17.Bölüm

1.4K 54 0
                                    

Gözlerimi açtığımda León'un odasındaydım. Aslında bu bir tahmindi. Ama ayak ucumda León'u görünce, tahminim gerçek oldu.

"León? Braco nerede?"
"Bilmiyorum."

Birden başım sızlamaya başladı.

"Ah! Başım neden bu kadar acıyor?!"
"Braco, kafana taşla vurduğu içindir."
"Braco mu? Kafama taşla mı vurdu? Neden ki?"
"Evet. Bilmiyorum. Ben yolun karşısındaydım. Sen beni görünce, bana doğru gelmeye başladın. Sonra Braco da gördü beni ve birden yerden aldığı taşı kafana indirdi."
"En son, başımın birden acıdığını hissettim. Sonra gözlerim karardı."
"Braco vurduğu içindir. Aslında seni kaçıracağını filan düşünmüştüm. Hatta kucakladı ama sonra kafandan akan kanı görünce paniğe kapıldı ve senden uzaklaştı. Sonra da koşarak kaçtı."
"Onun gerçekten böyle biri olduğuna aklım ermiyor!"
"Böyle ama."
"Senden de özür dilerim ve teşekkür ederim."
"Rica ederim. Eğer beni aramamış olsaydın, sonumuz kötü olacaktı."
"Sonumuz kötü mü olacaktı?"
"Seni hemen hastaneye götürdüm. Taş bayağı büyükmüş. Doktorlar iki, üç gün seninle uğraştılar. Dün de uyandın. Bende seni evime getirdim."
"Ben kaç gündür uyuyordum ki?!"
"Beş, altı gün filan oldu."
"Olga, Romallo ve Angie?!"
"Durumu bilmiyorlar. Onlara, seni bir süre tatile çıkaracağımı söyledim."
"Sana ne kadar teşekkür etsem az, León!. Seni dinlemiş olsaydım, böyle olmayacaktı."

Birden ağlamaya başladım. Aslında ağlamak istemiyordum ama gözyaşlarım bilinçsizce akıyordu.

"Ağlama, lütfen."
"Elimde değil ki."
"Hım. İlaçlardandır herhalde."
"Ne ilacı ki onlar?"
"Ağrı kesici, krem, uyuşturucu."
"Uyuşturucu?!"
"Of, Violettaaa. Her şeyi yanlış anlamamalısın. O uyuşturucu, öyle uyuşturuculardan değil."
"Hıı. İyi o zaman. İlaçlar sanırım, başımı döndürüyor."
"Hayır, ilaçlar değil. Sert darbe aldığın için böyle olması normalmiş."
"İlk kez action (ekşın) yaşadım. Umarım da son olur. Kötüymüş ya."
"Bir de bana sor. Seni o halde görünce kafayı yiyecektim!"
"Kusura bakma. Braco'yu bulabildiler mi?"
"Hayır."
"Ya tekrar bir şey yaparsa?"
"Yapmaz, yapamaz."
"Emin olmamalısın."
"Eminim, çünkü sana bir daha asla zarar veremez."
"Çok korktu yani?"
"Öyle böyle değil. Benden bile daha fazla korktuğunu söyleyebilirim."
"Vay be. Kıskan, kıskan onun korkusunu."
"Ben korktum ama senin iyileşeceğini de biliyordum."
"Nereden biliyordun?"
"Çünkü, seni hastaneye ben götürdüm" deyip, göz kırptı.
"Aptal."
"A-a. Neden aptal oldum şimdi?"
"Çünkü öylesin."
"Ve sen bu aptala aşıksın."
"Hayır."
"Gözlerime bakarak söyle, o zaman."

León'un gözlerine baktım. 'Seni sevmiyorum' demek istiyordum ama ağzımdan çıkmıyordu. Defalarca ağzımı konuşmak için açtım ama söyleyemedim.

"Bende böyle düşünmüştüm."
"Hıh. Uyuz."
"Sende öylesin."
"İltifat olarak alıyorum."
"Sen bilirsin."
"İyi."
"İyi."

Biraz odasına bakındım. Ama ilgimi çekecek hiçbir şey yoktu. 

"Ben evime gitmek istiyorum."
"Emin misin?"
"Evet."
"Altı gündür uyuduğun için, vücudun hareket etmekte zorlanır."
"Ne zamandır insan anatomisiyle ilgilenir oldun?"
"Motor sürmek ve şarkı söylemek dışındaki tek hobimdir."
"Neden ben bilmiyorum?"
"Çünkü sen gidince ortaya çıktı."
"Hım. León?"
"Efendim?"
"Ben gittikten sonra neler kaçırdım?"
"Yıl sonu gösterilerini, arkadaşlarının kavgalarını, çektiğimiz zorlukları, eğlencelerimizi. Genelde ben eğlenmiyordum ama gülmeye zorluyorlardı."
"Federico ve Ludmila?"
"Ha, bir de onlar vardı."
"Nasıl tanıştılar?" 
"Federico, sen gittikten birkaç hafta sonra gelmişti. Pablo, onları yıl sonu için birleştirdi. Onlarda çalışırken aşık olmuşlar işte."
"Şimdi nasıllar?"
"Bildiğim kadarıyla bayağı iyiler."
"Hım. Ludmila bile aşık olabilirmiş demek."
"Evet. Öğrendiğimizde nasıl şaşırdığımızı görmeliydin."
"Tahmin edebiliyorum."
"Neyse, konu bir anda değişti. Eve gitmekte kararlı mısın?"
"Evet."
"Tamam. Eşyaların valizdeydi zaten. İlaçlarını da valize koyayım, gidelim."
"Tamam. León?"
"Efendiim?"
"Teşekkür ederim."
"Daha kaç kere 'rica ederim' diyeceğimi merak ediyorum."
"Bilmem. Aklıma geldikçe teşekkür edeceğim."
"Yeterliydi bu kadarı. Abartılardan nefret ettiğimi biliyorsun."
"Biliyorum ama seni sinir etmek eğlenceli."
"Demek öyle?"
"Evet."

León, kocaman bir adım attı ve yanıma geldi. Hemen beni tutup, gıdıklamaya başladı. Ondan kaçmaya çalışıyordum ama ya ayağımı, ya da belimi tutuyordu.

"Leóóón! Dur lütfen!"
"Peki, peki."
"Ayh! Sonunda kurtuldum."
"Baaak"
"Tamam,tamam."
"Hah şöyle."

~

Eve geldiğimde, önce Angie fark etti başımdaki sargıyı. Sonra da diğerleri gördü zaten. Hemen León'u suçlamaya başladılar. Hepsine olayı tek tek anlatmak zorunda kaldık ama değdi.
Olga ve Angie, başımdan ayrılmıyorlar! Artık bıktım ama bunu söyleyemiyorum da. 
Daha geleli dört saat oldu ve sonuç bu. León'da kaçtı zaten. Ama bunun hesabını soracağım ona!

"Ben uyumak istiyorum."
"Şunu da iç, uyursun."
"Olga! Saatlerdir iğrenç, iğrenç şeyler içirdin bana. Midem daha fazla dayanmayacak haberin olsun."
"Bu iğrenç dediğin ilaçlar yıllardır insanları iyileştiriyor! Angie küçükken, bunları o da içti."

Angie oturduğu yerden hemen kalktı.

"Iyk! Gerçek olamaz dimi?!"
"Gerçek tatlım, gerçek. Bunları içtiğin gibi iyileşirdin."
"Buna inanamıyorum!"

Angie'ye gülerek "İçip, iyileşmişsin işte Angie. Olayı abartmayalım lütfen." dedim.

O da bunu bana söylemişti. Oh olsun! Çok güldü ve kendi başına da geldiğini öğrendi.

"Öyle mi küçük hanım?"
"Öyle. Ama gıdıklama lütfen."
"Gıdıklayacağımı da nereden çıkardın?"
"Bilmem."
"İyi fikirmiş ama."
"Ya, Angiee! Hem başım ağrıyor benim. Ah, bak ağrıyor."
"İyi bakalım."

Olga, o iğrenç karışımı bana zorla içirdikten sonra iyi geceler dileyip, gitti.
Ondan biraz sonra da Angie gitti.
Midemin bulanmasına engel olamayarak, günlüğüme olanları yazdıktan sonra yattım. İlaçların ve o iğrenç şeylerin etkisiyle de çok geçmeden uyumuşum.

------

-Elif

♪ ♫ GEÇMİŞİN İZLERİ ♫ ♪ |2.KİTAP|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin