Polis önde Emre arkada giderken Emre merak ediyordu, nereye gittiklerini. Emre:
-"Nereye gidiyoruz?" diye sordu.Polis:
-"Kefaletin ödendi. Serbestsin." dedi.Emre bunu duyunca şaşırmıştı. Çünkü gerçekten serbest kalacağını düşünmemişti. Ve:
-"Suçsuz bulundum öyle mi?" diye sordu.Polis sıkılmış şekilde:
-"Savcı, senin anlattıklarını doğru buldu. Aranızda arbede olduğu için de yırttın." dedi.Ve biraz daha ilerledikten sonra:
-"Kapı orada, çıkarsın." dedi.Emre kapıyı doğru yöneldi. Kurtulduğu için seviniyordu. Ama tam olarak ne hissettiğini bilmiyordu. Tüm yaşananlar için üzülüyordu. Palyaço'nun bütün oyunları yüzünden üzülüyordu. Palyaço'nun suçsuz insanları öldürdüğü için üzülüyordu.
Ayrıca kefaletini kimin ödediğini de içten içe merak ediyordu.Emre kapıdan dışarı çıkmıştı ki eve nasıl gireceğini düşündü. Ceplerini karıştırdı. Sadece telefonu vardı. Telefonunda ise kontör yoktu. Emre arkasını döndü. Mecbur polislerden onu eve bırakmasını isteyecekti ya da taksi çağırmalarını.
Emre içeri gireceği sırada arkadan bir korna sesi duydu. İlk başta takmadı fakat ikinci kez basılınca arkasını döndü. Korna, Emre'ye basılıyordu. İleriden geliyordu. Siyah lüx bir arabadan. Emre bu arabayı daha önce de görmüştü. Bir anlığına hatırlayamadı.
Kornaya doğru yürüdü. Biraz daha yaklaşınca arabanın içinde Oktay'ın olduğunu gördü. Ön kapıyı açıp içeri girdi.
Emre içeri girdiğinde Oktay'ın yüzüne bakamadı. Yaşadıkları onca şeyden sonra... İkisi de birbirlerine bakamıyordu. Ön camdan dışarı bakıyorlardı.
Emre her ne kadar sessiz kalmak istese de kefaleti sormak istiyordu. Ve sessizliği bozan o oldu. Emre:
-"Parayı nasıl buldun?" diye sordu.Oktay, Emre soru sorduktan sonra Emre'ye dönüp:
-"Ragıp'tan. Senden sonra o puştun evine gittim. Ve bulduğum paraları aldım. Buradan gitmek için almıştım o parayı. Ama senin onu öl... Bunların yaptığını duyunca yardıma ihtiyacın olduğunu düşündüm. Ve paranın bir kısmını kefaletine ödedim."Emre, Ragıp'ın parasıyla kurtulduğunu duyunca biraz bozulmuştu. O adamın parasıyla çıkmak... Emre sinirlenmişti biraz da. Emre:
-"Teşşekkür ederim." dedi. Devam da etti: "Onun parasıyla kurtarmana üzüldüm. Ama onun yaptığı onca şeyden sonra... Başka çaren yoktu. Sağol." dedi tebessümle.Oktay, Emre'nin dizine elini koyarak:
-"Önemli değil. Hak ettiğini buldu." dedi.Emre bir şey demedi bu söze karşı sadece eve gitmek istiyordu. Oktay da bunu anlamıştı ki arabayı sürmeye başladı.
Oktay araba sürerken:
-"Bugün gidiyorum buradan." dedi.Emre halsizlikle:
-"Ne diyebilirim ki. Tüm olanlardan sonra haklısın. Nereye?" diye sordu.Oktay:
-"Mersin'e. Mersin'de küçük bir balıkçı kasabasına yerleşeceğim. Tanıdığım bir kaç kişi de var orada." dedi.Emre:
-"Umarım bundan sonraki hayatın daha güzel ve düzenli olur. Bir daha böyle işlere de bulaşma, kimseye faydası olmuyor." dedi.Oktay bir şey demeden kafa salladı. Biraz zaman geçtikten sonra Emre'nin evine varmışlardı. Emre, arabadan indi. Arabanın camından:
-"Hoşçakal Oktay," dedi. "Numaran bende var. Ararım seni." dedi.
Oktay, Emre'ye bir şey daha diyecekti:
-"Emre, Selim gitti. Eski yaşadığı yere döndü. Artık kafanı ağratamaz." dedi.Emre bir şey demedi bir süre. Selim'in kendi yoluna gittiğine az çok sevinmişti. Ama içinde hala Palyaço'nun yaptıkları yüzünden buruk bir neşe vardı. Emre yeniden:
-"Hoşçakal, kendine iyi bak." dedi.Oktay da 'hoşçakal' deyip uzun bir yolculuğa çıktı.
Emre, kapısına doğru ilerledi. Kapıyı açtı. İçeri girdi. İçerisi bıraktığı gibi değildi. Her yer yerli yerindeydi. Düzenlenmişti evin içi. Emre bunu kimin yaptığını düşünmeyecek kadar halsizdi. Zaten nezarette doğru düzgün uyku çekememişti. Tek düşündüğü Ragıp'tı. Ragıp'ın bunları nasıl yaptığını, Emre'nin güvenini nasıl çaldığını düşünmüştü. Şimdi ihtiyacı olan tek şey uykuydu.
Yavaşça üst kata çıktı. Ev düzenlenmişti. Ama bu yeni yapılmamıştı. Bu yüzden evde biri olma ihtimali yoktu.
Emre, odasına girdi. Önce pis kokan, karakolda kalmış olan, kıyafetlerini çıkardı. Bu kıyafetleri bir daha giyeceğini düşünmüyordu. Bu yüzden kıyafetleri de alıp aşağı indi.Kapıyı açtı ve dışarı çıktı. Emre'nin üstü çıplak altında ise sadece siyah iç çamaşırı vardı. Terliğini giymiş dışarı çıkmıştı. Elindeki giysilerden kurtulmak istiyordu. Doğruca çöpe gitti. Kıyafetleri çöpe attı. Çöpe attıktan sonra da doğruca içeri girdi.
İçeri girdikten sonra kokunun hala gitmediğini fark etti. Bedenine sinmişti koku. Üst kata çıkıp banyoya girdi. Son kalan iç çamaşırını da çıkarıp duşa girdi.
Duşta şampuanlanıp bedenini temizledikten sonra duştan çıktı. Havluya kurulandı. Altına iç çamaşırı ve siyah kaprisini giyip yatağına uzandı. Artık hazırdı. Uyuyabilecekti.
3 Gün Sonra
Emre'yi uykusundan uyandıran şey, kapı ziliydi. Bir kere basılmıştı. Emre'nin uykusunu kaçırmak için yetmişti. Emre uykulu gözleriyle merdivenleri birer ikişer indi. Gözleri hala bulanıktı. Aşağı indi ve kapıyı açtı.
Kapıyı açtığında karşısında Zeynep ve Musa'yı gördü. Emre uykulu gözleriyle:
-"İçeri gelin" dedi. İkisi içeri girdikten sonra da:
-"Siz oturun ben elimi yüzümü yıkayım" dedi.Emre yukarı çıktı. Lavaboda elini yüzünü yıkadı. Zeynep ile Musa'nın, kendisini merak ettikleri için geldiğini düşünüyordu. Elini yüzünü yıkadıktan sonra tekrar aşağı indi.