Spor ayakkabımın iplerini bağlarken Carlson, tepemde küfürler etmeye soluksuz bir şekilde devam ediyordu. Kıvırcık saçlarını tarak görevi gören parmaklarıyla geriye doğru yatırıp her zaman ki gibi tepeden ona çok yakıştırdığım topuzu yaptı. Gözleri yalnızca birkaç saniyeliğine yeni saz arkadaşlarıyla takılmaya başlayan Eleanor'un üzerinde durdu ama bunu çok fazla sürdürmedi.
"En yakın arkadaşım bencil bir göt kafalı."
Başımı yavaşça salladım. Küfür etme konusunda Carlson kadar uzman değildim, bu yüzden o kısmı yapması için gözüm kapalı bir şekilde kendimi ona teslim ediyordum. Ayağının altındaki voleybol topunu dairesel hareketlerle döndürürken, futbol sahasında Koç'un canlarına okuduğu Luke ve Calum'a baktı.
"Onun yakın arkadaşı da göt kafalı. Lanet olsun, herkes göt kafalı!"
"Luke konusunda sana katılmıyorum."
Muhtemelen aralarındaki çekimi kabullenmeye başlayıp birbirlerine yaklaştıklarında Calum gibi dengesizce hareketler sarf ederek Carlson'ı üzmeyecekti.
"Hayır, Athena. O gerçekten öyle." ayağa kalktığımda Carlson'ın gözlerini bir türlü alamadığı o tarafa baktım. "Peterson Lisesi'nin göt kafalı erkekler korosunun başını çekiyor."
"Bunun Ricardo O'Neil olduğunu söylediğini sanıyordum."
Carlson, bahçeye çıktığımızdan beri ilk defa gözlerini şaşkınlıkla bana çevirdi. Kendi sözleriyle onu gafil avladığım için rahatsız olmuşa benziyordu ama bu, öfkeli bir rahatsızlık tarzında bir şey değildi. Çeliştiğini yakaladığım için daha çok utanmış gibiydi.
"P-pekala," kekelemeye başladığında kaşlarımı hayretler içinde havaya kaldırıp ellerimi eşofmanımın ceplerine yerleştirdim. "İkisi de birinciliği kapışabilir."
"Her neyse." dedim sessizce. Calum ile bakışlarımız bir ara birbirini buldu ama ben hemen gözlerimi Carlson'a çevirip bu teması bozdum. "Artık bu konu hakkında konuşmayacağım. Calum benim için Luke gibi biri olacak."
"Ne dedin sen?"
"Ne dediğimi duydun."
"İnan bana duymazlıktan gelmeyi çok istiyorum," kaşlarını çattı. "İkiniz de birbiriniz için deli oluyorsunuz. Arkadaş gibi devam etmeye çalıştığınızda bunu beceremediğinizi gördük, öyle değil mi?"
"Değil. Bu sefer öyle değil." sinirle soludum. Calum'ın gözlerinin üzerimde dolaştığını bu mesafeden bile hissedebiliyordum ama ona bakmayacaktım.
"Sadece seni dinlemediği için ona öfkelisin." dedi Carlson.
"Hayır, sadece bunun için değil. Ona birçok konu için öfkeliyim. Benimle ne yaptığını bilmiyorum, bence o da bilmiyor. Bazen yanımda ama bazen anlamadığım şekilde benden uzaklaşıyor. Onu öpmeme izin veriyor sonra ilişki adamı değilim palavralarını duymaya başlıyorum. Gecenin bir saati beni aşağıya kadar çağırıyor; beni istediğini söylüyor ama birlikte olmamıza izin vermeyen sadece kendisi."
Carlson yavaşça başını salladı. Anlattığım onca şeyi anladığını kesinlikle biliyordum. Çünkü inkar edebilecek hiçbir şey söylemeden, yalnızca kollarını göğsünün altında birleştirmiş beni dinliyordu. Arada sırada gözleri onların olduğu tarafa kayıyordu ama çoğunlukla tüm dikkati bendeydi.
"Belki de- Aman, sikeyim. Pekala. Bunu senden uzun zamandır sakladım çünkü ikiniz de bir aralar ne bok yediğinizi bilmiyordunuz." aceleyle konuşmaya başladı. "Ama şimdi birbirinize gerçekten manyak gibi tutulduğunuzu görüyorum."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Valentine || hood
Fiksi PenggemarAthena Dawson, iki doktor ebeveyninden birinin eşcinsel oluşuyla yaşadıkları ayrılığın çalkantılı sularında boğulmak üzere olan bir lise son sınıf öğrencisidir. İngiltere'deki düzenini tamamiyle bırakıp babası ve sevgilisiyle New York'a taşınır. Ha...