"En sevdiğin renk?"
Yüzümü buruşturup "Cidden bunu merak ediyor olamazsın." Dedim.
En sevdiğim rengi ne yapacaktı sanki?
"Soracak soru bulamadım söyle hadi."
"Mor olabilir, duruma göre siyahı da çok seviyorum. Sen?"
"Lacivert." Kafamla onu onaylayıp bir patates attım ağzıma.
"Öğrenci değilsen ne işte çalışıyorsun?"
"Aile şirketinde çalışıyorum." Meraklı bakışlarımı görünce gözlerini devirdi.
"Finans bölümünde."
"Anladım." Hamburgerimin son parçasını da ağzıma atarken "Sen hangi bölümde okuyorsun?" Diye sordu.
"Mimarlık."
"Güzel meslek."
"Biliyorum." Gururla göğsümü kabartıyordum valla bu konuda kendimi geri çekmezdim.
Çok çalışmıştım sonuçta. Telefonum çalınca ellerimi ıslak mendile silip açtım. "Efendim Efe?"
"Güzelim sen neredesin?" unutmuştum ben buna olanları anlatmayı off.
"Neredeyim ben? Evimdeyim Efe. Hayırdır İstanbul'a döndün de aklına mı geldim?"
"Daha dönmedim ama yurdu arıyorum kızlar yok diyor merak ettim seni telefonlarımı açmadın."
"Atıldım çünkü. Sende asla bir yerde sabit kalamadığın için sana söylemeye gerek bile duymadım."
Telefonda bir çığlık kopunca gözlerimi devirdim. Çağan yemeğiyle uğraşıyordu zaten. Ben olsam merak ederdim adamda tık yok.
"Ne demek atıldım? Neredesin şimdi?" E bu çocuk beni duymuyordu herhalde.
"Evdeyim diyorum ya!"
"Kimin evinde kızım!"
"Kendi evimde. Efe Allah aşkına dönünce konuşuruz kapat ya." Konuşmasına fırsat vermeden yüzüne kapadım. Efe sanırım tek arkadaşımdı.
Fazlasıyla yakışıklı birini yanımda gezdirmek istemezdim ama onun dünya güzeli bir sevgilisi vardı zaten. Onlar birlikte takılırken bende yanlarındaki süs eşyası oluyordum.
Beni de kavgalarıyla boğuyorlardı.
"Eve sevgili getirmeme kuralı senin içinde geçerli."
"Bulursam söylerim." Gözlerimi devirip sıradaki soruyu bekledim.
"Ailen nerede?"
"Üç sene önce babam çay toplamaya diye bir gitti Rize'ye gidiş o gidiş daha da dönmediler." Annemi de peşinde sürüklemişti deli adam.
"Kaç yaşındasın?"
"24." Kafamı salladım.
"Ev için bazı kurallar belirleyelim." Oda beni onaylayınca odamdaki valizlerden kağıt ve kalem bulup geri döndüm salona.
"Bir: Sevgili, ya da herhangi bir arkadaş oturmaya gelmesi hariç bu eve adım atmayacak. Odamda huzurla uyumak istiyorum." Geçen geceki gibi sesler duymak istemiyordum şahsen.
Kalemi aldı eline.
"İki: Yemekler birlikte yenecek."
"Ne alaka ya? Ben acıkınca yerim mideme laf geçiremiyorum yani."
"Hiç değilse akşam yemeği, yalnız yemek yiyemem bundan nefret ediyorum." Pekala bunu da onayladım.
"Üç: Televizyon ortak maldır. Akşamları birbirimizin tercihlerine saygılı olacağız." Beni onaylayınca gülümsedim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
PERESTİŞ
ChickLit"Ben hayatta seninle aynı evde kalmam!" burnumu havaya dikip sinirle söylendim. Saçımı başımı yolacaktım şimdi sinirden. "Bende sana çok meraklı değilim ama mecburuz." Ya da bir dakika neden onun saçını başını yolmuyordum ki? ©️Tüm hakları saklıdır.