o Gizemli Manyak bir şey yolladı."
"Aaa...ne yolladı? Ben neden görmedim?"
"Büyük bir oyuncak ayı ve not."
"Ne yazıyordu?"
" 'Karamel de yalnız kalmasın, melek.' "
" 'Melek' mi? Bunu sadece ben söyleyebilirim sana."
"O manyağı bulduğumda hesabını sorarsın artık."
"Bulursak tabii."
"Evet. Bulursak."
"Senin tahmin ettiğin birisi ya da birileri var mı?"
"Evet."
"Yaa..kim?"
"Sen."
"Ben mi? Bunu daha önce de konuştuğumuzu hatırlıyorum."
"Evet konuşmuştuk ama 'melek' kelimesini bana sadece sen söylemiştin."
"Belki başkaları da biliyordur?"
"Sanmıyorum."
"Yani benim olduğumdan gayet eminsin."
"Emin değilim de, şüpheleniyorum sadece."
"Keyfin bilir. Vilu?"
"Ne?"
"Klip çekimini unutma sakın. İki saat sonra çıkacağız."
"Unutmuştum ama hatırlattığın iyi oldu."
Ayağa kalktım.
"Nereye?"
"Odama. Uykumu alamadım galiba."
"Tamam. İyi uykular."
"Teşekkür ederim."
Ayaklarımı yere sürükleye, sürükleye odama gittim.
Yatağıma yattım ve yorgana sıkıca sarındım.
Dönüp, duruyordum ama uyuyamıyordum. Esniyor oluşuma rağmen uyuyamamak sinirlerimi bozmuştu.
Uykusuzluğa teslim oldum ve kalktım. Aşağı inmek içimden gelmiyordu. Bende ayıyı elime alıp, okşamaya başladım.
Kapının arkasından tıkırtılar geliyordu. Program yapmamak için de yattım ve gözlerimi kapattım.
Odaya biri girdi. Ama uzun süre kalmayıp, geri gitti. O gittikten sonra da gözlerimi açtım.
"Acaba adını ne koysam? Karamel'e yakın olsun."
Bir sürü isim buldum ama hiçbiri hoşuma gitmemişti.
Ayıyı kucağıma alıp, aşağı indim.
"Uyanmışsın."
"Hiç uyumadım ki."
"Odana girdiğimde uyuyordun."
"Hayır. Sadece gözlerimi kapatmıştım."
"Hım. Ayıcık bu mu?"
"Evet. İsim bulmaya çalışıyorum ama bulamıyorum. Yardım eder misin?"
"Tabii."
León birkaç isim söyledi ama onları da beğenmedim.
"Ne kadar uğraştırıyorsun beni. Melek olsun bari."
" 'Melek' mi?"
"Evet. Notta da 'melek' yazıyormuş. Adı da bu olsun."
"Tamam. Bundan sonra adı Melek."
"Yakıştı. Beyaz renk zaten."
"Evet. Elbiseler de dikerim ona."
"Sen elbise mi dikeceksin?"
"Evet?"
Sırıttı. Ama bu sefer uyuz olacağım şekilde değil.
"Kendini de dikmezsen sevinirim."
"Ha-ha. Çok komiksin."
"Öyleyimdir."
Melek'i eline alıp, biraz oynadı. Sonra da ayağa kalktı.
"Nereye?"
"Meyve suyu alacağım. Sende ister misin?"
"Evet. Çilekli olsun."
"Tamam."
Mutfağa gitti. Çok geçmeden de döndü.
"Al bakalııım."
Elinden meyve suyunu aldım ve içmeye başladım.
"Hangi şarkıya klip çekeceğiz?"
"Nuestro Camino."
"İyiymiş de...bu bizim şarkımızdı."
"Marotti'e söylersin. Hoş, Diego'la güzel de söylersiniz."
"Yine başlamasan?"
"Peki, peki."
~
Klibi on saatte bitirdik. Kliple beraber bende bitmiştim.
"Eve gidelim artık. Yorgunluktan bayılacağım."
"Tamam. Taksiyle mi istersin, yürüyerek mi?"
"Taksi. Yürümeye halim yok."
"Ben arıyorum o zaman."
León, taksi numarası bulmak için gitti.
O gittikten sonra, Diego geldi yanıma.
"Selam."
"Selam. Sevgilin nerede?"
"Sevgili değiliz. Taksi çağırmaya gitti."
"Taksiye ne gerek var? Ben bırakırdım sizi."
"Sende yorgunsun. Uğraştırmayalım seni."
"Duymamış olayım! Bu sefer kabul ediyorum ama bir daha ki sefer ben götüreceğim."
"Tamam."
"Görüşürüz."
"Görüşürüz."
Diego giderken, León dönüyordu.
"Ne dedi sana? Ne konuştunuz? Kalbini mi kırdı? Ya da seni üzecek başka bir şey? Konuşsana Violetta!"
"İzin verirsen konuşacağım. Taksi çağırmaya gittiğini söyledim. O da, kendisinin bırakabileceğini söyledi falan. Bu kadar."
"Emin misin? Kızmayayım diye söylemiyorsan, yapma böyle."
"Tamamen böyle konuştuk."
"Hım. Peki. Taksi gelirmiş birazdan."
"Tamam."
~
Eve geldiğimizde, hiçbir şey yemeden yattım. O kadar çok yorulmuştum ki, hemen uykum geldi ve gözlerimi kapattım...