Bölüm 41

2.5K 240 48
                                    

CALUM

Evin kapısı sanki çok büyük bir günah işlemişiz gibi sertçe yumruklanarak çalınmaya başladığında küfür ederek kanepeden kalktım. Saat henüz çok erkendi, okula gitmeye hazırlanmak için bile çok erkendi. Üstelik kapı öyle sertçe çalınıp duruluyordu ki babamın bile uykusunun bölünmesinden korktum.

Avucumu bastırıp uykum açılsın diye gözümü ovalarken kapıya doğru yürüdüm. Parkede çıkan tok adım seslerinden dışarıdaki her kimse artık, geliyor olduğumu anladığı için kapıyı manyak gibi yumruklamayı bırakmıştı.

Sonunda kapıya ulaştığımda dışarıdaki kişinin de talep ettiği gibi açtım.

Ve sabahın köründe görmeyi beklediğim ilk kişi tabii ki Carlson değildi.

"Sikeyim on saattir kapıyı çalıyorum!"

"Tanrı aşkına senin saatten haberin var mı?" gözlerimi devirdim. "Seni almamı isteseydin gelir alırdım, okula gitmek için daha erken-"

"Ne okulu Calum sikik sikik konuşma!"

Kaşlarımı çattım. Gerçekten kızgın, meraktan deliye dönmüş ve de endişeli göründüğünü yeni yeni fark etmeye başlamıştım.
Carlson gözlerini üzerime öfkeyle dikti. İnce kaşları çatıklığını bırakıp yavaşça havalandı. Sanki aramızda yalnızca ikimizden başka kimsenin bilmediği bir olay vardı da, bana onu anlatmaya çalışıyor gibiydi. Ama bir bok da anladığım yoktu.

"Ne?"

"Ne olduğunu sen biliyorsun."

"Sen sabahın köründe kapıma gelip ne saçmalıyorsun? Git bir kahvaltını et önce."

Sinirle kollarını göğsünün üstünde birleştirdi. Bütün ağırlığını tek bacağına verirken, sınırlarını zorluyormuşum gibi öfke dolu bir ifadesi vardı. Aval aval suratıma hiçbir şey söylemeden bakıp ne olduğunu anlamamı bekliyordu ama bunu yapamazdım. Ne bok yediğimi bile bilmiyordum ki? Günlerdir babamla uğraşıyor ve Athena'ya ulaşabilmek için yollar düşünmeye çalışıyordum.

"Calum." dedi Carlson uyarıcı bir ses tonuyla. "Bak gerçekten yaptığın şey hoş değil. Bebek misin sen?"

Söyledikleri üzerine kaşlarım daha fazla çatıldı. Kapıyı ardına kadar açıp elimi kulptan çektim, tıpkı Carlson gibi ben de kollarımı göğsümün üstünde kavuşturdum. Dediklerinden gerçekten bir şey anlamıyordum ama o ısrarla ima ettiği şeyden haberim varmış gibi davranmaktan vazgeçmiyordu.

"Ne yapmışım ki?"

"Hah!" gözlerini devirdi. "Çok iyi bir bok yemişsin gibi bir de görmezden geliyorsun. Pes doğrusu!"

"Sikeyim Carlson ne bok yemişim ben?"

"Athena seninle birlikte değil mi?"

"Ne?" hayretle Carlson'a baktım. Babam seslerimizi duymasın diye ben de verandaya çıkıp kapıyı çok az aralık kalmasına dikkat edecek şekilde örttüm.

"Sen... bir dakika," afallayarak elimi kaldırdım. "Athena niye benimle birlikte olsun ki?"

Sabırla bir nefes alıp gözlerini devirdi. "Neden mi seninle birlikte olsun?"

"İma ettiğin şeyi anlamıyorum-"

"Çünkü, Calum; Tony ve Aaron ikinizin görüşmesini yasakladı. İkiniz de birbirinize aptal gibi aşık olduğunuz için ve çoğunlukla söz konusu ikinizden biri olduğunda aptalca şeyler yaptığınız için-"

"Nefes al." Carlson'ı susturdum. Ne dediğini cidden anlamıyordum. Ama öfkeden deliye dönmüştü. "Yemin ederim neyden söz ettiğini bilmiyorum."

Valentine || hoodHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin