Aydınlık'taki İlk Gün
Aslı artık Aydınlık'a yatırılmıştı. Annesi onu istemeyerek de olsa yatırmıştı. Kızın başına, ouija tahtası yüzünden bunların geldiğine inanmamıştı. Kızının delirdiğini düşünmüştü. Ve o gün Aslı'yı öyle görünce de kararını kesinleştirmişti.
Aslı'nın, Aydınlık'taki doktoru Mehmet'ti. En sinirli doktor. Odası 65 numaralı odaydı. Mehmet'in hemşiresi eskiden Başak'tı fakat Başak ayrılınca yerine Nilüfer adında çok genç bir kız gelmişti. Nilüfer de Başak gibiydi. İyimserdi. Aslı'ya gerekli olan bilgileri verdikten sonra odasına çekilmesi için izin verdi.
Aslı hala deli gibiydi. Çok agresifti. Büyünün etkisindeydi. Işıksız odasında uyumayı denedi. Ve başardı.
Aslı uyanınca 'ben neredeyim' böyle der gibi bir hali vardı. Ve dün akşamı hatırladı. Kendisine olanları hatırladı. Zeynep'e ve Emre'ye saldırdığını hatırladı. Bu lanet yere yatırıldığını hatırladı. Aslı artık büyünün etkisinden çıkmıştı. Eski haline dönmüştü. Ama geçti. Akıl hastanesine yatmıştı bir kere.
Aslı, bunları düşünürken kapısı açıldı ve içeri biri girdi:
-"Dr. Mehmet seni bekliyor" dedi. Bunu söyleyen hemşire Nilüfer'di.Aslı birşey söylemeden doğruca hemşire ile birlikte aşağı indi. Dr. Mehmet'in odasına girip onunla konuşmaya başladı.
Dr. Mehmet her zaman ki gibi sinirliydi:
-"Buraya neden geldin!" diye bağırdı.Aslı, aldığı tepkiyle korkuya kapılmıştı. Ne diyeceğini bilememişti:
-"Ben. Ben normalim."Aslı bunu söyledikten sonra Dr. Mehmet sırıtmaya başladı:
-"Normalsin ha! Normal!" dedi. Bir yandan da daha çok sinirlenmişti. Ve ayağa kalkıp Aslı'nın yanına gitti. Elinin tersiyle Aslı'ya bir tane tokat patlattı.Aslı yediği tokatla yere devrildi. Ve yavaşça ağlamaya başladı. Dr. Mehmet ağlayış seslerini duyunca 'sus zırlama' diyerek daha sert tokat attı. Aslı, ağlamamak için kendini zor tuttu. Dr. Mehmet bir kez daha vurduktan sonra 'şimdi defol git odana!' diye bağırdı.
Aslı sürünerek odadan çıkmayı başardı. Koridora çıktıktan sonra da ağlamasını dışarıya bıraktı. Yavaşça ayağa kalkıp merdivenlerden çıkmaya çalıştı. Merdivenlerden çıkarken kendi katında bir hasta gördü. Lacivert elbiseli bir kız. Kız Aslı'ya doğru yaklaştı. Yaklaştı. Ve saçlarını düzeltip ağzını açarak olmayan dişlerini ve korkutucu suratını açığa çıkardı.
Kız yaklaştıkça Aslı daha da korkmaya başladı. Ve çığlık atarak odasına koştu. Yatağının altına saklandı. Aslı şimdiden dayanamıyordu buraya. Korkusu biraz geçtikten sonra yatağının üstüne çıktı. Ve ağlamasını sürdürdü.
Aslı uyuyakalmıştı ki Nilüfer hemşire onu tekrardan uyandırdı. Uyandırma sebebi yemek saatinin gelmesiydi. Aslı'nın karnı acıkmıştı. Fakat inmek de istemiyordu. Nilüfer hemşire Aslı'ya çıkarken birşey daha dedi ve Aslı kararını değiştirdi. Telefon numaram olacağını da söylemişti. Aslı, bir nebze de olsun annesiyle konuşacağı için mutluydu. Bu yüzden aşağı indi.
Yemekhanede hastalar ile yemek yemek gerçekten çok kötü bir durumdu. Çünkü, bazıları burnunu karıştırıp yerken bazıları sadece ağzını kullanarak yemeği yiyordu. Aslı, zar zor yemeğini yedikten sonra hızlıca yemekhaneden ayrıldı. Telefonun olduğu yerde bekledi.
