BÖLÜM15 "YONCA"

30.8K 1.6K 209
                                    

Odama girdiğimde hiçbir şey hissetmiyordum. Aslında havuzda her şeyi içimden gelerek yapmıştım ve mutluydumda. Şu anda ise her şey bitmişti ve ben yaşayacağım cezayı düşündüğüm için gergindim. Her şeyi bilinçli olarak yapmıştım ve şimdi cezamı düşünüp hayıflanmam saçmaydı. Banyoya girdim ve üzerimdeki ıslak kıyafetleri çıkardım. Üşüdüğüm için sıcacık bir duşla kendime gelmeye çalıştım.

Artık sonbahar aylarının sonuna gelmiştik, hava serindi bu yüzden uzun kollu bir bluz giydim. Altına da bol paça kot pantolon seçtim. Aynadaki görüntümden memnun bir şekilde banyoya gidip saçımı kuruttum. Aslan şu anda evde olduğu için odamdan dışarıya çıkmak istemiyordum. Bu yüzden koltuklardan birine gömülüp ayaklarımı da kendime çektim ve kitap okumaya başladım.

Hakan beni akşam yemeği için çağırdığında gerilmiştim ama şu anda tek kişilik hazırlanmış bu masa ile biraz mutlu oldum. Oldukça açtım ve hızlıca yemeğimi yedim. Aslan neredeydi acaba? Yemeğimi bitirdim ve kapıda beni bekleyen Hakan ile yürümeye başladım. Hakan adımlarını asansöre doğru yönlendirmişti. Sonuçta o bir yere gidecek olabilirdi ama ben odama gidecektim.

Onun tersi istikamete gittiğimde ''Bu taraftan Eyül Hanım'' diyerek beni düzeltti. Kalp atışlarım hızlanarak asansöre bindim. Asansör aşağıya inerken, aynadan Hakan'a baktım ama mimiklerinden hiçbir şey anlaşılmıyordu. Asansör durdu ve Hakan önde ben arkada yürümeye başladık.

Çok yürümeden Hakan bir kapının önünde durdu ve kapıyı bana açtı, kendisi girmeyecekti anlaşılan. Gergin adımlarla kapıdan içeri girdim. Karanlık bir odanın ortasında büyük camdan bir kabin vardı. Gergince bakışlarımı çevrede gezdirdim, odada sigara kokusu vardı ve bunun Aslan'dan geldiğini biliyordum. Sonra biraz ilerde kırmızı bir nokta bana doğru yaklaşmaya başladı. Nokta aydınlığa geldiğinde Aslan'ı ve elindeki sigarasını gördüm.

Üzerinde bedenine kusursuzca oturan beyaz gömleği vardı. Sigarasını yere attı ama ayağıyla söndürme zahmetine girişmedi. Sigara yerde dumanını salarak yanıyordu. Aslan'ın gömleğinin kolları yukarı kıvrılmıştı. Yüzü hiç olmadığı kadar duygusuz ve korkutucuydu. Odadanın bir tarafından bir şeyler aldı ve aydınlığa tekrar geldi. Elindeki metal kelepçeleri gördüğümde, neredeyse bayılacaktım. Bana ne yapacaktı?

''Soyun!'' dedi sert bir şekilde. Sanki bu sözcüğü hayatımda ilk kez duyuyormuşum gibi ne olduğunu anlamaya çalıştım. Söylediği şey hiç beklemediğim bir kelimeydi.

''Dediğimi ikiletme Eylül, SO-YUN'' hecelediği her sözcük sanki yüzüme bir tokat gibi çarpmıştı. Ellerim titreyerek bluzümün alt tarafından tuttum ve biraz yukarı kaldırdım ama yapamadım. Kıyafetlerimi çıkarırsam sanki onun karşısında savunmasız kalacakmışım gibi hissediyordum. Sanki kıyafetler beni koruyordu ama bana öyle bir baktı ki, bunu derhal yapmam gerektiğini bakışlarıyla idrak ettim ve bluzu kafamdan çıkardım ama göğsümün önünde tuttum.

Aslan bakışlarını pantolonuma düşürdüğünde, soluk alış verişlerim hızlanarak elimdeki bluzu ayaklarımın dibine düşürdüm ve parmaklarımı pantolonumun düğmesine attım. Düğmeyi açtım ve ardından fermuarı çekip yavaşça aşağıya indirdim. Şu anda bu odanın soğuk olmasına rağmen, yanıyordum! Aslan kararmış gözleriyle bana baktı ve tatmin olmuş bir yüz ifadesiyle sordu

''Nasıl hissediyorsun?''

''Utanıyorum ve kendimi korumasız hissediyorum'' dedim inilti gibi çıkan sesimle.

Pantolonun içinden çıktım ve saçlarımı, sanki çok uzunlarmış gibi bir şeyleri kapatır umuduyla önüme çektim. Siyah sütyen takıntıma lanet ettim. Ben yurttayken kızlardan bile utanırdım ve onlarla aynı ortamda giyinmezdim. Kıyafetlerimi alıp tuvalette ginirdim. Tamam kısa ve açık şeyler giyiniyordum, plajda da bu hallede yüzlerce erkeğin içinde duruyor olabilirdim ama bu çok, çok farklıydı!

KARANLIĞIN YÜZÜ (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin