Violetta'dan;
Koltukta uzanmış, Angie'yi izliyordum. Neden izlediğim konusunda da hiçbir fikrim yoktu.
Dün olanlardan sonra, bir uysallık gelmişti. Kimseye karışmıyorum, konuşmuyorum, uyuyorum filan... León'un endişeleri de katlanarak artıyordu.
Angie, Vilu'yu bırakıp, "Acıktın mı?" sorusunu sordu. León'a ya da Carlo'ya sorduğunu sanmıştım ama bana soruyormuş. Başımı 'hayır' anlamında sallayıp, onu izlemeye devam ettim. Minik Vilu'ya öyle şefkatli yaklaşıyordu ki... Umarım bebeğime bir şey olmaz da, bende onlar gibi olabilirim...
L: "Violetta?"
León'a dönüp, yorgun bir şekilde, "Ne var?" dedim. Hiç gücüm yoktu. Olduğum yerden kalmak istemiyordum. Şimdi nasıl olduğumu, kanımın ağrıyıp ağrımadığını, neden böyle umursamaz davrandığımı soracaktı. Onu, ondan daha iyi tanıyordum.
L: "Şimdi nasılsın?"
Demedim mi?! Onu, ondan çok çok daha iyi tanıyorum. Hiçbir şey söylemese bile neler düşündüğünü anlayabiliyorum.
V: "İyiyim."
L: "Karnın ağrıyor mu?"
İşte ikinci doğru tahmin.
V: "Ağrımıyor."
L: "Neden böyle umursamaz davranıyorsun?"
V: "Öyle davranmıyorum ki. Yorgun hissediyorum kendimi."
Anige, "Dün olanlardan sonra..." dedi. Bizi dinliyormuş demek ki.
V: "Aynen öyle."
A: "Birazcık uyu istersen?"
V: "Uyuyamıyorum."
A: "A-a neden?"
V: "Dünkü olaylar bir anda gözümün önüne geliyor. Kabus görüyorum sürekli."
León ve Angie birbirlerine baktılar. Halime endişe etmelerini istemiyorum ama yine de karışmıyorum onlara. Karışacak durumda da değilim zaten. Birazcık uyuyabilsem, tüm bu olanlar geçecek.
~
León'dan;
Violetta, dünden beri toparlanamadı. Gözlerini kapattığı anda da ağlayarak kendine geliyor. Onu böyle görmeyi istemiyorum. Eğlendirmek istediğimizde de ufacık bir tebessüm oluşmuyor yüzünde.
Ama bir saat önce uyumayı başarabildi. Şu anda uyuyor. Onu uyurken izlemek, en büyük eğlencelerimden...
Angie ve Carlo evde değiller bir de. İşleri varmış. Minik Vilu'yu da bırakıp, gittiler. İyi ki uyuyordu. Çünkü uyanık olduğu zamanlarda ağlıyordu. Benim kucağımda da susmuyordu.
Tabii şu anda sıkıntıdan patladığımı saymıyorum. Yemek yapmak gibi bir zevki bile istemiyorsam, halimi düşünün!
Sıkıntıdan bunalıp, kütüphane olarak kullandıkları odaya gittim. Burası inanılmazdı! Kitap okuma köşesi olarak özel hazırlanmış bir koltukta vardı. Binlerce kitabı saymıyorum!
Hemen kitaplıkları karıştırmaya başladım. En muhteşem olanını seçmek istiyordum ama hepsinin özetlerini biliyordum.
Bütün kitaplıkları aç timsah edasıyla inceledim. Bir kitap dikkatimi çekmişti. O muhteşem ötesi koltuğa oturup, kitabı okumaya başladım. Bir erkek olmama rağmen aşk kitapları her zaman dikkatimi çekmiştir. Bunun da ismi çok güzeldi. 'Hayatımın Aşkı'. Kitabı gördüğüm anda Violetta gelmişti aklıma. Sayfaları çevirdikçe de aynı düşünceyle dolup taşıyordum.