"Sakın bana hayatında bir kere bile Yıldız Savaşları'nı seyretmediğini söyleme, Carls."
Carlson, Luke'un söyledikleri üzerine hiç de şaşırmadığımız şekilde gözlerini devirdi. O film serisinden nefret ettiğini, sıralamasını bir türlü anlamadığını ve sürekli ergenlerin üstünde tişörtlerini görmekten kusmak istediğini söylediğinden beri Luke kendinde değildi. Aynı cümleyi on defa falan tekrarlamıştı sanırım.
"Bu kadar basit bir cümleyi bile anlayamıyorsan benim sorunum değil."
"Anlamıyorum çünkü beğenmemen imkansız!" Luke elleriyle yüzünü kapattı. Biraz daha bu konu üzerinde kafa yormaya devam etselerdi sinir krizi geçirmek üzere olduğundan korkuyordum.
Calum, Şükran Günü'nden beri aralarındaki hararetin kat sayısı durmak bilmeden artan Carlson ve Luke'un arasına girmek mecburiyetinde hissetmişti kendisini belli ki. Luke'un iri ellerini yüzünden çekip gerçek dünyaya döndürmek istercesine kolundan sarsarken Carlson ve ben güldük.
"Herkes senin sevdiğin boktan filmleri sevmek zorunda mı?" dedi Calum, şakayla karışık. "Benim de çok sevdiğim söylenemez yani. Alt tarafı popüler kültür,"
Luke kendisini ikiye bir şeklinde yeniliyormuş gibi hissediyordu. Buna emindim, çünkü biraz daha Yıldız Savaşları gözlerinin önünde ayaklar altına alınmaya devam ederse oturup ağlayacak gibi bir yüz ifadesi vardı. Çaresizce mavi gözlerini üzerime çevirdiğinde "Athena, lütfen." dedi. "Bana Yıldız Savaşları'nı sevdiğini söyle."
Carlson, Calum'ın uzattığı sigara paketinin içinden bir tane çekip çıkarırken onu kırmamak için sevdiğimi söyleyeceğimi biliyormuş gibi muzip bir gülümseme takındı. Calum'ın günlerdir bana olan ifadeleri ise ne çok sert ne de çok yumuşaktı. Aramıza yine anlamadığım türden bir mesafe girmişti fakat bu mesafenin sınırları da yine ne çok sert ve keskin çizgilerle belirlenmişti ne de normal davranabileceğim kadar salaştı. Şu an da yine bu ortada bir yerlerde gezinen ifadelerinden birini takınıyordu.
"Elbette." dedim genzimi temizlemeden önce. "Severim tabii. Senin kadar takıntım yok ama babamla oturup seyrettiğimiz serilerdendir-"
Carlson ve Calum'a karşı olan durumunu ikiye iki haline getirip eşitlediğini hissettiğinde gururla kollarını açıp çimlerin üzerinde kendi ekseni etrafında dönmeye başladı. Carlson, Luke'un bu hareketine yüzünü buruştursa da attığı kaçamak bakışları yakalamam uzun sürmemişti. Calum Luke'un gömleğinin eteklerinden çekiştirirken sigarasını kalın dudaklarının arasına sıkıştırmıştı. Duman, dudakları arasından çekici bir dansla atmosferde süzülüp kaybolurken "Otur şuraya." dedi.
"Seni kırmamak için söylediği çok belliydi geri zekalı herif," dedi Carlson, gülerek.
"Hiç de bile?" Luke kaşlarını çattı. "En sevdiği serilerden olduğunu söyledi işte-"
"Seyrettiği serilerden olduğunu söyledi." Calum, sigarasını dudaklarının arasından çekti. "En sevdiği seri Harry Potter."
Benim hakkımda böyle bir şeyi ilk defa arkadaş grubumuzun içinde benden sonra ifade eden ilk kişi o olduğu için mi garip hissetmiştim, yoksa bir takım duygular beslediğim kişinin beni tanıyor olmasına mı sevinmiştim pek anlayamamıştım. Ama hiçbirimizin yüzüne bakarak konuşmamıştı. Bahçede, teneffüste dolaşan onca insan olmasına rağmen dördümüzün arasına tuhaf bulunan bir sessizlik çöktüğünde bile köşesinde sigarasını içmeye sessizce devam etti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Valentine || hood
FanfictionAthena Dawson, iki doktor ebeveyninden birinin eşcinsel oluşuyla yaşadıkları ayrılığın çalkantılı sularında boğulmak üzere olan bir lise son sınıf öğrencisidir. İngiltere'deki düzenini tamamiyle bırakıp babası ve sevgilisiyle New York'a taşınır. Ha...