Annesinin aramasını bekledi. Aslı telefonu beklerken bir yandan da hastaları görme fırsatı buluyordu. Hiç istemese de mecburiyetten onlara bakıyordu. Bir erkek hasta, bahçede çıplak ayakla koşuşturuyordu. Bir kadın hasta ise ağacın tepesine çıkmış dalları kırıyordu. Ve hemşireler de kadını indirmeye çalışıyordu. Aslı, sağ tarafına bakmıştı ki biraz önce gördüğü kız merdivenlerin ordan Aslı'ya bakıyordu.
Aslı, ister istemez kızın çirkin suratına bakakalmıştı. Kız, Aslı'ya tekrardan kırışmış cildini, olmayan dişlerini gösterdi. Kız bembeyazdı. Siyah saçları onu aynı Samara'ya benzetiyordu. Aslı kıza biraz daha baktıktan sonra kız yavaşça merdivenlerden yukarı çıktı. Ve bu sırada telefon görevlisi 'Aslı' diye bağırdı.
Aslı, annesinin aradığını anlamıştı. Koşarak telefonu açtı:
-"Alo?"
-"Kızım, nasılsın?"
-"Anne, anne. Ben burada çok kötüyüm. Al beni buradan."
-"Tabii alacağım. Tabii."
-"Ne zaman alırsın?"
-"İyileşince"
-"İyileşince? Anne ben normalim. Kendime geldim."
-"Kızım 6 ay içinde çıkacaksın. Merak etme. "
-" Şaka mı bu? 6 ay? Kim dedi?"
-"Doktor dedi kızım. Neyse şimdi kapatmam lazım. Sonra ararım ben seni."
-"Anne, dur... Anne!"
Telefon kapanmıştı. Annesi yüzüne kapamıştı. Aslı 6 ayı duyunca 6 ayda kim bilir neler olur diye düşündü. Ve düşünerek odasına çıktı.
~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~
Emre, Umut'un davasından sonra kendi evine geçmişti. Burak, onu arayıp evi böceklerden temizlediğini söylemişti. Evine gelene kadar da gece olmuştu. Ve doğruca yatağına uzanmıştı. Emre, gece boyunca Umut'u düşündü. Umut'un hapiste nasıl kalacağını düşündü. Umut ile yaşadığı anıları düşündü.
Emre, bunları düşünürken odasına Cemre geldi. Cemre. Aydınlık'taki Cemre. Emre, Cemre'yi görür görmez:
-"Cemre, bana neden yalan söyledin?"-"Ben sana hiçbir zaman yalan söylemedim."
-"Hayır, söyledin. Ölü olduğunu söylemiştin."
-"Hayır. Söylemedim. İlaçların etkisiyle sen beni yanlış anlamışsın."
-"Şu an baya baya yalan söylüyorsun."
-"Söylemiyorum. İnan bana."
-"Tamam. İnandım diyelim. Buraya nasıl geldin."
-"Söyleyince kızmayacaksın ama."
-"Söyle!"
-"Buraya bu sabah gelmiştim. Ve içerde Burak adında bir vardı. Ona yaşadıklarımızı anlattım. O da bana tefek anahtarını verdi."
-"Ah Burak!"
-"Çok kalmayacağım. Merak etme."
-"Neden geldin?"
Cemre yavaşça Emre'nin yatağına çıktı ve kulağına fısıldadı:
-"Palyaço Mehmet"
~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~
Aydınlık'taki 3. Gün
Aslı artık Aydınlık'a dayanamıyordu. Geldiğinden beri sadece ilk gün yatabilmişti. Diğer günler hep ayaktaydı. Hiç uyuyamamıştı. Aslı, burada tekrardan delirmeye başlamıştı. Zaten annesi de artık onu aramıyordu. Aydınlık'taki hastalar da Aslı'ya kötü bir muamele ediyordu. Doktoruysa her gün onu dövüyordu.
Aslı bu olanlara son vermek istiyordu. Yatağındaki çarşafı söküp eline aldı. Çarşafı ip gibi inceltip kuyruklu daire oluşturdu. Kuyruğu yatağının üstündeki bükülmüş çiviye astı. Astıktan sonra yatağa çıktı. Ve kafasını çarşafa koyup çarşafı sıkılaştı. Ayağıyla yatağını itip ayağını yerden kesti.
İlk başta bacakları refleks gösterdi. Ve bacakları kurtulmak için sallanıyordu. Sonra kolları sallandı. Adeta vücudu ölmemek için çırpınıyordu. Ama psikolojisi çoktan ölmüştü. Bu yüzden Aslı durmayacaktı.
Bacaklarının sallanması bir süre sonra durdu. Aslı yaşamını sonlandırmıştı. Aslı artık ölüydü.