Kendimi yorgunlukla koltukta oturan Çağan'ın yanına attığımda kolunu omzuma dolayıp kafasını arkaya yatırdı."Öldüm galiba."
"Çok yoruldum." Kafamı ona çevirip tekrar mırıldandım. "Hiç bitmeyecek gibi değil miydi?"
Kafasını kaldırıp burnumun dibine girdiğinde kaşlarımı çatıp hafifçe geri çekildim. Biz daha önce böyle bir pozisyonda bulunmuş muyduk acaba?
Neden öyle hissediyordum?
"Bir an elindeki diş fırçasıyla banyonun fayanslarını yıkayacaksın sandım Azra oda laf mı?"
"Abartma." kafamı koluna yaslarken bulunduğumuz pozisyon umurumda değildi. Aşırı yorulmuştum.
"Parkeler şişer mi acaba?"
"Bilmem ki dua edelim şişmesin yaz hem, kurur." yere şöyle bir baktım. Islak değildi ama güvenemiyordum.
"Bütün camları açsak yeterli olur sanırım."
"Tamam şimdi yemek yesek çok acıktım ben."
"Kalk bir şeyler hazırlayalım bende yorgunum." elini bana uzatınca zar zor yerimden kalkıp peşine düştüm.
"Ne yesek ki?" dolabın kapaklarını açıp tavuk çıkardığında makarna suyu koymuştum tencereye.
Yemek konusunda düşünüp bulamayanlardandım. Aklıma gelen şeyi kolaylıkla yapabiliyordum ama ne yazık ki aklıma bir şey gelmiyordu.
Hazırladığımız yemeklerin yanına salata yapıp masaya oturabildiğimizde yüzüme vuran hafif esintinin keyfini çıkardım.
Buraya öyle alışmıştım ki evim diyebiliyor hatta uzaklaşınca özlüyordum.
"Bizimkiler seninle tanışmak istiyor."
"Beni bulaştırdığın bu işlerden sen çıkaracaksın biliyorsun değil mi Çağan?" Gülümseyip kafasını sallayınca dudağımı büküp yemeğime odaklandım.
"Annem seni ben yokken tanısa da eminim böyle ısrarcı olurdu. Hatta kendisi aramızı yapmaya çalışırdı. Yani benim yüzümden bu kadar ısrarcı değil."
"He canım he. Onu buraya anlat." Diyerek avucumu açıp yüzüne baktım.
Gözlerimle avucumu gösterdiğinde kahkaha attı.
"Komik mi ya?"
"Sence değil mi?" Ağzına salata atıp bunu sorduğunda omuz silktim. Komik falan değildi bence.
Ertesi sabah ve ondan sonraki sabahlarda Çağan erkenden işe gidiyor ben de hazırladığım cvleri birkaç yere bırakıyordum.
Artık hiç olmadı bir kafede çalışacaktım. Stajyer olarak kabul etmiyorlardı beni.
"Neredesin?" Kafenin kapısını itip içeri girdiğimde zorlanarak cevap verdim.
"İş başvurusuna geldim Efe. Ne oldu?"
"Ege'yi hastaneye kaldırdık." Şokla gözlerim açıldı.
Karşımda bana alık alık bakan garson kıza tekrar bakmadan kendimi dışarı attığımda anca konuşabilmiştim.
Ağlıyor muydu o?
"Ne oldu Efe? Anlatsana!"
"Astım krizine girmiş, evde değildim. İlaçlarını almaya gitmiştim sadece Azra. Evin oradaki hastanedeyiz. Ne yapacağım, kimse bir şey demiyor. Ya bu sefer kötüyse?" Sayıklamaya başlayınca yoldan geçen taksiye elimi uzattım.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
PERESTİŞ
ChickLit"Ben hayatta seninle aynı evde kalmam!" burnumu havaya dikip sinirle söylendim. Saçımı başımı yolacaktım şimdi sinirden. "Bende sana çok meraklı değilim ama mecburuz." Ya da bir dakika neden onun saçını başını yolmuyordum ki? ©️Tüm hakları saklıdır.