Kısa bir hikaye olduğu için olaylara hız verdim.
-Çağan-
Gözlerimi açmakta zorlanırken boynumu ovup kıpırdandım. Taşta mı yatmıştım bu ağrı neyin nesiydi?
Gözlerimi açıp nerede olduğumu kontrol ettiğimde hala hastanede o rahatsız koltukların üzerinde olduğunu fark ettim. Omzumdaki kafanın kime ait olduğunu bildiğimden ona dönmeyip koridorda gezdirdim bakışlarımı.
Elinde pansuman malzemeleriyle yürüyen hemşireyi durdurduğumda merakla baktı suratıma.
"Buyurun beyefendi?"
"Arkadaşımız yoğun bakımda bir süre daha burada kalacak gibiyiz acaba bir oda ayarlama şansımız var mıdır yoğun bakımda olan için de ek olarak burada kalanlar için de?" özel hastane olduğu için ücret konusunda sıkıntı çıkmazdı. Kadına bundan da bahsedince beni bu katın sonundaki boş odaya yönlendirdi.
Kucağımdaki Azra'yı yatağa bırakıp kadına teşekkür ettim. Kolumdaki saate bakıp esnerken Azra'nın arkadaşına bakıp tekrar buraya dönecektim. Yoğun bakımdaki hemşireye onun nerede olduğunu sorduğumda aldığım cevapla ensemi kaşıdım.
"Kardeşi hastanın yanında şu an. Siz dinlenin isterseniz."
"Teşekkürler." koridor boyunca yürüyüp tekrar odaya girdiğimde sessiz bir şekilde kapıyı kapatıp kilitledim.
Davetsiz misafirle uğraşamazdım ve saat daha gece yarısıydı.
Telefonumdan sekreterime bir mesaj çekip üstümdeki kırışmış ceketi kenardaki koltuğa bıraktım.
Kravatımı da çıkarıp gömleğimin üstten iki düğmesini açarak Azra'nın yanına yaklaştım. Kafası yastıktan düşmüştü ve derin uykuda olduğu belliydi.
Yanına uzanıp kafasını göğsüme yasladığımda yorgunlukla inledim. Her yerim tutulmuştu resmen. Ben böyleysem o nasıldı kim bilir. Sabah uyanınca söylenip duracaktı.
Ellerimi saçlarına atıp gözlerimi yumdum. Uyuyup güç toplamam lazımdı. Yarın çok lazım olacaktı çünkü.
-Azra-
Sırtımdaki elin yavaş hareketleriyle uyandığımda ağrıyan boynum acıyla inlememe sebep oldu.
Ölmüştüm de haberim mi yoktu?
"Azra?"
"Hım?" gözlerimi açıp hemen dibimdeki surata baktığımda Çağan gözlerime bakıp mırıldandı.
"İyi misin?"
"Boynum çok acıyor."
"Hemşireden krem isterim şimdi. Hadi biraz daha uyu."
"Ege? Uyandı mı?" Endişe yine tüm hücrelerimi sardığında hızlıca doğruldum. Beni kollarımdan tutup gülümsediğinde kaşlarım çatıldı.
"Çağan ne gülüyorsun ya? İyi mi, uyandı mı? Söylesene."
"Uyandı, Efe yanında. Merak etme ve dinlen. Gece iyi uyumadın bak yüzün çöktü hemen." Elimi yanaklarıma koyduğumda o da ellerini elimin üstüne koydu. Bir de gülüyordu utanmaz.
"Çek ellerini ya! Nesi varmış benim yüzümün. Allah vergisi güzelliğimi kıskanıyorsun değil mi!?" burnumu havaya dikip ondan uzaklaştığım gibi odadaki banyoya girdim.
"Biz buraya nasıl geldik?"
"Gece ayarladım." üstünde ceketini göremeyince hızlıca bir tarama yaptım. Ceket ve kravatı koltuğun üstündeydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
PERESTİŞ
Chick-Lit"Ben hayatta seninle aynı evde kalmam!" burnumu havaya dikip sinirle söylendim. Saçımı başımı yolacaktım şimdi sinirden. "Bende sana çok meraklı değilim ama mecburuz." Ya da bir dakika neden onun saçını başını yolmuyordum ki? ©️Tüm hakları saklıdır.