Palyaço, yaşamının son 2 dakikasını acı içinde vermişti. Eğer hiçbir şey yapmasaydı, Emre onu polise teslim edecekti. Ama o durmamıştı. Kendi ölümüne adım atmıştı.
Emre elinde silahla, şaşkınlık içinde kalmıştı. Sonunda Palyaço ölmüştü. Artık Palyaço'dan kurtulmuştu. Ama o böyle olacağını düşünmemişti. Onun ölmesini, katilinin kendisi olmasını... Bazen Palyaço'yu öldürmek istiyordu. Ama bugün... Bugün sadece hapiste bedeninin kalmasını istiyordu. Hiç kimseye zarar vermeyecek şekilde tek hücrede, delirmesini sağlayacaktı.
Ama olmadı. Emre öldürmüştü onu.Emre ayakta ne yaptığını düşünürken Anıl da şaşkınlık içindeydi. Anıl, Emre'nin Palyaço'yu öldüreceğini aklının ucundan bile geçirmemişti. Emre'nin haşa şokta olduğunu görünce:
-"Ne yaptın sen?" dedi.Emre yavaşça başını Anıl'a çevirdi. Anıl, Emre'nin kendisini de vuracağını düşündü:
-"Emre, o silahı yavaşça yere bırak. Beni de çöz, buradan gideyim." dedi.Emre hala cevap vermiyordu. O sırada dışardan siren sesleri gelmeye başlamıştı. Anıl:
-"Bak, benim hakkımda polislere bir şey demezsen bu olayın intihar olduğunu söyleriz. Yırtarsın bu işten." dedi.Emre ise şoku içinde konuşmaya başladı:
-"Yapamam Anıl, yapamam. Daha fazla yalan yok. Onu ben öldürdüm." dedi. Ve tam o sırada kapı kırılma sesi geldi.Aşağıdan polisler içeri girmişti. Siyah giyinimli, elinde tüfek tutan polisler yukarı çıktılar. Emre'yi elinde silahla görünce de her ağızdan bir ses çıkmaya başladı.
5 tane özel harekatçı vardı. 5'i de farklı şeyler söylüyorlardı. Emre'ye bağırıyorlardı:
-"Elindeki o silahı yere bırak!"
-"Polislere teslim ol!"
-"Elini yukarı kaldır!"
-"Ani hareket yapma!"Emre tüm bu sözlere karşı aklı başına gelmişti. Hüzünlü ses tonuyla sesini yükselterek:
-"Tamam, tamam. Teslim oluyorum." dedi.Emre önce iki elini de yukarı kaldırdı. Sonra yavaşça eğilerek silahı yere bıraktı.
Silahını bıraktıktan sonra bir polis, Anıl'ı çözmeye gitti. Diğeri de Emre'ye.Emre'nin arkasına geçen polis, ona iyice yaslanmıştı. Emre'yi kafasından masaya yatırdı. Ve ellerini arkasında kelepçeledi.
Anıl'ı çözen poliste Emre'nin yanına gelerek, biri sağdan biri soldan beraber yürüdüler.Emre merdivenlerden inerken tişörtündeki kan lekelerini fark etti. Palyaço'nun, Ragıp'ın kanını üzerinde taşıyordu. Ellerine de bulaşmıştı kan lekesi. Ragıp'ın kanı.
Emre dışarı çıkarken sokakta bekleyen meraklı kalabalığı gördü. Hiçbirinin gözüne bakmadan, başı eğik şekilde polis arabasına bindi. Ve araba karakola doğru hareket etti.
Emre, arabada dışarıyı seyrederken 'müebbet yersem' diye düşündü. Suçlu birini öldürdüğü için müebbet yiyebilir miydi ki? Ona saldıran birini öldürdüğü için müebbet yiyebilir miydi ? Kendi savunduğu için, polisler; Palyaço'yu yakalayamadığı için müebbet yiyebilir miydi?
Emre uzun düşüncelerin ardından karakola varmıştı. Karakola girerken yanında yeniden 2 polis eşlik etti. Ama bunlar özel harekatçı değildi. Normal sivil polislerdi. Emre ikisiyle beraber karakoldan içeri girdi.
Karakoldan içeri girerken önce sağlık odasına girdi. Orada bir doktor karşıladı Emre'yi. Erkek doktor, kağıtlara bakıyordu. Kim gelmiş diye kafasını kaldırmamıştı. Emre'ye bakmadan:
-"Üzerindekileri çıkar." dedi.Emre yavaşça önce tişörtünü çıkardı. Sonra pantolonunu çıkardı. Altında sadece iç çamaşırı vardı. Doktor kafasını kaldırınca, Emre'ye yeniden:
-"Her şeyi" dedi.Emre bir şey demeden iç çamaşırını da çıkardı. Emre çıplak olunca doktor ayağa kalktı. Emre'nin yanına gelip bir kaç kontrolde bulundu.
Emre'nin temiz olduğunu görünce de:
-"Giyinebilirsin." dedi. Ve devam etti:
-"Şu anda kullandığın bir ilaç var mı?" diye sordu. Emre'nin sesi hala hüzünlüydü. Aynı ses tonuyla:
-"Yok" dedi.Adam, başıyla polislere 'burda işi bitti' dedi. Emre, giyindikten sonra iki polis tekrar yanına gelip odadan ayrıldılar.
Polisler, Emre'yi koridorun sonundaki odaya götürdüler. Üstünde sorgu odası yazan odaya girdiler. İçeri girdikten sonra bir polis kapıda bekledi, diğeri Emre'nin kolundaki kelepçeyi çözdü. Ve:
-"Burada bekle. Birazdan seni sorgulamaya gelecekler" dedi. Sonra iki polis memuru da dışarı çıktı.Emre beklemeye başlamıştı. Bu sırada yaptıkları hakkında düşünmeye de fırsat bulmuştu. Palyaço'yu öldürmüştü. İstemeyerek de olsa elini 2.kez kana bulamıştı. Belki de herkes için en iyisi buydu. Palyaço'nun ölmesiydi. Artık kimseye zarar vermeyecekti. Ama ya en büyük zararı ölürken Emre'ye verdiyse? Ya Emre ölene kadar hapislerde çürürse?
Aradan 15-20 dakika geçmişti ki polis memuru içeri girdi. Emre saati olmadığı için zamanı iyi bilemiyordu. Sadece tahmin ediyordu.1 tane polis gelmişti. Emre'nin karşısına oturdu. Ve:
-"Ragıp Güneri ile aranda ne yaşandı?" diye sordu.Emre hala endişeliydi. Ama endişesini saklamaya çalışıyordu. Burada vereceği ifade artık önemliydi. Emre:
-"Her şey bir anda oldu. Bana saldırdı. Elimdeki silahı almaya çalıştı. Silah bir benim elimdeydi bir onun elinde. Aniden silah patladı. İkimizin elide silahın üzerindeydi. Sonra Pal.. Ragıp öldü." dedi.Polis taviz vermeden Emre'yi dinlerken:
-"Silahın sende ne işi vardı? " diye sordu.Emre soğukkanlı bir tavırda:
-"Evet, sadece korkutma amaçlıydı. Bunu size daha önce de söylemiştim. Peşimde biri var diye ama siz hiçbir şey yapmadınız! Sizi telefonda arayıp eve gelmenizi söyleyen benim."Polis:
-"Aramışsınız ama cinayet suçu için değil."Emre:
-"Çünkü, size Ragıp'ı teslim edecektim. Ragıp, tüm yaptıklarını itiraf etti. Anıl da. İnanın bana. Bana telefonumu verirseniz size istediğiniz bilgileri gösteririm. Ses kaydı aldım." dedi.Polis, Emre'yi süzmeye başladı. Emre'ye telefonu vermekle vermemek arasında gidip geliyordu. Sonra göz işaretiyle camın arkasında duran birine telefonu getirmesini istedi.
Kapı tekrar açıldı. Bu sefer bir polis elinde telefonla içeri girdi. Ve telefonu polis memuruna uzatıp çıktı. Polis, telefonu açacağı sırada şifreli olduğunu gördü. Polis:
-"Şifresi ne bunun?" diye sordu.Emre, şifreyi söyleyeceği sırada aklına Zeynep'in, Başak'ın ve diğerlerinin ses kayıtları geldi. Eğer polis bunları görürse onları da alırdı. Bunun için Emre:
-"Bana verin hemen açarım." dedi.Polis ayağa kalkıp telefonu Emre'ye verdi. Ama oturmadı. Emre'nin başında bekledi. Emre telefonun şifresini açtıktan sonra:
-"Farklı bir uygulamayla giriliyor, biraz uzun sürüyor." diye yalan söyledi.Kayıtları açıktıktan sonra Anıl ve Ragıp'ınkiler hariç diğer kayıtlara basılı tuttu. 7 kayıttan 5'ini silecekti. Silmek tehlikeliydi. Polis memuru başında durduğu için Emre başka bir şey yapmalıydı. Hapşurma taklidi yaparak telefona kapandı. Bu sırada kayıtları sildi. Polis, bir şey anlamamıştı. Emre telefonundan Ragıp'ın kaydını açıp dinletti.
Ragıp'ı dinlettikten sonra Anıl'a geçti. Anlaşılan polis, Anıl'ı tanıyordu. İkisi de bittikten sonra telefonu kapatıp odaya tekrar gelen polise verdi. Ve:
-"Bu telefon işine yarayabilir. Bu kayıtlar bizde kalıyor. İfadene ekleyeceğin başka bir şey var mı?" diye sordu.Emre, başına nelerin geleceğini bilmek istiyordu. Emre:
-"Ne olacak bana?" diye sordu.Polis:
-"Eğer şansın varsa adliyeye gitmeden yargılanırsın. Gidemezsen de koğuşlara alışmaya başla." dedi.Ve Emre'yi başka polislere verip, onlar eşliğinde nezarethaneye girdi.
Emre söyledikleri ve gösterdikleriyle kendini iyi ifade ettiğini düşünüyordu. Ama gerisinde neler olacağını bilmiyordu. Düşünmek istemiyordu. Kötü olanı, iyi olanı... Sadece uyumak istiyordu. Nezarethanedeki banka uzandı. Ve uyumaya başladı.
4 gün sonra
Emre nezarette otururken kapı açıldı. Polis:
-"Kıyafetlerini giy, benimle geliyorsun." dedi.