Carlson, parmaklarım arasında tuttuğum bira şişesiyle kendininkini tokuşturduktan sonra büyük bir açlıkla tepesine diktiğinde gülümsedim. Dudaklarını zayıf olmasına rağmen bedenine göre fazlasıyla geniş olan kareli gömleğinin kollarına sildi.
"Kural bir, Athena. Ricardo O'Neil gibi erkeklerden her zaman uzak dur."
"O dediğin çocuğu tanımıyorum bile."
Carlson omuz silkti. "Sonuçta bu hiç tanımayacağın anlamına gelmiyor."
"Anlamıyorum," başımı iki yana salladım. "Ona oral yapacak kadar yakınlaştıysan, bu birbirinizden gerçekten hoşlanıyor olduğunuz anlamına gelmiyor mu?"
"Sikeyim o göt kafalıyı!" Gözlerini histerik bir şekilde devirdi. "Tabi ki o piç kurusundan hoşlanmıyorum, benim de ihtiyaçlarım var. Sadece bir çıkar ilişkisiydi."
"A-ha," dedi Calum. "Ne çıkar ilişkisi ama,"
Carlson, ben, Luke ve Calum; Michael'ın evinin bahçesindeki şezlonglara uzanmıştık. Herkese bir paket cips ve bir şişe bira verildi. Michael ve Eleanor'un biz karanlığın örtüsünün altında eski seks ve aşk hayatlarımızı anlatırken yukarıda neler yaptıklarını anlatmama gerek yoktu sanırım, çoğumuzun tahmin edebileceği kadar kolay bir şeydi.
Sadece tek endişemiz, kalp krizi geçirmemesini umut ettiğimiz Eleanor'un tek parça halinde aşağıya inmesiydi.
Carlson, kucağındaki cips paketine avucunu daldırıp eline geldiği kadarını Calum'a savururken gülüyordu. Carlson'ı gülerken görmek her zaman denk gelemeyeceğim kadar imkansız bir olay olduğundan dikkatle onu seyrediyordum.
"Siktir oradan Hood. "
"Eh, ben de pek çıkar ilişkisi olduğunu sanmıyorum," dedi Luke. "Üçüncü sınıftaki bahar şenliğinde erkeklerle toplanmış oturuyorduk. Ricardo'nun ağzından senin adın dışında hiçbir isim duymadık, değil mi Calum?"
Calum, Luke'u onaylamak istercesine başını sallarken birasını yudumluyordu. "Kötü kızlardan hoşlanıyormuş."
"Umrumda bile değil. Onu Amber George'u erkekler tuvaletinde becermeden önce düşünecekti."
"Kıskanıyor musun sen?" diye sorduğumda yüzüme muzip bir gülümsemenin yayılmasına engel olmaya çalışmama rağmen, Luke ve Calum, tespitim üzerinden espriler savurmaya devam edince kendimi tutamadım.
Carlson, işaret parmağını bana kaldırdı. "Dua et yeni olduğun için sana küfür etmiyorum," dediğinde kahkaha atıyordum. "Siz iki embesil de çenenizi kapayın, hemen."
Luke, uzandığı şezlongtan doğrulup ayağa kalktı. Beli tutulmuş gibi birkaç kez gerindi. Çoktan bitirdiği birasını ve cipsin ambalajını bahçenin köşesindeki çöp kutusuna atarken, ışıkları bir anda sönen Michael'ın odasına kaldırdı gözlerini. Hepimiz aynı anda ışıkları kapanan odaya baktığımızda bu durumu garipsemeden edemedim.
Yani... O şey mi oluyordu gerçekten?
Carlson, yüzündeki serseri gülümsemesiyle kucağındaki cips poşetini yere bıraktı. Bira şişesini elime tutuşturup Luke'un yanına odanın penceresine bakarak giderken sürekli kıkırdıyordu. Elini ağzına götürüp kahkasını bastırmadan hemen önce Calum'a döndü.
"Siktir, yapıyorlar mı yoksa?"
"Sanmam," dedi Calum omuz silkerek.
"Bence birbirlerine dokunuyorlar," dedi Luke.
Carlson kocaman bir kahkaha patlattığında Calum da dahil olmak üzere hepimiz, kendimizi daha fazla tutamadık. Muhtemelen bizi duyuyorlardı ama ne kadar umursadıkları büyük bir tartışma konusuydu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Valentine || hood
FanfictionAthena Dawson, iki doktor ebeveyninden birinin eşcinsel oluşuyla yaşadıkları ayrılığın çalkantılı sularında boğulmak üzere olan bir lise son sınıf öğrencisidir. İngiltere'deki düzenini tamamiyle bırakıp babası ve sevgilisiyle New York'a taşınır. Ha...