León'un zoruyla erkenden geldiğimiz hastanede, saatlerdir bekliyorduk.
Tamam, merak ediyorsun cinsiyeti ama neden erkenden uyandırıyorsun beni?! Onun merakı yüzünden, gül gibi uykumun da içine bir güzel edildi. Hemde rüyamın en heyecanlı yerindeydi!
León bana dönüp, "Oflamaya devam edecek misin?" dedi.
Ona boş boş bakarken, neden bunu söylediğini merak ettim. Ofluyorsam da farkında değildim.
L: "Dakikalardır ofluyorsun. Ben bile yoruldum artık!"
V: "Farkında değildim."
Kollarımı göğsümde birleştirip, sandalyeye yaslandım. Acaba bir saattir burada mıydık? Ya da daha fazla süredir?
V: "Canım çok sıkıldı..."
L: "Benim de. Şu içerideki kadınla adam ne yapıyorlarsa artık?! Saatlerdir bekliyoruz bekliyoruz, çıkmıyorlar!"
Ayağa kalktı ve kapıya doğru ilerledi. Ne yapacağını çok merak ediyordum doğrusu.
Bana baktıktan sonra, kulağını kapıya yasladı.
Hızla yerimden kalkıp, "Ne yapıyorsun!" diye bağırdım. Bu bağırmadan çok, çığlık atma gibiydi. Sesimin nasıl bu kadar inceldiği konusunda da hiçbir fikrim yok.
İşaret parmağını dudaklarına götürüp, 'sus' işareti yaptı. Bayağı bayağı -bu durumdayken- susmamı bekliyordu!
V: "Gel çabuk! Şimdi çıkacaklar!"
L: "Bağırma!"
V: "Bağırmayayım mı?! Oldu canım, başka?!"
L: "Yok."
Gözlerimi devirip, yanına gittim. Hemencecik de kolundan çekmeye başladım.
Bu aptal yüzünden rezil olacaktık ya! Ya açılırsa kapı?! Sonra düşersek?! Hiç aklını çalıştırmıyor ki! Aptal!
Kapının koluna iyice yapışıp, benden kurtulmaya çalıştı. Ama ben bıraktım mı? Tabii ki hayır. Hatta daha fazla çekiyordum onu.
Tamamen çekmeye çalışırken, kapı açıldı. Doktor, kadın ve adam belirdiler. Üçünün de surat ifadesi görülmeye değerdi. Ama nasıl olabilirdi ki başka? Sonuçta tanımadıkları bir adamın kolunu tutup, çeken bir kadın. Üstelik o kadını da tanıyorlar.
León benden kurtulup, "Ah! Şey... Biz yeni gelmiştik de... İçeriye girecektim ama eşim izin vermedi. Kolumdan tutup, çekiyordu. Kusurumuza bakmayın," dedi. Ciddi ciddi bunları söylemişti! Ne kadar saçma olduğunu bilmeden hemde!
Adam dudaklarını ısırıp -sanırım gülmemek için can çekişiyordu-, "Hım. Buyurun," dedi. Ama kapıdan çıktığı sırada da büyük bir kahkaha patlattı. Karısı olduğunu düşündüğüm kadın da, kafasına şaplak attı.
Bu çift, aynı bize benziyordu. Şapşallıkta da sınır tanımıyorlardı.