PALYAÇO Bölüm 22 "İpucu"

229 50 2
                                    

Emre ertesi gün uyanır uyanmaz siyah slipiyle kendine kahvaltı hazırlamaya başladı. Buzdolabından zeytin, peynir ve 2 yumurta aldı . Tavaya 2 yumurta kırıp kızarttı. Yumurta kızardıktan sonra peynir ve zeytini de masaya koyduktan sonra kahvaltısı hazırdı. Masaya oturmuştu ki kapı çaldı. Slipiyle kapıyı açtı. Kapıdaki Başak'tı. Başak, Emre'yi slipiyle, donuyla görünce şaşırmıştı:

-"Yanlış bir zamanda mı geldim?"

-"Yok, hayır. Bu benim her zamanki halim. İçeri gelsene."

Emre önde Başak arkada mutfağa geçtiler. Başak, gözleriyle Emre'nin vücudunu süzdü. Hayran kalmıştı.
Başak içeri gelince Emre:

-"Kahvaltı yapıyordum. Otur da beraber yapalım."

-"Tamam, olur ." diyerek  masaya oturdular. Ve Başak lafa başladı:

-"Buraya çıkış belgeni getirmeye geldim."

-"Çıkış belgesi? Vay be hızlısın."

-"Sahte olduğu için hızlı oldu tabi. Hastanedekiler seni ölü olarak göstermişler."

-"Şaşırmadım. Aydınlık orası."

-"Evet. Aydınlık."

-"Neyse. Bu işi hallettiğimize göre ben sana bir soru soracağım."

-"Tabii. Sor."

-"Dün sana gittim. Evde yoktun."

-"Evet. Yoktum. İşteydim, Aydınlık'ta."

-"Tamam, güzel. Ben de dün Cem'in annesinin yanına, Meral Hanım'a uğradım. Ve bil bakalım ne oldu? Evi set olmuş. Meral Hanım da ortadan kaybolmuş."

Başak altından çıkamayacağı yalanın altına girmişti. Başka bir yalanla örtmesi gerekiyordu. Birşeyler uydurmaya çalıştı. Bir şekilde toparlamaya başladı:

-"Sana söylemiştim. Cem'in ailesi varlıklı bir aileydi. Birkaç gün öncesine kadar. Şirketlerini batırmamak için o evi satmaya karar verdiler."

-"Şimdi neredeler?"

-"Ben de bilmiyorum. Ama şirketleri kurtulmuş."

-"Cem'in cenazesine katılacağım."

-"Yok. Hayır. Aydınlık'takiler orada olur."

-"Peki. Gitmem."

-"Sen bunları kafana takma" diyerek Başak ayağa kalkıp Emre'nin yanına gitti. Başak, ellerini Emre'nin sıcak  vücudunda gezdirmeye başladı. Emre Başak'ın bu hareketinden etkilenmişti. Ve o da kolunu Başak'ın karnına sarmıştı. Aralarında ufak çaplı bir kıvılcım oluşmaya başlamıştı. Başak daha fazla ileri gitmeyerek Emre'nin dudağına öpücük kondurup evden ayrıldı.

Emre'nin suratında anlamlı bir gülümseme oluşmuştu. Başak iyi bir kızdı. Onla ileri gidebilirdi. Başak'ın da Emre de gözü olduğu belliydi. Ama Başak'ın söylediklerine gelince Emre hiç inanmamıştı. Fakat Başak ile ortak bir zevk noktası bulmuştu.

Kahvaltısını bitirdikten sonra sofrayı kaldırıp odasına çıktı. Odasında mavi kot pantolonunu ve karakol için beyaz gömleğini giydi. Emre, karakola gidecekti. Koray'ın katilini öğrenmek için. Belli değilse de bilgi alacaktı. Üstünü giydikten sonra masadan çıkış belgesini alıp karakolun yolunu tuttu.

Arabasına bindi. Karakola varması 20-25 dakikasını almıştı. Karakolun kapısına vardığında anıları canlandı. Aydınlık'a nasıl gittiğini, işlemediği bir suçu nasıl ona attıklarını düşündü. Ama geçmişin telafisi yoktu. Keşkelerle gemi yürümezdi.

Karakola girdiğinde masabaşı yapan bir polis memurunun yanına gidip:

-"Merhaba. Ben Koray Güney'in ölümü ile ilgili bilgi almak için gelmiştim."

-"Nesi oluyorsun?"

-"Arkadaşı" Emre bu lafı söyledikten sonra içeri 'başkomiser' odasından çıkan memur Anıl geldi ve:

-"Hatırladım seni. Hastaneden nasıl çıktın sen!"

Emre, Aydınlık'a Anıl yüzünden yerleştiğini tahmin edebiliyordu. Bu yüzden çıkış belgesini göstererek:
-"İşte böyle çıktım" dedi.

Anıl belgeye baktıktan sonra:
-"Bilgi veremeyiz."

-"Onun hiçbirşeyi olmuyorsun!"

-"Senin hep Koray'ın yerinde gözün vardı. Onun ölmesine de en çok sen sevinmişsindir."

-"Kapa çeneni ve s*ktir olup git burdan"

-"Tabi gideceğim. İster söyle ister söyleme. Ben o katili bulacağım." diyerek karakoldan ayrıldı.

Emre, Anıl'ın evini kesin bulmalıydı. Anıl birşeyler saklıyordu. Ve Emre bunu öğrenecekti. Öğrenmeliydi. Belki de Koray'ın katilini biliyordu. Ve saklıyordu. Ama herşeyin bir sırası vardı ama. Sıraya uyacaktı.

~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~

Başak, Emre ile yakınlaşmasından memnundu. Suratında anlamlı bir tebessüm oluşmuştu. Emre için en iyisini yapacaktı. Gizliden gizliden yapmalıydı.

Arabasıyla Aydınlık'a gidip mesaisine başladı. Önce hemşire odasında bej rengi pantolonunu ve pembe tişörtünü çıkarttı. Sonra hemşire kıyafetlerini giyip hastalarla ilgilenmeye başladı.

Başak, Aydınlık'a başlayalı 1 ay oluyordu. Dr. Ragıp almıştı onu Aydınlık'a. Fakat Başak artık çalışmak istemiyordu. Birkaç hafta sonra bırakacaktı zaten. Aydınlık'ın başına neler açacağını bilse hiç buraya gelmezdi.

Mesaisi bittikten sonra, 8 gibi Dr. Rauf'un yanına çıktı. Cem'in ölümü ile ilgili birkaç soru soracaktı. Odasına girdiğinde Dr. Rauf Başak'ı geçiştirmeye başladı. Hiçbirşey söylemedi. Sadece olayları görmediğini, olaylara şahit olanın Sevim olduğunu söyledi.

Başak'ın bu bilgiyi öğrenmesi iyi olmuştu. En azından Cem'in katiline bir adım daha yaklaşmıştı. Emre, Koray'ın katilini ararken, Başak da Cem'in katilini arıyordu.

Başak arabasına binip evine doğru yol aldı. Başak apartmanının önüne gelmişti ki büyük bir şokla karşılaştı. Bir palyaçoyu telaşlı bir şekilde apartmanından çıkıp plakasız taksiye binerken görmüştü. Başak korkudan arabadan çıkamamıştı. Bu palyaço Emre'nin palyaçosu değildi. Bu yeni bir palyaçoydu. 2. palyaçoydu. Çok telaşlıydı. Sanki birine yakalanacağını anlamış gibiydi.

Palyaçonun kesin gittiğine emin olduktan sonra arabasından inip hızlıca dairesine girdi. Evine girdiğindeyse 2. bir şok daha yaşamıştı. Duvarında bir yazı yazıyordu:

         "Sırlar elbet ortaya çıkar."

Palyaço : Korku Hikayesi Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin