Selam okurlarım 💕
Bölüm başlığı şampuan reklamı gibi olmuş şimdi farkettim ama korkmayın bölüm gayet bölüm (Yazar burada güzel bir şeyden bahsetmeye çalıştı ama kelimelere dökemedi ama sizlerin anlayışına güveniyor )
Bu akşam İstanbul'da çok güzel bir yağmur vardı. Yağmurla birlikte ilham perilerimde gelmiş gibi, soluğu bilgisayarımın başında aldım. Beni yazarken mutlu eden bir bölüm oldu, umarım sizleri de okurken tatmin eder.
Yatmadan şunu paylaşayım dedim. Bölüm bitti ama bendeki yazma isteği bitmedi. Bunu bitmek bilmeyen bu mesajımdan anladım. Neyse çok konuştum gidiyorum, iyi okumalar 😘😄
✳✳
Kendimi kirli hissederek uyandım. Yaşananların üzerinden yalnızca saatler geçmişti.
İçimde büyük bir kırgınlık var. Geçmişimin ve yaşamımın yok oluşunun kırgınlığı.. Aslan'ın, hayatıma giden tüm yolları kapatmış olmasının kırgınlığı.. Tarık'ın kırgınlığı.. Geçmişimde yaşayamadıklarımın kırgınlığı...
Bu kırgınlık şu andan ta çocukluluğuma kadar uzanabilir. Henüz daha sekiz aylıkken, ailesi tarafından reddedilerek sokağa bırakılan çocuğun kırgınlığı. Eylül ayında sokakta ağlarken bulunan öksüzün, yetimin kırgınlığı.
Baştan kötü başlayan bir hikayeydi benimkisi. Baştan reddedilen ve istenmeyen. Hayatın sürekli uğraştığı kişiydim ama yine de ısrarla hep hayata tutundum.
Uyumadığımız zamanlarla küçücük bedenlerimize rağmen tekme tokat dövülürdük. Tuvaletleri temizleme gibi bir görevimiz olmadığı halde, zorla bu işe tabi tutulurduk; Yapamadığımız işler için, kafamız su dolu lavaboya sokulurdu her seferinde.
Yetimhanede işler küçükken bu durumdayken, büyüdüğümüzde daha da çirkinleşti. En yakın arkadaşımı tuvaletin zemininde belden aşağısı çıplak ve kanlı bir şekilde gördüğümde hayatın çirkin tokatıyla tanıştım.
Ondan sonra günlerce düşündüm, bu çirkin hayat için mi çabalayacağım?
Geçmişimdeki bu anları düşündükçe gözlerim yaşardı. Ellerimin altındaki soğuk suyu elledim. Soğukluktan güç alarak kendimle yüzleşmeye devam ettim.
O günü sanki şu an yaşıyormuşum gibi hissettim. Tuvaletin beyaz floranslarını, kirli ve kanlı fayansları, tuvaletteki o pis kokuyu, Merve'nin yerdeki korkunç görüntüsünü. Görüntü hala gözlerimin önünde, koku hala burnumda gibiydi..
O olaydan sonra içime daha da kapandım. Gördüğüm görüntüler, zihnime kazındı. Her şeyden nefret ettim. Hayattan nefret ettim ve hiçbir şey için çabalamamaya karar verdim.
Sonra bir gün yetimhaneye çok güzel bir araba giriş yaptı. Içinden parlak sarı saçlarıyla zarif bir bayan indi. Bayanın üzerine giydiği dar beyaz elbisesinden, arabasının bahçedeki toprak zeminde çıkardığı sese kadar, her şeyiyle zihnime kazınan bir gün oldu, o gün.
Kadın arabasının arka kapısını açtığında, arabadan kadının saçlarına benzeyen parlaklıkta saçları olan, küçük bir kız çocuğu zıplayarak indi.
Parlak pembe ayakkabıları olan, rengarenk elbisesi ve iki yandan balık sırtı örülüp uçlarına elbisesiyle aynı desende kurdele takılmış güzel ve neşeli bir kız çocuğuydu.
Kız annesinin eteklerine gerginlikte tutunup etrafı izlemişti başta. Sonra annesi önünde diz çökerek küçük kızın ellerini tutmuştu. ''Bağdelcim, hadi arkadaşlarına aldığımız oyuncakları dağıtalım'' demişti tatlı tatlı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KARANLIĞIN YÜZÜ (TAMAMLANDI)
General FictionTüm dünyanın ona ait olduğunu zanneden bir avcının hikayesi... Yalnızlığından güçlenen, karanlıkta avlanan, bedenini başkalarının acılarıyla besleyen bir sadist. Hüznün şarkısını fısıldayarak gelen bir Eylül... ~~ஐ ''Karanlığından ne zaman çıkaca...