Babama özenle yıkadığım marul yapraklarını süzdükten sonra uzattım. Onları doğrama tahtasının üzerine alıp Aaron'ın gösterdiği gibi dikkatle ufak ufak doğrarken, Aaron yıkamam için bu sefer rokaları önüme bıraktı.
"Çok iyi yapmışsın canım," babam hemen yanımdan uzanıp yanağımdan öptü. "Zaten Aaron ile böyle bir şey yapmayı düşünüyorduk."
Aaron heyecanla ellerini çırptı. Ellerini mutfak önlüğüne silip kurularken bana döndü. "Akşam bana unutturmayın, annemi arayacağım. Şükran Günü için hazırladığımız ziyafetlerden birkaç yemek tarifi alayım."
"Şey, çok teferruatlı olmasına-"
Babam salata için doğradığı marullardan başını kaldırdı. Söylediklerine itiraz etmemem gerektiğini ifade eden bakışlarını üzerime dikip kaşlarını havaya kaldırdığında "Carlson için de aynısını yapmıştık. Aksi haksızlık olur kızım." dedi.
Bu kadar anlayışlı insanlar olmaları bazen beni mahçup edebiliyordu. Emrivaki yaptığım için babamdan uyarı alabileceğimi düşünmüştüm ama hiç de düşündüğüm gibi olmamıştı. Tıpkı dövmemi gördüğünde neden ondan habersiz yaptırdığım için kızmak yerine, neden onunla birlikte yaptırmaya gitmediğim ve onu bizzat Calum ile tanıştırmadığım için alınganlık yapması gibi. Verdikleri sakin tepkiler beni hayrete düşürüyordu ama bu tepkilerin hepsinin Aaron'ın babama sağladığı huzurdan kaynaklandığını biliyordum. Onun sevgisi babamın iyi anlamda dengesinin değişmesine yardımcı olmuştu. Eskiden sadece benimle vakit geçirdiğinde yaşıyormuş gibi hissettiğini söylerdi. Fakat şimdi öyle değildi. Onunla birlikte yemek bile hazırlıyordu. Çok farklı bir adam olmuştu.
Rokaları da babama uzattım. Tam o sırada pantolonumun arka cebine yerleştirdiğim telefonum titremeye başladı. Ellerimi aceleyle sandalyenin arkasındaki havluyla kuruladıktan sonra cebime uzandım.
"Athena eğer uzun olacaksa açma çünkü sofraya oturmak üzereyiz."
Ekranda annemin aradığını gördüğümde boğazıma sert bir yumruk yemiş gibi afalladım. Ekrandaki harfleri doğru görüp görmüyor olduğum bile benim için koca bir belirsizlikti, beni aramasını o kadar ki beklemiyordum. Ne yapacağımı bilemeden öylece telefona bakıyordum.
Aaron bakışlarını endişeyle üzerimde gezdirdi. Gelip ekranda kimin olduğuna baktığında genzini temizledi. Annem hakkında ne kadar şey biliyordu ve babam ile benim, annem hakkında başımızın belada olduğuna dair bazı şeylere ne ölçüde hakimdi bilmiyordum ama babama attığı bakıştan; sandığımdan çok daha fazlasını bildiğini görmemek için hiçbir neden yoktu.
Babam ellerini kağıt havluya silip ekrana bakarken oldukça gergindi. Ona annemi aradığımı söylememiştim. Kızacağından falan değildi. Onunla olan ilişkime karışacak kadar dar görüşlü bir baba olmadığını biliyordum. Üstelik annemi arayalı zaten iki gün olmuştu. İki günde bana ancak mı dönebilmişti?
"Açmayacağım."
Telefonu masaya bırakacağım sırada babam buna engel oldu. "Belki konuşmak istemiştir tatlım."
Tabii, iki gün sonra mı?
Arama bitti. Fakat telefonum tekrar annem tarafından çalmaya devam ettiğinde gerçekten hiç durmadan benimle iletişime geçmek için şansını sonuna dek zorlayacağını biliyordum. Gerekirse tüm Amerika'yı arayıp 'Kızıma hapis hayatı yaşatıyorlar.' bile deyip ortalığı ayaklandırabilirdi.
Başımı iki yana sallarken aramasına yanıt verdim. Bir şey diyeceğimden değildi. Sadece onu iki gün boyunca aramasını geciktirecek ne tür bir bahaneye sahip olduğunu merak ediyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Valentine || hood
FanfictionAthena Dawson, iki doktor ebeveyninden birinin eşcinsel oluşuyla yaşadıkları ayrılığın çalkantılı sularında boğulmak üzere olan bir lise son sınıf öğrencisidir. İngiltere'deki düzenini tamamiyle bırakıp babası ve sevgilisiyle New York'a taşınır. Ha...