Emre, hazırlanıp üniversiteye doğru yol aldı. Dersi Bülent hocayaydı. Dersi her ne kadar sevmese de Bülent hocası için katlanmalıydı.
Aklında ise hala Mehmet'in haberi vardı. Telefonundan haberlere baktı. Mehmet ile ilgili yeni haber yoktu. Fakat hala içinde kötü bir his vardı. Bu iş bir yerden de olsa birine dokunacaktı.
Emre'nin aklına geldi. O gün Mehmet'in öldüğü gün odada biri daha vardı. Emre, silahının tutukluluk ettiğinden emin gibiydi. Mehmet'e o kurşunları Emre sıkmamıştı. Emre sadece bıçaklamıştı.
Emre arabasına binip üniversiteye doğru sürdü. 10 dakikada üniversiteye varmıştı. Bülent hocasının dersine yetişmek için hızlı davrandı. Arabadan indiği gibi doğruca dersliğine çıktı. Dersliğine girdiğinde gözüyle Zeynep'i aradı. Fakat bulamamıştı. Zeynep gelmemişti. Bu sırada Ali, Emre'ye el sallayıp:
-"Emre, gelsene!" dedi.Emre, Zeynep'in yokluğundan dolayı Ali'nin yanına oturdu. Ali sabırsızlıkla:
-"Ee, parti işleri nasıl gidiyor?" diye sordu.Emre bu soruyu bekliyormuşcasına:
-"O işle Başak ilgileniyor."-"Şu okula yeni gelen kızı çağırdınız mı?"
-"Bilmiyorum. Hangi kız?"
-"Bak tam şurada." Ali gözüyle üç sıra önünde oturan sarışın kızı işaret etti.
Emre:
-"Başak söylemiş olabilir. Belki de söylemedi."-"Ben çağırsam sorun olur mu?"
-"Hayır, sorun olmaz. Sen bu kızın ismini biliyor musun?"
-"Theresa Dimitrov
1.75 boyunda.
48 kilo.
Bulgaristan'lı
Türkiye'ye üniversite okumak için gelmiş."Emre bu konuyla ilgili konuşmak istemiyordu. Aklında hala Mehmet vardı. Fakat Ali devam ettikçe Emre de mecbur devam ediyordu:
-"Vay be. Bu kadar iyi tarif ettiğine göre kesin çağır."Ali ufak çaplı kahkaha attı. Sonra da Bülent hocaları girip konuya başladı.
Dersin sonlarına doğru Bülent hoca:
-"Evet arkadaşlar. Projelerinizi veriyorum. Tüm isimleri okuduktan sonra konuyu öğrenmek için yanıma gelin" dedi.Tüm sınıftan sesler yükselse de hocalar isimleri saymaya başladı:
-"İlk grup:Ahmet, Hasan, Merve, Theresa"
Ali, Theresa ile aynı grupta olamayınca:
-"Oha! Theresa ile ben olmalıydım. Merve ile Hasan kesin kıza bir şey yaparlar'' dedi. Hocaları da isimleri okumaya devam etti...
-"Yedinci grup:Ali, Sıla, Kübra, Emre"
Ali grubu öğrenince:
-"Ooo, bize verdiği gruba bak. Sıla ile Kübra'yı ayırsa olmaz sanki."Emre, Ali'nin eğlenceli ama bir şey beğenmeme haline:
-"Gruplar değişmez biliyorsun ki. Kızların yanına gidelim de konuyu öğrenelim."Emre ve Ali kızları beklemeye başladılar. Sıla ve Kübra konuyu öğrenip yanlarına gittiler.
Kübra:
-"Konuyu size sms ile atarız. Uzun bir konu'' dedi.Sıla da ekledi:
-"Sizin için de uygunsa biz konuyu paylaştırır. Kimin ne yapacağını yazarız."Ali:
-"Tamam, olur" dedi.Sıla, Emre'nin yanından ayrılırken:
-"Partide görüşürüz" dedi.Kızlar ayrıldıktan sonra Ali:
-"Kız resmen sana asıldı."Emre şaşırmış şekilde:
-"Saçmalama. Başak ile olduğumu herkes öğrendi."-"Olsun, ayrılamaz mısınız?"
Emre içinden koca bir 'ah' çekti. Ali bu sırada Theresa'nın yanına gitmişti. Theresa ile konuşmaya başlamıştı. Emre, Ali'yi uzaktan seyrediyordu. Ali'nin tavırlarına sessizce güldü.
Ali:
-"Hello Theresa!"Theresa, Ali'yi görünce şaşırmıştı. Ali'yi tanımıyordu:
-"Hello...?"-"Ali."
-"Oh,evet Ali."
Ali Türkçe konuşmasına karşı:
-"Türkçe biliyor musun?" diye sordu.Theresa:
-"Evet, Türkçe biliyor ben."Ali:
-"Güzel, seni yılbaşı partisine davet etmek istiyorum. Tüm üniversite orada olacak." dedi.Theresa biraz düşündü. Ne söylediğini anlamıştı. Sadece partiye gitmekle gitmemek arasında kalmıştı. Bu sırada Ali, davetiyeyi çıkardı. Ve Theresa'ya uzattı. Theresa davetiye numarasını yazdı:
-"Parti günü beni ara. Beni nerden almak söyleyecek"Ali mutlu bir şekilde:
-"Okey, seni ararım. Görüşürüz."Theresa:
-"Bye." diyerek ayrıldılar.Ali, Emre'nin yanına dönmüştü. Emre:
-"Ne yaptın?"Ali sevinçle:
-"Ayarladım işimi" dedi ve beraber dışarı çıktılar.Üniversitenin girişinde sesler yükseliyordu. 2 kişi kavga ediyordu. Bunlar Emir ile Yunus'du. Kavgayı başlatan Yunus'du. Ufak konularda bile sinirlenirdi. Emir'in de suçu vardır tabii. Üsten konuşmayı severdi.
İlk yumruğu Yunus atmıştı. Emir de karşılık vermişti. Araya bir kaç öğrencinin girmesiyle kavga ilerlemeden bitmişti.
Ali ise Emre'ye:
-"Umarım ikisinin de partiden haberi yoktur. Çünkü, bu kavga burada bitmez." dedi.Emre:
-"Umarım" demekle yetindi.Emre en ufak şeyde bile Mehmet'i hatırlıyordu. Buna son demeliydi. Belki de itiraf etmeliydi suçunu. Hayır yapamazdı. Çünkü, Mehmet'in vücudunda kurşun da vardı.