Başak yazıyı görür görmez telefonundan bir numarayı aradı ve:
-"Evime bir palyaço girdi" dedi. Karşı taraf şaşırmıştı ve birşeyler sordu. Başak karşılık olarak:
-"Duvara sırlar elbet ortaya çıkar yazmış. Bu ne anlama geliyor?"
Karşı taraf da olayı bilmediği için net bir cevap veremedi. Bu yüzden Başak ile telefonda tartıştılar. Ve en sonda Başak telefonu kapattı.
~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~
Emre ertesi gün ilk iş olarak fakültesine gitti. Fakülteye girdiğinde en yakın arkadaşları olan Umut ve Zeynep'in yanına oturdu. Umut, Emre'yi görür görmez:
-"2 haftadır nerelerdeydin sen?"
-"Bir yerlerde değildim. Kafamı rahatlatmam lazımdı."
O sırada Zeynep araya girip:
-"Sana kaç kere telefon ettik. Birine baksaydın keşke. "Emre:
-" Telefonumu almadım. Kendimi kötü hissettiriyordu."Umut:
-"Cinayet yüzünden mi?" diye sordu. Emre 2 hafta içinde o kadar ölüm haberi duymuştu ki ilk cinayeti, herşeyin başlangıcı olan cinayeti unutmuştu.Emre:
-"Evet. Biraz onun da etkisi var. Katil kimmiş?"Umut:
-"Daha bulamadılar. Her kimse baya ustaymış."Emre içinden palyaçonun neler yapabileceğini bildiği için 'evet, ustaymış' dedi.
Zeynep:
-"Bize güvenebilirsin bunu biliyorsun değil mi?"Emre:
-"Tabii. Sorman hata."Zeynep:
-"Dün Aslı, seni karakoldan çıkarken görmüş. Arkandan koşmuş ama yetişememiş."Emre:
-"Aslı mı?"Zeynep:
-"Evet, Aslı. Ayrıca Fırat hoca ikinize de ortak proje verdi. Neyse bunu geçte de sen niye karakoldaydın, söyle bakalım"Emre:
-"Tamam, söyleyeceğim. Öldürülen polis memuru Koray Güney. Ölmeden önce onla arkadaştık. Kimin öldürdüğünü bulmak için gitmiştim."Umut:
-"Kimmiş peki, öğrenebildin mi?"Emre:
-"Hayır. Söylemediler, bulamamışlar. Ama bence ordaki başkomiser birşeyler saklıyor."Zeynep:
-"Kimin öldürdüğünü öğrenebiliriz."Umut:
-"Nasıl olacak? Gece gizli gizli karakola mı gireceğiz?"Zeynep:
-"Hayır salak! Ouija tahtası ile öğreneceğiz."Umut:
-"Nasıl, nasıl?"Zeynep:
-"Siz o işi bana bırakın. Sen, Koray'ın öldüğü yeri biliyor musun?"Emre:
-"Hayır, bilmiyorum."Zeynep:
-"O zaman Koray'ın evinde öğreneceğiz."Emre:
-"Evini de bilmiyorum."Zeynep:
-"Ben bulurum adresi. Size mesaj atarım saati ve adresi."Umut:
-"O tahtadan var mı sende?"Zeynep:
-"Yok ama çıkışta arka sokaktaki 2. elde görmüştüm onu alacağım." dedi. Ve tam o sırada içeri hocaları geldi ve derse başladılar.Emre ders bittikten sonra kantine inerken karşısına Aslı çıktı ve:
-"Emre nerelerdeydin"-"Kafa rahatlatmam lazımdı."
-"Neyse, projeden haberin var mı?"
-"Evet, var."
-"Bugün başlayabilir miyiz?" diye sordu Aslı. Ve soruyla beraber Emre'nin telefonuna da mesaj geldi.
Mesaj Zeynep'tendi. Mesajda Koray'ın adresi ve gece 11'de buluşmaları yazıyordu. Mesajı hem Aslı hem de Emre okumuştu. Emre, Aslı'ya:
-"Nerede olduğumu bildiğine göre sen başla sorun olursa gelirsin'' dedi.
Aslı 'tamam' diyerek Emre'nin yanından ayrıldı. Aslı iyi bir kızdı. Hatta Zeynep'in en yakın kız arkadaşıydı. Arada sırada Emre'lerin yanına gelip onlarla takılırdı. Ama Fırat hocanın dersinden birşey anlamadığı için bu proje onun tek şansıydı. Bu yüzden de çok önemsiyordu.
Emre, kantinden çayını alıp yukarı çıktığında Zeynep'i görememişti. Bu yüzden Umut'a:
-"Zeynep nerede?"
-"Ouija işine fena kafayı taktı. Tahtayı alabilmek için erkenden çıktı." dedi.
~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~
Zeynep 2. el dükkanına gidip ouija tahtasını aradı. Önceden gelipte tahtayı gördüğü için bulması zor olmadı. En son raftaydı. Tahtayı alıp incelemeye başladı. İngilizce bir tahtaydı. Fakat 'yes' yazan kısma 'evet', 'no' yazan kısma 'hayır', 'good bye' yazan kısma ise 'hoşçakal' kazınmıştı. Zeynep tahtayı alır almaz evine götürdü. Tahtanın üstünü örtü ile örttükten sonra gecenin gelmesini bekledi.