Hakan derhal bir şeyler yapması gerektiğini biliyordu. Bakışlarını tekrar Eylül'e çevirdi ve hiç düşünmeden dudaklarını Eylül'ün dudaklarının üzerine kapadı. Yavaşça nefesini üfledi. Kafasını kaldırıp, Eylül'ün kalbine ritmik olarak masaj yapmaya başladı. Eylül dayanamamıştı, nefessiz kalmıştı kalbi atıyordu ama nefes almamaya devam ederse ölecekti. Hakan korkuyordu, alnından aşağıya küçük bir ter hüzmesi indi.
Tekrar dudaklarını Eylül'ün dudaklarıyla, birleştirip sıcak nefesini kızın hayattan kopmaması için yolladı.
Kalp masajı yaptığı göğüs birden şiddetle şişti ve Eylül'ün derin nefes alma sesi geldi. Hakan öylesine rahatladı ki...
Eylül kendine gelmemişti ama nefes alıyordu. Tam yerde dizlerinin üzerinden kalkacakken, aniden yere savruldu. Aslan sinirle tam yüzünün ortasına sert bir yumruk indirmişti.
Aslan tüm olanları hareketsizce izledi. Eylül'ün nefes almadan yerde yatması, bedenine tarifsiz bir ağırlık vermişti. Hakan Eylül'ün dudaklarına kapandığında büyük bir sinir hissetse de, şu anda tepki gösteremiyordu. Korkuyla açtığı gözleriyle kalp masajını ve suni tenefüsleri izledi. Eylül sertçe içine nefes çekerek kendine geldiğinde, vücudundaki tüm gerginlik ayaklarına doğru akıp gitti.
Eylül nefes aldığında, endişeli ruh halinden çıkarak, tekrar Aslan oldu ve Hakan'a sert bir yumruk indirerek onu yere serdi. Ardından onu yakalarından tutarak ayağa kaldırdı ve bir yumruk daha attı. ''Ben sana bu kızı ilk fırsatta dudaklarına yapış diye mi emanet ediyorum!!'' diye kükredi.
Hakan'ın her ne kadar Eylül'e karşı hiçbir şey hissetmeyeceğini ve onu kurtarmaya çalıştığını bilse de kendisine hakim olamıyordu. Sonuçta Eylül'ün dudaklarına kapanmıştı. Bu durum tüm mantığını ele geçirmişti, öfkeliydi sinirliydi...
**
Gözlerimi sert zeminde açtığımda, gözlerim buğulu bakıyordu. Bedenimde hissettiğim yorgunluk ve sızı oldukça fazlaydı. Ardından gözlerim netleştiğinde kulağıma inlemeler geldi.
Kafamı çevirip yana doğru baktığımda Aslan'ın Hakan'a peş peşe yumruklar indirdiğini gördüm. Aslan hırıltıya benzer sesler çıkarırken, Hakan aldığı darbelerle inliyordu. Aslan sinirle Hakan'ı elinden savuşturdu ve sertçe arkasını döndü.
Arkasını döndüğünde gözleri benimkilerle birleşti. Sımsıkı çenesi ile sanki benden iğrenir gibi bana baktı. Neden kavga etmişlerdi? Ya da şöyle düzelteyim Aslan Hakan'ı neden dövmüştü?
Aslan'ın siniri öylesine hissedilirdi ki, eğer vücudumu bu kadar yorgun hissetmeseydim tüm hücrelerimle ondan korkabilirdim. Aslan tekrar kafasını Hakan'a çevirdi ve.
''Eylül'ü odasına bıraktıktan sonra, ortalarda dolanma. Gözüm görmesin seni!'' diye kükredi ve bana hiç bakmadan kapıya doğru sert adımlarla yürüdü ve çıktı. Hiçbir şey anlamamıştım. En son bana işkence yaparken, ne olmuştu da Hakan'ı dövme durumuna geçmişti. Gerçekten korkutucuydu. Ben neden yerde yatıyordum?
Hakan burnunu silerek yerden kalktı ve başı dönmüş gibi bir kaç saniye yerinde durduktan sonra bana doğru yaklaştı.
Olduğum yerde şaşkın gözlerle ona baktım ama o bana hiç bakmıyordu. Yanımda kalkmamı bekledi ama kalkabileceğimi düşünmüyordum. Dirseklerimden destek alarak kendimi kaldırmaya çalıştım ama başarısız oldum. Hakan kolumdan nazikçe tutarak kalkmama yardımcı oldu. Ayaklarımın üstüne kalktığımda dengemi sağlamak için kollarımı iki yanımda açtım.
''Yürüyebilecek misiniz Eylül Hanım?'' diye soran Hakan'a kafamı sallamakla yetindim. Sarsak adımlarla odadan çıktım ve koridor da yürümeye başladık.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KARANLIĞIN YÜZÜ (TAMAMLANDI)
Ficção GeralTüm dünyanın ona ait olduğunu zanneden bir avcının hikayesi... Yalnızlığından güçlenen, karanlıkta avlanan, bedenini başkalarının acılarıyla besleyen bir sadist. Hüznün şarkısını fısıldayarak gelen bir Eylül... ~~ஐ ''Karanlığından ne zaman çıkaca...