PALYAÇO Bölüm 30 "Ceza"

164 40 1
                                    

Emre hızla arabasına atlayıp karakola sürdü. Nasıl bu kadar hızlı buldular diye düşündü. Çarptıklarında etrafta kamera var mıydı, yok muydu? Arabadaki herkes mi gözükmüştü yoksa sadece Umut mu? Zeynep'in nasıl haberi olmuştu, Umut'un hapse girdiğinden? Aslı ne durumdaydı? Gölge neden peşlerindeydi?

Emre bunları düşünürken içinden derin bir 'of' çekti. Ouija'nın laneti üzerlerindeydi. Arabasının gazına basıp daha hızlı sürdü. Kilometre 130'u görmüştü. Bir an evvel varmalıydı karakola. Hızını arttırdıktan 5 dakika sonra karakola vardı.

Karakolda danışmaya gitmişti ki Zeynep onu gördü ve:

-"Emre" diyerek Emre'ye sarıldı. Ve ağlamaklı halde devam etti:
-"Bütün bunlar benim yüzünden oldu."

Bu sefer Emre üzgün bir şekilde:
-"Hayır, saçmalama! Asıl benim yüzümden oldu."

-"Seninle ne alakası var?"

-"Koray'ı size anlatmamalıydım. Tanımadığınız biri yüzünden sizin başınıza neler geldi?"

-"Ama ouija'yı ben söyledim. Üstelik Aslı..."

-"Aslı'ya ne oldu?"

-"Kızın huzuru kaçtı. Gölgelerin geldiğini söylüyor. Perdelerini bile açmıyor."

-"Ah! Aslı oraya benim yüzünden geldi. Proje için birşey olursa adrese gel demiştim."

Zeynep daha fazla gözyaşı dökerek:
-"Hayır. Aslı'nın oyuna katılmasında ben ısrar etmiştim."

O sırada, bir süredir laflarına kulak misafiri olan Başkomiser Anıl gelip:
-"Siz birbirinizi suçlayacağınıza arkadaşınızı müebbetten kurtaracak iyi bir avukat bulmaya bakın."

Emre ağlamak üzereydi fakat bu sözleri duyunca ses tonunu değiştirdi. Zeynep'te gözyaşlarını sildi. Emre:
-"Bu ne demek oluyor?"

-"Şu demek oluyor. Bir deli çıktı yerine başka deli geldi. Ama bu sefer Aydınlık yok. Hapishane var."

Zeynep, Anıl'ın söylediklerine anlam veremedi. Emre'ye dönüp:
-"Ne demek istiyor?"

Emre, Anıl'a:
-"O mesele, buranın konusu değil. Umut neden tutuklu bunu anlamak istiyoruz!"

-"Tabii, anlatayım. Arkadaşınız önce Zübeyde Yıldız'a çarptı. Sonra da cesedi kaldırmak için ormana attı."

-"Böyle birşey olmadı!"

-"Hayır oldu! Kendisi itiraf etti."

-"Kendisi mi? Onu görmeliyim."

Emre, Anıl'ı itip sorgu odasına gidecekken Anıl:
-"Hop! Orda dur! Avukatı olmadan asla."

Emre birşey demeden Zeynep'in kolunu tutup kenara çekti:
-"Zeynep, Umut'un avukat arkadaşı vardı onu arasana"

-"Sen önce o komiser ne demek istedi onu anlat."

Emre, ses tonunu değiştirerek:
-"Bak bunları söz sana anlatacağım. Ama şimdi sırası değil. Tamam mı? Şimdi sen avukatı ara."
Zeynep istemeyerek de olsa kafasını sallayıp avukatı aradı.

Emre ile Zeynep avukatı beklerken Zübeyde Yıldız'ın kocasını gördüler. Adam perişan olmuştu. Ağlamaktan ve uykusuzluktan göz altları mosmor olmuştu. Karakoldakilere yalvarırcasına:
-"Karımın katilini buldunuz mu? Ona en ağır cezayı verin!" diyordu. Polisler adamı sakinleştirmeye çalıştılar. Sonra da adama:

-''Burada durmanız hiçbirşey ifade etmez. Şüpheli içerde asla kaçamaz." diyerek evine yollamayı başardılar.

Emre içinden 'ne zavallı adam' diye geçirdi. Karısı için yapılacak birşey yoktu. İş işten geçmişti.

Avukatın karakola gelmesi 15 dakikayı bulmuştu. Emre, avukatı görünce:
-"Levent" diyerek sarıldı. Sonra Umut'un zor durumda olduğunu anlattı. Levent, önce güvenlik kameralarına bakılıp bakılmadığına sormaları gerektiğini söyledi.

Karakoldan Levent sayesinde görüntüleri aldıklarında büyük bir şok yaşadılar. Güvenlik kamerasında, arabayla çarptıkları kimse yoktu! Sadece Umut'un arabadan inip boş olan yere baktığı görüntüsü vardı. Kimseye çarpmamışlardı. Sadece öyle hissetmişlerdi. Emre ile Zeynep sevinmişlerdi. Fakat sevinçleri çok uzun sürmedi.

Görüntüleri biraz daha ilerletince Umut'un tekrar ormana arabasıyla giriş yaptığı görülüyordu. Fakat gerisi yoktu. Umut'un o ormanda ne yaptığı bilinmiyordu. Avukat Levent, Umut'u kurtarmak için bu görüntülerin yetmeyebileceğini söyledi. Ve olanları bir kez de Umut'un ağzından dinlemek için sorgu odasına girdi.

Levent, Umut'un yanına girdiğinde Umut:
-"Kimseyi istemiyorum"

-"Ben avukatınım Umut. Hatırladın mı?"

-"Evet hatırladım, Levent. Suçu ben işledim daha ne istiyorlar?

-"Hayır Umut, sen işlemedin" diyerek güvenlik kamerası görüntülerini gösterdi.

Umut, görüntülerin sonuna gelindiğinde:
-"O kızı ben öldürdüm. Siz hiçbirşey bilmiyorsunuz!"

-"Hayır. Sen öldürmedin."

-"S*ktir git! Bir daha gelme."

Levent samimi tavırla yaklaşıp:
-"Umut ne oldu sana?"

-"S*ktir git!" dedi Umut. O sırada içeri polisler girip Umut'u nezarete attılar.

Levent, Zeynep ve Emre'nin yanına gelip:
-"Yapabileceğimiz hiçbirşey yok."

-"Nasıl yok?"

-"Suçu üstlenmiş."

-"Üstlenmiş mi?"

-"Evet. Maalesef."

Emre 'ben ne yapacağımı biliyorum' diyerek Zeynep ile beraber arabasına bindi.

Palyaço : Korku Hikayesi Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin