Bölüm 36

2.9K 265 63
                                    

O fotoğrafa bakarak kaç dakika harcadığımdan emin değildim. Yalnızca... öylece bakıyordum işte. Tepeden tırnağa zangır zangır titriyordum.  Peşimi bıraktığımı zannetmiştim. Uzun zamandır beni ne o ne de Eleanor rahatsız ediyordu. Okulda burun buruna gelsek bile ben yönümü değiştirip onlardan bir an önce uzaklaşıyordum, eğer tek başımaysam. Yanımda Carlson, Luke ya da Calum varsa zaten bunu yapmama gerek kalmıyordu. Bize yaklaşmıyorlardı bile. Hatta bazen gördükleri halde görmemiş gibi yapanlar da onlar oluyorlardı.

Sertçe yutkundum. Ciğerlerim patlamak üzereydi. Soluklarım boğazımda belirli bir noktaya geldikten sonra tıkanıp kalıyordu. Luke'tan ilk kez Michael'ın bunları yaptığını öğrendiğimizde hiçbir şeyin tam olarak farkında değildim. Evet bunun iğrenç olduğunu biliyordum, Michael'ın yaptıklarının şuuru yerindeyken yapılan türden eylemler olmadığı ise çok barizdi. Ama evime kadar gelerek bunu gözüme sokması, varlığını hatırlatması...

Dört yıllık lise hayatım boyunca ilk kez zorbalığa uğruyordum.

Calum'ın merdivenlere çıktığını duyduğumda kendimi can havliyle alt kattaki lavaboya attım. Kapıyı kapatıp üzerime kilitlerken hala elimdeki bir köşesi boydan boya yırtılmış olan dosya ve çıplak fotoğrafımla ne yapacağımı bilmiyordum. Sakinleşmem gerekiyordu. Bunu yeryüzünde söyleyemeyeceğim tek bir insan varsa bu sadece Calum'dı.

Aslında bunu kimseye söyleyemezdim. Ne Carlson'a ne de Luke'a. Eğer Michael gerçekten bu kadar hastaysa ve de bu kadar takıntılıysa, bunu hiçbirimiz çözemezdik. Ben de çözemezdim. Onu birilerine veya herhangi bir güvenlik kurumuna şikayet etmek belki daha da öfkelenmesine yol açacaktı. Belki bu kez evimin dışında kalmakla da durmayacaktı. Ama birilerine bunu söylemezsem de onunla nasıl baş etmem gerektiğini de bilmiyordum. Ona gücüm yetmezdi. Bu kadar pislikçe şeyler yapabilen birisine gücüm asla yetmezdi.

"Athena?"

Calum'ın sesini holde duyduğumda irkildim. Hemen uzanıp musluğu açtım. Duymamışım gibi davranmaya çalıştım ama aynı zamanda benim için her şeyin yolunda olduğunu belirtmeye de ihtiyacım vardı. Genzimi temizledim. Lavabonun altındaki dolaba eğildim. Dizlerimin üzerine çöküp tuvalet kağıtları, duş jelleri ve şampuanları teker teker indirdim. Fotoğrafı bükerek dosyanın içine geri koydum ve onu da dolabın içine attım. Her şeyi yerli yerine bulduğum gibi dizerken Calum bu kez lavabonun kapısını tıklattı.

"Athena?"

"Geliyorum!" diye seslendim.

Sessizce dolabın kapaklarını kapattım. Aynadaki yansımama bakmak bile istemiyordum. Hatta kendime, vücuduma bile bakmak istemiyordum. Akan suya ellerimi uzattım, avuçlarımı temiz suyla doldurup birkaç kez yüzüme çarptım. Musluğu kapattığımda daha derin nefesler almaya çalıştım. İstemeden de olsa strese kapılırsam, babamın bununla baş etmemi sağlayabileceği o yöntemi denedim.

Hala evimin etraflarında mıydı? Ben fotoğrafı gördüğümde, o da beni görmüş müydü? Anlamıyordum... Odamın bütün perdeleri sonuna kadar örtülüydü. Balkon kapım zaten Michael'ı öğrendiğim günden beri kilitli duruyordu, hiçbir zaman açmıyordum. Nasıl böyle bir şeyi anlayıp tam üstüne o fotoğrafı gönderebilecek kadar isabetli hareketlerde bulunabiliyordu?

Ellerimi ve yüzümü kuruladım. Ne olursa olsun, bunu Calum bilmeyecekti. Benim yüzünden kimsenin başının belaya girmesini istemiyordum. Ne yapabileceğime önce kendim bakmalıydım. Eğer işin içinden çıkarmıyorsam...

Umarım çıkabilirdim.

Son bir kez daha derin bir nefes aldım. Kapının kilidini çevirip çıktığımda elleri kotunun ceplerinde, çıplak omzunu duvara yaslamış çıkmamı bekliyordu. Kalbimden göğüs kafesim boyunca çok derin bir sızı vücudumla buluştuğunda az önce sağlıklı bir şekilde nefes alıp verme çabalarımın hepsi boşa gitti. Bunları öğrendiğinden ne yapacağını tahmin bile edemiyordum. Carlson'ın Calum hakkında söyledikleri aklımdan çıkmıyordu. Muhtemelen Luke'un dediği gibi olurdu.

Valentine || hoodHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin