PALYAÇO Bölüm 35 "Dava"

140 25 0
                                    

Dava gecesi saat 01.25

Emre ile Zeynep dışarı çıktıktan sonra Başak da onlarla beraber arabaya bindi. Emre, Başak da arabaya bindikten sonra arabayı sürdü. Araba ile 90'nın üstünde gidiyordu. Ve biraz sürdükten sonra:

-"Evet Başak, buraya nasıl geldin?" dedi.

Başak cevap vermek için biraz düşündü ve aklından birşey uydurup:
-"Sen söyledin!" dedi.

Emre, şaşkınlıkla:
-"Ben mi? Ne zaman?" diye sordu.

Başak karşılık olarak usta bir cevap verdi:
-"Bu sabah seni aradığımda büyü için Kırklareli'ye gideceğini söyledin."

-"Hayır, söylemedim!"

Başak, saf numarasına yatıp:
-"Söylemesen nasıl bileyim." dedi.

Emre sessizce söylendi:
-"Ben de bunu merak ediyorum" dedi.

Zeynep, aralarına girip:
-"Tamam, kesin! Şimdi bunu tartışmanın sırası değil." dedi ve devam etti:
-"Yarın Umut'un davası var. Uzun bir gün olacak" dedi.

Başak, bunu duyduktan sonra içinde bir merak oluştu ve son sorusunu da sordu:
-"Umut'a ne oldu?" diye sordu.

Zeynep, olayları baştan anlatacakken Emre araya girip:
-"İşlemediği bir cinayeti üstlendi. Bu yüzden buradaydık." dedi.

Zeynep, Emre'ye 'neden tam anlatmadın' bakışı attı. Emre, Zeynep'i takmadan yoluna devam etti.

İstanbul'un batısı Çatalca'dan giriş yapmışlardı. Ve biraz daha ilerledikten sonra önce Başak'ın evinde durup Başak'ı bıraktı. Sonra Zeynep'in evine sürdü. Ve beraber indiler. Eve girdiler. Eve girdikten sonra Zeynep doğruca yatağına, Emre yattığı koltuğu hazırlayıp oraya yattı.
İkisi de hem büyünün hem de hem de yarın ki davanın etkisiyle yorgundular. Ama bu gece uyuyamayacaklardı. Yaşadıklarını düşünmekten uyuyamayacaklardı.

Dava sabahı saat 08.15

Hem Zeynep hem de Emre o gün uyuyamamıştı. Kahvaltı yapmadan gideceklerdi davaya. Emre pijamalarını çıkartıp siyah tişört ve siyah pantolonunu giydi. Zeynep ise pembe tişörtüyle siyah pantolonunu giydi. İkisi de hazır olduktan arabaya binip Kartal adliyesine doğru yol aldılar.

Dava günü saat 09.30

Adliyeye vardıklarında gözleriyle Levent'i ve Umut'u aradılar. İkisini de bulamayınca saatlerine baktılar. Ve davaya 15 dakika kaldığını gördüler. Umut'lar gelene kadar kapıda beklediler.

10 dakika geçmişti ki polis arabası kapıda göründü. Ve içinden önce polislerle Umut sonra Levent indi. Umut içeri girerken kapıda Emre'yi ve Zeynep'i gördü. Onlara doğru yaklaşıp kelepçeli ellerini onlara uzatıp:

-"Emre, Zeynep" dedi.

Sesinden ne kadar üzgün ve şaşkın olduğu belli oluyordu. Asabi davranışları gitmiş 'ben buraya nasıl geldim' ifadesi oluşmuştu. Emre, Umut'taki farklılığı görünce Zeynep'e:

-"Zeynep, sen dün gece gölge gördün mü?"

-"Hayır hem de hiç. Dün gece uyuyamadım. Gelse görürdüm."

-"Umut'un surat ifadesi ve gölgelerin gelmediğine göre büyünün etkisi geçmiş."

-"O zaman Aslı da normale dönmüştür."

-"Evet, dönmüştür." diyerek içeriye girdiler.

