BÖLÜM 39 ''BANA GERÇEK YÜZÜMÜ GÖSTERTME''

21.6K 1.2K 76
                                    

Sıcak ve güvenli bir yerde hissediyordum kendimi. Gözlerimi açamayacak kadar yorgundum ama koluma değen soğuk şeyi hissedebiliyordum.

Kendime tekrar geldiğimde odadaki konuşmaları duydum.

"Yalnızca tansiyonu çıkmış, endişelenecek bir şey yok."

Aslan'ın boğuk sesini duydum. "Emin misin?"

Doktor bıkkınlıkla nefes verdi "Aslan Bey evde ve elimdeki imkanlarla ancak bu kadarını anlayabiliyorum ama şüphelendiğiniz başka bir şey varsa, hastaneye gelirsiniz gerekli testleri yaparız"

Aslan'a bu fikir daha ikna edici gelmiş gibiydi.

"Yarın için randevu ayarla bize, gelip her şeyi yapalım"

Benim hakkımda konuşan bu iki adamı da susturmak istiyordum. Vücudumdaki tüm güçle konuşmaya çalıştım.

"Büyütecek bir şey yok. Randevu falan istemiyorum. Yalnızca çok yoruldum ve bünyem kaldıramadı."

Aslan kocaman açtığı gözleriyle bana baktı ama bir şey demedi. Doktor geçmiş olsun diyerek çantasını alıp çıktı. Aslan'da doktorun arkasından çıktı. Odamın kapısı çekildiğinde karanlıkta ve yalnızlıkta kaldım.

Saat üçü gösteriyordu ve neredeyse üç saat sonra sabah olacaktı. Duş almak istedim ama vücud enerjim buna izin vermedi ve uykuya daldım.

~~

Sabahleyin erkenden kalktım. Aslanl'la işe gitmekten dolayı alışmıştım galiba. İlk önce sıcacık bir duşla kendime geldim. Üzerime uzun zamandan sonra tayt ve polar giymenin verdiği rahatlıkla esnek adımlar atarak odamdan çıktım.

Salondaki tabak sesleri, kahvaltı hazırlığını gösteriyordu. Ya Aslan evdeydi ya da çoktan gitmiş ve masayı topluyorlardı. İkinci ihtimalin olmasını dileyerek, salona girdim.

Dileklerim havada asılı kaldı. Aslan tüm varlığıyla buradaydı. Üzerine kusursuzca oturmuş takımı, parlayan siyah saçları, saçlarının gölgelediği muhteşem koyuluktaki gözleri...

Ben hareket edemeden olduğum yerde dururken, Aslan kafasını kaldırıp bana baktı. Ruhsuz, duygusuz, hissiz.. Bir insanın bakışları, nasıl bu kadar insancıl özelliklerden uzak olabilirdi?

Bakışlarında yırtıcı, vahşi bir hayvansılık vardı. Tüm vücudum karıncalanmaya başlamıştı. Cebindeki elini çıkardı ve saatine baktı.

"Çabucak bir şeyler ye, çıkacağız" duyduğum bu teklifi reddetti algı organlarım.

"Gelmeyeceğim ben!" kendimi kontrol edemez bir şekilde ağzımdan çıkan cümlenin tonu Aslan'ın pençeleriyle oynamasına neden olmuştu.

Yüzüme hiçbir şey söylemeden donuk bir ifadeyle bakıyordu. Şişkin alt dudağı açıldı ve derin bir nefes verdi. Bu sözümü duymazdan gelmişti ama bir yanım çoktan başkaldırışa geçmişti.

"Bundan sonra seninle ne şirkete ne de herhangi bir yemeğe! Gelmeyeceğim. Seninle yan yana gözükmek ya da birlikteymişiz gibi algılanmak istemiyorum!"

Ben konuştukça, onun dudakları kuruyordu. Bakışları iyice vahşileşti. Dudaklarından buruk bir cümle döküldü.

"Sorun görüntüm mü?" Alnıma bir şaplak yemiş gibi hissettim. Aciz hissettiğini, hissettim. Söylediklerimi bağladığı şey, bir neden değildi ama onun için bir sorundu.

"Bu hiçbir zaman sorun olmadı ki" dedim hıçkırık gibi çıkan sesimle ama Aslan tatmin olmamıştı. Söylenecek tonla şey varken, hangisini söylemem gerektiğine karar veremediğimden sustum ve içlerinden en saçma olanı seçtim.

KARANLIĞIN YÜZÜ (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin