"Athena kapıyı açar mısın?"
Bu babamın kapımı kaçıncı tıklatışıydı bilmiyordum. Son dört saattir talep ettiği tek şey kapımı açmam ve onunla bir şekilde konuşup, bu soruna bir çözüm getirmemize yardımcı olmamdı. Ama ne yazık ki bu içimden gelmiyordu.
Ona çok güvenmiştim. Belki de yeryüzünde koşulsuz ve sonsuz bir güvene sahip olduğum tek insan yalnızca babamdı. Ona olan sevgim, saygım, güvenim, dostluğum limitsizdi. Sınırlarla çerçevelenemeyecek kadar kuvvetliydi. Karanlık gecelerdeki ışığımdı.
Her kızın olduğu gibi, o da benim kahramanımdı.
Ama şu an hislerim, hafızamda canlanan eski zamanlar babama duyduğum öfkeyi yatıştırmaya hiçbir şekilde yetmiyordu. Çünkü aslında her şeyi başından beri biliyormuş. Hem de her şeyi.
Andre ve annem arasındaki bu ilişki (?) benim için oldukça sürprizdi, fakat kötü bir sürprizden bahsediyordum. Babam ve Aaron arasındaki sevgiyi desteklediğim kadar annemi desteklemiyordum ve kaç yaşına gelirsem geleyim bu konu hakkındaki düşüncelerim hiçbir zaman değişmeyecekti. Annemin yaptığı şey en başından beri babama ve evliliklerine, bana yıllarca yalan söylemekti, bizi kandırmaktı, aptal yerine koymaktan başka hiçbir şey değildi.
Kızgındım... Hem de çok kızgındım. Benimle paylaşabilirlerdi. Öfkesinin içimi yerle bir etmesine sebep olan şey annemin ailemizin şoförüyle ilişkisi olması değildi; insanları mesleklerine göre kategorize etmeyecek kadar olgun biri olduğumu düşünüyordum bir noktada. Ve tüm muhbirliklerine rağmen Andre'yi hiçbir zaman aşağılamamıştım da. Onunla iyi anlaştığım çok zaman oluyordu.
Kızdığım şey; ayrılıklarındaki tek suçlunun babamın eşcinsel oluşu, sevdiği insanla kalan hayatını birlikte geçirmek isteyecek o nihai gücü kendinde bulması ve beni de alıp İngiltere'den gitmesi gibi gösterilmesiydi. Fakat bütün Dawson ve Rowlen ailesi benim ebeveynlerimin mutsuz olduğunu biliyordu. Bu evliliğin eninde sonunda biteceğini biliyordu. Eğer illa babam suçlanacaksa, annem de en az onun kadar suçluydu. Bu evliliğin bitmesinin en büyük sebeplerden birisi de annemdi. Babam eşcinsel olmamış olsa bile onun sahip olduğu karakteristik yapısını sürekli aşağılıyor olmasıyla zaten bu iş asla yürümeyecekti.
Evet. Kızdığım tek şey; babamın annemin böyle bir şey yaptığını benden yıllarca saklamış olması ve boşanmalarındaki tüm sorumluluğu yüklenecek kadar kendisine olan saygısını boşvermiş olmasıydı. Çünkü... annem ona bunu yapamazdı. Eğer bilseydim, böyle aşağılıkça kurulmuş bir planın gerçekleşmesine asla izin vermezdim. Otoritesiyle insanların ellerini kollarını bağlamasına müsade etmezdim.
Mükemmel olmak isteyen birinin, bununla kafayı fena halde bozmuş birinin aslında mükemmel olmadığı için buna ulaşmak adına etrafındakileri gözünü bile kırpmadan harcayacağını bilmeliydim.
"Canım..." babamın kapının diğer tarafında sabırla nefes alıp verişini duyduğumda gözlerimi kapattım. Bacaklarımı iyice karnıma doğru çekip kollarımı dizlerimin etrafına doladım. Bütün bunların büyük bir kabus olduğunu ama eninde sonunda da biteceğini düşünmekten, bu acının dinmesi için dua etmekten başka bir çarem yoktu.
Babama olan bakış açımın değişmesine müsade etmemem gerekiyordu. O, artık sahip olduğum tek ailemdi. Fakat elimde değildi. Eğer o gün resim sınıfında içimden annemi aramak geçmeseydi, hiç öğrenmeyecek miydim? Bu evliliğin bitişine eklenen sebeplerden birinin de Andre olduğundan habersiz mi yaşayacaktım?
Ve en önemlisi... Annemin beni Amerika'ya geldiğimden beri bir kez olsun aramamasının sebebi yeni evliliği miydi?
Değersiz hissediyordum. Plastik bir çöp torbası gibi. Birbirini hiçbir zaman sevmemiş iki insandan yanlışlıkla dünyaya geldiğimi düşünecek kadar kendimi aşağılamaya başlamıştım. Bunca dönen dolabı düşündükçe kalbim sıkışıyordu, ruhum paramparçaydı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Valentine || hood
FanfictionAthena Dawson, iki doktor ebeveyninden birinin eşcinsel oluşuyla yaşadıkları ayrılığın çalkantılı sularında boğulmak üzere olan bir lise son sınıf öğrencisidir. İngiltere'deki düzenini tamamiyle bırakıp babası ve sevgilisiyle New York'a taşınır. Ha...