Kapıyı açıp yorgunlukla nefesimi üfledim. Sakin adımlarla içeri geçip ayakkabılarımı çıkarırken Çağan'ın sesini işitiyordum. Kiminle konuşuyordu ya, Özkan hala gitmemiş miydi?
"Tamam anlıyorum. Nerede demiştin? Evet evet biliyorum teşekkürler."
Kaşlarım hafif çatılsa da ayakkabılarımı kenara itip salona doğru yürüdüm.
Beni henüz fark etmemişti ve garip bir telaş vardı üstünde.
Hızla telefonunu ve cüzdanını alırken masanın üstündeki anahtarı avucuna hapsetti.
Arkasını dönüp omzunu kapıya yaslamış onu izleyen beni görünce omuzları rahatlıkla çöktü.
Neden bu kadar gergindi?
"Azra! Öldüm meraktan, neden bu kadar geç kaldın?" Kollarını etrafıma sarıp saçlarıma sayısız öpücük bırakırken kolumu sırtına doğru götürüp yavaşça okşadım.
"Kızlarla yemek yedik sonra da laf lafı açtı ve üzgünüm geç kaldım." Dudağımı ısırıp hafifçe geri çekilirken ellerini başımın iki yanına sürüp gözlerimin içine baktı.
Endişe gözlerinden yavaş yavaş siliniyordu.
"Beni böylesine korkutamazsın. Haber vermek çok mu zordu?"
"Canım özür dilerim. Hem." Çantamdan çıkardığım telefonumu gösterdim ona.
"İlacını alman için sana mesaj atarken kapandı." Nefesini üfleyip tekrar sarıldı bana.
"Başına bir şey geldi sandım."
"Cidden özür dilerim. Kızlarla ayrılmadan önce bitti yoksa onlardan arar haber verirdim."
Dudaklarını dudaklarımın üstüne örterken, salondaki dağınık olması gereken yerlerden bakışlarımı çekip gözlerimi yumdum.
"Bundan sonra yanında şarj aleti gezdireceksin."
Gülümseyerek onu onaylarken neşeli sesiyle mırıldandı.
"Saçların çok güzel olmuş. Cidden, kısalacak diye üzülmüştüm ama.." elleri saçlarımda dolaşırken hayranlıkla parlıyordu gözleri. Sesi düşünceliydi ama neyse ki ne düşündüğünü söylüyordu.
"Teşekkür ederim." Kollarına tutunup ellerimi yavaşça hareket ettirirken nereye gitmek üzere olduğunu sordum.
"Karakolda çalışan bir arkadaşımdan dediğin kuaförün nerede olduğunu bulmasını rica ettim. Oraya gideceğini söylemiştin." Koltuğa geçip otururken üstümdeki kabanın düğmelerini çözdü ve şalımı boynumdan çekip aldı.
"Mobeselerde seni bulmuş ve adresi attı. Sana geliyordum."
Derin bir nefesi dudaklarımdan salarken başımı omzuna yaslayıp mırıldandım.
"Sağ salim geldim. İyiyim gördüğün gibi."
Beni geri çekip gözlerimin içine baktı. Neden böylesine endişeli bakıyordu ki?
Bugünkü konuşmaları duyduğumu biliyor olabilir miydi acaba? Ama imkanı yoktu.
"Azra sen benim sevdiğim kadınsın. Evleneceğim kadınsın, çocuklarımızın annesi olacaksın. Ne olursa olsun yanındayım, biliyorsun değil mi?"
Kaşlarım çatılsada yavaşça onayladım onu.
"Seni çok sevdiğimi de bil istiyorum. Seni korumak için ne gerekiyorsa yaparım."
"Çağan anlamıyorum ne oluyor?" Cidden bilmezlikten gelmek çok zordu.
"Hiç güzelim sadece seni ne kadar sevdiğimi bil istiyorum. Sevgimden şüphe duyma olur mu?" Şu an tam sırasıydı bence.
Üç odalı evimizin sıcak salonunda oturmuş baş başa diz dize sohbet ediyorduk.
Bizim için mükemmel an yoktu ki her anımız mükemmel ve tekrarı olmayan bir şeye tanıklık ediyordu.
"Ben de seni seviyorum sanırım bunu bilirsen bu endişenden kurtulursun."
Çağan'ın gözleri önce boşluğa düştü. Sonra hızla etrafta gezdirdi bakışlarını.
Endişeyle kolunu tutup ne olduğunu sordum.
"Hayal ettiğim bir anı yaşadım az önce de." Gözlerini kapatıp derin bir nefes aldı.
"Sen ne demiştin güzelim?"
Dudağımı ısırıp gülmemek için kendimi kasarken tekrar ettim.
"Ben de seni seviyorum diyorum Çağan. Seni seviyorum, I love you, je t'aime, te amo, Ya lyublyu tebya vsem serdsem diyorum."
Şaşkınca gözlerini kırpıştırıp mırıldandı.
"O sondaki?"
"Seni tüm kalbimle seviyorum demek, Rusça." Gülümseyip ellerini tuttum.
"Seni cidden seviyorum şu an şaşkınlığını atıp beni öpmen gereken kısımdayız ya." Dememe kalmadan dudaklarını dudaklarıma kapattı.
Bedenim koltukla bütünleşirken hafifçe geri çekilip sırıttı.
"Cidden Rusça biliyorsun değil mi?"
"Annem Rus benim." Diye cırlarken yüzümdeki saçları çekip tekrar öptü dudaklarımı.
Benden şüphe duymasını o kadar istemiyordum ki bu gece bu işi bitirecektim.
Heellüğ!
Şimdi bir sonraki bölüm için biraz yorumların artmasını istiyorum.
Sonraki bölüm kimden olsun?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
PERESTİŞ
Chick-Lit"Ben hayatta seninle aynı evde kalmam!" burnumu havaya dikip sinirle söylendim. Saçımı başımı yolacaktım şimdi sinirden. "Bende sana çok meraklı değilim ama mecburuz." Ya da bir dakika neden onun saçını başını yolmuyordum ki? ©️Tüm hakları saklıdır.