Dava

Umut'un girmesiyle dava başladı. Umut içerir girdi ve sanık yerine geçip ayakta durdu. Sağ tarafında kendi avukatı Levent vardı. Sol tarafında ise ölen Zübeyde Yıldız'ın kocası ve avukatı yanyanaydı. Kocasının suratında intikam istermiş gibi bir ifade vardı. Arkadaki sandalyelerde ise sağ tarafta Emre, Zeynep, annesi ve babası vardı. Zeynep, Umut'un annesinin yanına oturmuş onu teselli ediyordu. Arka sol tarafında ise ölen Zübeyde Yıldız'ın akrabaları vardı.

Hakim Umut'u yargılamaya başlamıştı ki kapı açıldı. Ve içeri bir kişi daha girdi. Tüm dikkat onun üzerindeydi. Gelen Başak'tı. Emre, Başak'ı görünce 'buraya da mı' diye baktı. Başak en arka sıradaki sandalyeye oturup davayı izlemeye başladı.

Hakim, boğazını temizleyip:
-"Siz Umut Apak, Zübeyde Yıldız'ı siz mi öldürdünüz?"

Umut, yavaşça arkasını dönüp yalvaran gözlerle annesine baktı. Annesi ağlamamak kendini zor tutuyordu. Sonra hakime döndü ve:

-"Ben yapmadım." dedi. Umut, bu sözleri söyledikten sonra mahkemede hafif bir uğultu oluştu.

Hakim mahkemedekileri susturmak için:
-"Sessizlik!" diye bağırdı ve sözlerine devam etti:
-"İfadenizde öyle dememişsiniz. Ben yaptım demişsiniz" dedi.

Umut ne yapacağını bilmeden ellerini ovuşturup:
-"Ben ben o zamanlar kendimde değildim." dedi.

Hakim ve mahkemedekileri şaşkınlık içindeydiler. Hakim şaşkınlık ve ciddiyetle:
-"Size birşey mi vermişlerdi?" diye sordu.

Umut üzülerek:
-"Hayır. Yani bilmiyorum. Hatırlamıyorum." dedi.

Hakim, Umut'un bu söylediğine anlam veremeyince araya avukat Levent girdi. Elindeki fotoğrafları hakime verip:
-"Müvekkilim o gün Aydos'taydı. Bir an arabasından indi ve birine çarptığını düşündü. Ama hiçbirşeye çarpmamıştı. Müvekkilim, o psikolojiyle yanlış ifade verdi, sayın hakim." dedi.

Hakim, fotoğraflara bakarken karşı tarafın avukatı araya girip:
-"Sanık için müebbet ve maddi tazminat istiyoruz." dedi.

Umut'un annesi bunu duyunca yıkıldı. Çok kötü olmuştu. Ağlamak istiyordu ama içine atıyordu.

Hakim, savcılara dönüp:
-"Sayın savcım, siz ne düşünüyorsunuz?" diye sordu. Savcı, çoktan kararını vermişti. Ve hakimin yanına gidip kulağına birşeyler fısıldadı.

Hakimin suratı normale döndü ve:
-"Kararı verilmiştir." dedi. Mahkemedeki herkes ayağa kalktı. Umut'un annesi ayağa, Zeynep'in elinden tutarak ayağa kalkabildi. Ve hakim lafını sürdürdü:

-"Sanığın çelişkili ifadeleri ve şüpheli tavırları ele alındığında, Zübeyde Yıldız'ı öldürmekten 6 yıl 3 aya kadar hapis sistemiyle yargılanmasına karar verilmiştir." dedi.

Hakim bunu söyledikten sonra mahkeme salonu kıyamete dönüştü. Umut'un annesi kararı duyunca hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladı. Zeynep, Umut'un annesini sakinleştirmeye çalışırken bir yandan da alınan kararla o da yıkılmıştı. Umut'un babası, oğluna son kez sarılabilmek için polislerle kavga etti. Zübeyde Yıldız'ın kocası hakime bağırarak 'bu nasıl ceza! Hiç vermeseydin!' diyerek sitemde bulundu. Arkadaki akrabaları ise kendi aralarında kavga etmeye başladı. 'Ceza az mı fazla mı' diye. Avukat Levent ise Umut'un çaresizliğine elinden birşey gelmediği için karar alındığında ani bir düşüş yaşadı. Emre ise alınan kararla sağ kolunu kaybetmiş gibi oldu.

Palyaço : Korku Hikayesi Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin