Emre gece boyunca olanları düşündü. Fakat bir sonuca varamadı. Emre derin düşüncelere dalmışken odaya Mert girdi. Mert, Emre'nin yanına gelip:
-"Ne oldu sana?" dedi. Emre, Mert'i görünce suratı anlamsız bir hal almıştı. Ve soruya soruyla karşılık verdi:
-"Senin ne işin var burada?"
-"Senin için geldim."
-"Benim için mi?"
-"Evet."
-"Ne yapabilirsin ki benim için?"
-"Beni dikkatli dinle" diyerek Mert, Emre'nin kulağına fısıldamaya başladı:
-"Aydınlık'taki olaylar tesadüf değildi. Çoğu şey planlıydı. Seni hemen öldürmeyecekler. Seni daha da yoracaklar. Güvendiğin insanlara dikkat et." dedi ve kayboldu.
Emre bu söylenenleri duyduktan sonra aklı iyice karışmıştı. Aklında karma karışık sorular oluşmaya başladı. Mert bir ölüydü. Ve duymak istediğini gizlice dinleyebilirdi. Evet. Doğruydu. Palyaço üstüne geliyordu. Ve Emre artık buna katlanamıyordu.
Emre, artık gözünü karartmıştı. Daha fazla dayanamıyordu. Çekmecenin arkasındaki bıçağı kullanacaktı.
Tüm gücüyle çekmeceyi itmeye başladı. İtti. İtti. Yorulduysa da gücünü sonuna kadar kullandı. Ve çekmecenin arkasındaki bıçağı alabildi.
Emre canına kıyacaktı. Hızlı olacaktı. Belki canı yanacaktı ama yaşadığı şeyler canını daha da acıtıyordu. Bıçağı direk boğazına saplayacaktı. Hemen orada ölecekti. Emre'nin birini öldürecek kadar cesareti vardı. Emre, bu olaylar yaşanmadan önce depresyondaydı. Tüm bu olanlarla birlikte iyice kötü olmuştu. Emre'nin ailesi öldükten sonra mutlu olduğu zaman neredeyse yok denecek kadar azdı.
Ailesini düşündü. Ailesinin yanına gidecekti. Onlarla ne kadar mutluyken şimdi bir o kadar mutsuz. Sonra fakültesini düşündü. Fakültedeki arkadaşlarını. Çok samimi değillerdi. Ama arkadaşları Emre gelmediği için merak ediyorlardır. Cemre'yi düşündü. Ölü bir kızı. Öldüğünde ona da kavuşacaktı. Cemre'yi seviyordu. Sevgi duygusu. Sonra aklına Başak geldi. Başak. Cemre'yi seviyordu. Aslında Cemre'yle yaptığı yaramazlıkları seviyordu. Ama Başak'ı. Başak'a aşıktı. Ona Cemre'den daha fazla değer veriyordu. Başak da ona. Ama bu değer yeterli değildi. Başına gelenler daha ağır basıyordu.
Sevdiklerini düşündükten sonra bıçağı boğazına dayadı. Derin bir nefes aldı. Son kez etrafına baktıktan sonra geri sayıma başladı.
3... 2... 1...
Emre bıçağı boğazına yavaş yavaş itiyordu. Ufak bir kesikle birlikte kan akmaya başladı. Canı yanıyordu ama bunu biterecekti. Emre bıçağı boğazına biraz daha itti. Ve sonra kapı açıldı. İçeri Başak girdi. Başak koşarak Emre'nin elinden bıçağı aldı. Başak Emre'nin böyle bir şey yaptığına şaşırmıştı. O bıçağı nasıl aldı da bunları yaptı diye düşündü. Diğer yandan da Emre'yi hemen hemşire odasına götürdü.
Hemşire odası boştu. Başak'ın gözlerinden gözyaşı akmaya başladı. Başak hemen Emre'nin boğazına muayene etti. Önce kanı temizledi. Sonra pansuman yaptı. Neyse ki Başak, bıçak derinlere inmeden müdahale edebilmişti. Emre'ye dönerek:
-"Neden yaptın bunu.. Neden?"
-"Artık dayanamıyorum. Artık yeter. Burada gerçekten kafayı yemeye başladım. Buraya Koray yüzünden gelmiştim ama o da öldü. Sonsuza kadar burada kalacaktım. Ama bunu istemedim. Ölmeyi istedim. Ölmeyi." diyerek Emre hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladı.
Başak Emre'nin bu hale geldiğini bilmiyordu. Ama Başak Emre'yi kurtaracaktı. Bu duruma dur diyecekti. Ve Emre'ye doğru eğilip:
-"Seni buradan çıkaracağım." dedi
-"Seni buradan Koray'ın cenazesinde çıkaracağım. Bir daha dönmemek üzere." dedi.
![](https://img.wattpad.com/cover/138153106-288-k341065.jpg)