Emre sabah olduğunda iştahı yoktu. Geceleri de uyuyamıyordu. Emre deli gibi ortalık dolaşıyordu. Hiçbir yere gitmek istemiyordu. Gözlerinin altı morarmıştı. Artık spora da gitmek istemiyordu. Sadece spor için içtiği tozu içmek istiyordu.
Tozu eline aldı. Diğer eline de kaşığı aldı. Ve tozu yemeye başladı. Tozdan 3 kaşık aldıktan sonra bıraktı. Evi kötü kokuyordu. Pencereler kapalıydı. Emre kokudan rahatsız değildi. Bunu dert etmedi.
Mutfağa girdiğinde 2 poşet çöp olduğunu gördü. İstemese de çöpleri dökmek için dışarı çıktı.
Çöp kutusu evinin önündeydi. Çöpü attıktan sonra Emre, evinin ön bahçesinde deli gibi yürümeye başladı. Kırmızı çizgili pijamalarıyla yürüyordu. Bir yandan tırnaklarını yiyor bir yandan da deli gibi yürüyüp düşünüyordu. Ne düşündüğünü kendi de bilmiyordu ama yine de boş boş yere bakıp düşünüyordu.
Emre ön bahçede böyle yürürken Burcu, pencereden Emre'yi görmüştü. Emre'yi görünce yanına gitmek istemedi. Çünkü, Emre ile tartışmıştı. Bu yüzden aşağı indi.
Kahvaltı hazırlayan Başak'ı görünce Burcu:
-"Arkadaşın, Emre. Bir baksan iyi olur " dedi.Başak, birşey demeden yavaşca dışarı çıktı. Emre'yi gördü. Deli gibi yürüdüğünü gördü. Yanına gitti ve:
-"Emre iyi misin?"Emre, bu soruyu duymamazlıktan gelmişti. Başak yeniden:
-"Emre! Neyin var?"Emre bu sefer biraz irkilmişti:
-"Ne, ne var?"-"Neden deli gibi yolda yürüyorsun?"
-"Deliyim öyle mi? Deli!"
-"Öyle demek istemedim."
Emre öfkeyle:
-"Aydınlık'a tekrar gireyim istersen."Başak, Emre'nin kolundan tuttu. Ve nazik sesiyle:
-"Emre bak, hiç iyi görünmüyorsun. En son ne zaman uyudun sen?"Emre bu iyimser soruya yumuşamış halde cevap verdi:
-"Bilmiyorum. Belki 4. "-"Şimdi sen bize gel, kahvaltı yap."
Emre'nin yüz ifadesi değişmişti:
-"Yok, hayır. Gelmem"-"Tamam, o halde. Sen evine git. Sokakta böyle durma."
Emre kafasını sallayarak evine girdi. Emre'nin evine girdiğinden emin olduktan sonra Başak'ta kendi evine girdi. Mutfağa tekrar girdi. Ve sofrayı kurmaya başladı.
Sofrayı hazırladıktan sonra kendi odasına çıktı. Telefon görüşmesi yapmalıydı. Telefonu eline alıp bir numarayı çevirdi. Ve konuşmaya başladı:
-"Emre'ye ne oldu?"Karşı taraf, Başak'ı sinirlendirecek cevap vermişti ki Başak sesli şekilde:
-"Emre!" diye bağırdı. Başak sinirlerini kontrol edemiyordu.Bu sırada kapının önünden Zeynep geçmekteydi. Ve Başak'ı dinlemeye başladı.
Başak, Emre dediğinde Zeynep artık emindi. Bu Emre, o Emre'ydi. Ve kapıyı açıp içerde belirdi.
Başak, Zeynep'i gördüğünde kısa süreli bir şok yaşadı. Ve telefona:
-"Sonra ararım." diyerek kapadı.Yüz ifadesini değiştirip Zeynep'e:
-"Ne oluyor Zeynep?" diye sordu.Zeynep biraz sinirlenmişti:
-"Kimdi o Emre?"-"Kapı mı dinliyorsun?"
Zeynep ses tonunu yükselterek:
-"Bana cevap ver! Kimdi o?"Başak sesini incelterek:
-"Sinirlenme canım, kimse değil."Zeynep, Başak'ın istediği cevabı vermemesine çok sinirlenmişti:
-"Son kez soruyorum, kimdi o!"Başak artık kıvıramayacağını anlayınca:
-"Evet, duyduğun Emre. Bizim Emre."-"Bundan hiç şüphem yok. Seni niye bu kadar ilgilendiriyor Emre. Her telefonda Emre, Emre, Emre!"
-"Ben, onun iyiliği için yapıyorum."
Zeynep anlamsızca:
-"Nasıl iyilik?"-"Aydınlık yüzünden."
-"Biliyorum o meseleyi. Ama kapandı."
Başak'ın suratında kazanmış havası vardı:
-"Hayır, oralar hiç senin bildiğin gibi değil."-"Söyle de öğreneyim."
Başak derin bir iç çekip:
-"Emre'nin yaşadığını görenler olmuş."-"Kim görmüş?"
-"Hastane hemşirelerinden biri."
-"Ne istiyor?"
-"Beni arayan o değildi. Hastane müdürüydü. Ona tüm herşeyi anlattım. Emre'nin başka yerde olacağını söyledim."
-"Herşey Aydınlık'la ilgili yani."
-"Evet, aynen öyle."
Zeynep kapıdan çıkarak aşağıya kahvaltı masasına indi. Ardından da Başak indi. Başak bu meseleyi bir yalanla kapattığı için mutluydu. Hemen örtmüştü gerçeği.
Masaya oturduktan sonra bir süre hiçbiri konuşmadı. Masadaki yemeklere odaklandılar. Başak, patates kızartması yapmıştı. Kızlar patatesi yedikten sonra, kapıya alacaklı gibi vuran biri dayandı.
Kızlar önce birbirlerine bakıp 'bu kim' dediler. Sonra Zeynep ayağa kalktı ve:
-"Ben açacağım." dedi. Bir yandan da eliyle kızları sakinleştiriyordu.Zeynep masadan kalkıp yavaş adımlarla kapıya yöneldi. Kapıya gelince derin bir nefes aldı. Ve önce kapı deliğinden baktı. Gelen Emre idi.
Zeynep'in surat ifadesi şaşkın hale dönmüştü. Kapıyı açtı. Emre'yi soluk soluğa gördü. Bir elini duvara dayamıştı. Konuşacak hale gelince o acı haberi verdi:
-"Zeynep! Umut.. Ölmüş"
![](https://img.wattpad.com/cover/138153106-288-k341065.jpg)