Heellüğ! Nasılsınız?
-Çağan-
Gözlerimi açıp yanımda uyuyan güzelliği daha çok sardım. Kokusu içime dolarken komodinin üstünde ışığı yanıp sönen telefonuma uzandım hemen.
Sekreterim birkaç uzun mesaj atmıştı. Kaçırdığım bir toplantı ya da etkinlik olmadığına göre haftalık programımı atmış olmalıydı.
Telefonu tekrar eski yerine bırakıp uyuyan Azra'ya baktım. Sevdiğim kadına.
Saçlarını öpüp yanından kalktım. Güzel bir kahvaltı hazırlasam iyi olacaktı. Azra kıpırdanıp boştaki yastığa sarılınca gülüp çıktım odadan.
Saçlarımı karıştırıp kendimi duşa attığımda keyfim oldukça yerindeydi. Azra dönmüştü, aramızda şimdilik bir sorun yoktu ve bundan sonra da olmaması için çabalayacaktım.
Kurulanıp siyah eşofmanımı giydikten sonra saçlarımın ıslaklığını havluyla aldım. Biraz uzamışlardı sanki.
Azra'ya da sorup fikrini aldıktan sonra belki kestirirdim.
Odadan çıkıp mutfağa girdiğimde Azra'nın sevdiği şeylerin masada olduğu geniş çaplı bir kahvaltı hazırladım.
Kapıcıdan istediğim simitler ve ekmekle birlikte gazetede gelince teşekkür ederek kapattım kapıyı.
"Çağan.." saçlarını karıştırarak koridorda yürüyen Azra'yı görünce elimdekileri masaya bırakıp ona yaklaştım.
"Güzelim?"
"Ne zaman uyandın?" Kollarımı sakince beline sarıp kafasını göğsüme koymasını sağladım. Hala uyuyordu.
"Oldu bir saat. Sen uykunu aldın mı?"
"Cık." Diye bir ses çıkarıp mırıldanarak kafasını iyice göğsüme gömdüğünde gülümseyip kucakladım onu.
"Kahvaltı hazır yapalım mı?"
"Olur." Derken gözleri hala kapalıydı. Onu sandalyeye oturtup çayları doldurmak için uzaklaşacağım sırada gözlerini hafifçe açıp yanağını tezgaha koyduğu eline yasladı.
"Yorgunum."
"Farkındayım, bugün güzelce dinlenirsin yarına bir şeyin kalmaz." Kafasını iki yana sallarken gözlerini açık tutmaya çalışıyordu.
"İş görüşmesine gideceğim, dayım gelecekti bir de. Yani dinlenmeye vaktim yok. Bu arada saat kaç?"
"11." Ekmeğin üstüne krem peynir sürüp uzattım ona. Uyuşuk hareketle ısırıp çiğnerken çayımdan bir yudum almış onu seyrediyordum.
Cidden özlemiştim. Evde olmasına o kadar alışmıştım ki bu evi onsuz düşünemiyordum.
"Annenler ne zaman gelecek?"
"Orayı toparlayıp çıkacaklar yola. Babaannem biraz mırın kırın etti ama sanırım o da gelecek bizimkilerle birlikte."
"Annen sevinmiştir." Gülümseyip beni onaylarken gazeteyi açıp sayfaları karıştırmaya başladım.
Çayımdan küçük bir yudum alırken Azra'nın öksürük sesiyle ona çevirdim bakışlarımı.
"İyi misin canım?"
"Şu sayfayı verir misin?" Gösterdiği sayfayı ona uzattığımda kaşlarım çatılmıştı. Ne oluyordu?
"Sorun ne?"
"Yine sizi yazmışlar. Nişanlanacağınız falan yazıyor cidden mi?" Yerimden kalkıp onun yanına geçtiğimde sırtı göğsüme değecek kadar yakınımdaydı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
PERESTİŞ
ChickLit"Ben hayatta seninle aynı evde kalmam!" burnumu havaya dikip sinirle söylendim. Saçımı başımı yolacaktım şimdi sinirden. "Bende sana çok meraklı değilim ama mecburuz." Ya da bir dakika neden onun saçını başını yolmuyordum ki? ©️Tüm hakları saklıdır.