Umut arabayı son hız sürüyordu. Zeynep'e dönüp:
-"Peşimizde mi?" diye sordu. Zeynep önce arkasına baktı sonra dikiz aynasına baktı. Arkasında kimsenin olmadığını görünce:
-"Kimse yok. Ama sen yine de sür."Umut:
-"Aslı'nın durumu nasıl?"Emre:
-"Hala aynı."Umut:
-"Hastaneye mi gideceğiz?"Zeynep:
-"Saçmala. Hastaneye gidelim de bizi deliler hastanesine tıksınlar."Emre 'deliler hastanesi' denilince bir an duraksadı. Gerçekten de gidebilirlerdi. Bu yüzden hastaneye gitmeyeceklerdi.
Umut:
-"Kız belki de bacağını kırdı ama sen ne diyorsun?"Zeynep:
-"Şu lanet arabayı hastane haricinde bir yere sür!" dedi. Ve aralarında kavga oluşmaya başladı. İkisi de avazları çıktığı kadar birbirlerine bağırıyorlardı.Emre de aralarına katılmıştı:
-"Arabayı Aslı'nın evine sür."Umut:
-"Arabayı hastaneye süreceğim. Kesin!"Zeynep:
-"Hayır. Sürmeyeceksin. Sana gideceğiz."Emre:
-"Aslı'ya sürsenize"Umut:
-"Or*spu evlatları. Susun!"Zeynep ve Emre bu lafı duyduktan sonra çılgına döndüler. Ve aralarında şiddetli bir kavga oluştu. Zeynep direksiyonu eline almak için Umut ile kavgaya tutuştu. Umut direksiyonu bırakmıyor. Zeynep ise direksiyonu bir sağa bir sola çeviriyordu. Gece olduğu için karanlıkta da hiçbirşey gözükmüyordu. Emre ise Zeynep'i engellemek için onu durdurmaya çalışıyordu. Ama Zeynep durmadı.
Arabanın farında bir kadın göründü. Artık çok geçti. Kadına çarpmışlardı. Kadın çarpmanın etkisiyle havada bir takla atıp yere çakılmıştı. Kadın oracıkta ölmüştü. 4'ü tekrardan şoka girmişlerdi. Bir süre hiçbirinden ses çıkmadı. Emre en sonunda:
-"Öldü mü" diye sordu.Zeynep:
-"Kim bakacak?"Kimseden ses çıkmadı. Aslı'nın ayağı incinmişti bu yüzden o gidemezdi. Zeynep sorduğuna göre ya Emre gidecekti ya da Umut.
Emre:
-"Ben çıkarım." dedi. Ama bu sırada Aslı, Emre'nin kolundan tutup:
-"Gitme" dedi. Emre fikrinden vazgeçti. Geriye tek kişi kalıyordu. O da Umut. Umut korkarak:
-"Tamam. Ben çıkacağım." dedi. Ve yavaş yavaş arabadan ayrılıp kadının yanına gitti.Kadının yanına gittiğinde Umut, ikinci bir şok daha yaşadı. Bu kadın onları kovalayan kadındı! Ama kadında bir değişiklik vardı. Gözleri normal bir hal almıştı. Onları kovalarken kadın gözleri beyazdı ve saçları da pasaklıydı. Ama şimdi kadın kahverengi gözlü ve saçları da temizdi. Üstelik kanaması da yoktu.
Umut kadının suratına baktıktan arabaya atlayıp sürdü. Zeynep, Umut'a 'ölmüş mü', 'kimmiş' diye sorsada Umut, uzun süre şaşkınlığını üzerinden atamadı. Arabayı Aslı'nın evine sürdü. Ve uzun süre konuşmadı. Hala baygınlık içindeydi.
Kendine geldiğinde:
-" Ölen... Kadın..." dedi. Kelimeleri teker teker söyledi. Tamamen söylemeye gücü yetmedi:
-"Bizi... Takip eden kadındı..".Bu cümleyi duyduklarında başlarından aşağı kaynar sular boşalırcasına tedirgin olmuşlardı. O kadın. Kadının oraya kadar bu kadar hızlı yürümesi imkansızdı. Kadının kısa sürede yarasını iyileştirmesi de imkansızdı. Aslı'nın evine vardıklarında hepsi eve girdiler.
Zeynep, Aslı'nın bacağına evdeki malzemelerle tedavi ettikten sonra Aslı yorgun düşüp uyudu. Aslı uyuduktan Emre ve Umut'un yanına geldi. Umut, Zeynep'e çok sinirlenmişti:
-"Yaptığından memnun musun?"Zeynep:
-"Ben mi yaptım? Kadına çarpan sensin!"Umut:
-"Ya evet! Direksiyonu zorla almasan olmazdı sanki!"Zeynep:
-"Direksiyon sendeydi. Arabayı son hız sürüyordun. Biraz yavaşlasaydın."Zeynep ve Umut arasında tekrar kavga oluşmuştu. Emre ise düşünüyordu. Bu işe nasıl girdiklerini. Nasıl bir cinayet daha işlenmişti diye. Ve sonucu da bulmuştu:
-"Umut! Zeynep! İkiniz de susun! Bunlar başımıza ouija yüzünden geldi. Herşey onla başladı. Tahtayı gömdük ama lanet hala üzerimizde"Umut:
-"Bir de bu var. Bunu da Zeynep soktu. Herşeyi mahvettin!" diye bağırarak evden ayrıldı.Zeynep, Umut gittikten sonra Emre'ye:
-"Ne yapacağız o zaman"Emre:
-"Onu bana bırak. Ben hepimizi kurtaracağım. Şimdi toparlan da buradan ayrılalım" diyerek arabaya bindiler.~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~~
Başak, Mehmet'i yerden kaldırmaya çalıştı. Fakat başaramadı. Başaramayınca da onu hemşire odasına kadar sürükledi.
Odada yarasına baktı. Çok derin bir yara değildi. Çok fazla da kan kaybetmemişti. Önce kanı suyla temizledi. Sonra ıslanan yeri havluyla kuruladı. Pamuk ve batikonla kanamayı durdurmaya çalıştı. Kanamanın durması biraz uzun sürmüştü. Kanama durduktan sonra da dikiş atıp Mehmet'in kendine gelmesini bekledi.
Mehmet karşısında Başak'ı görünce sinirlenmişti ama kendisine yardım edince de ona:
-"Git burdan!"
-"Ama.."
-"Defol! Bir daha da buraya gelme!" dedi.
Başak artık gerçekten Aydınlık'tan ayrılmıştı. Bir daha dönmemek üzere.