Emre Aydın & Yaprak Çamlıca -
Bir Ölüm Kalım MeselesiWattys2018 uzun listeye girdik 💜
İkizlerle tanışın.
Tabi şu an bu kadar büyük değiller, belirteyim şimdiden.Karanlıkta kaybolan yosun tutmuş mavi harelerimi geniş ekranda sabitlemiştim. Kapıdan içeri girerken ne olduğunu bilmediğim bu film şansımın nasıl döndüğünü çok iyi hissettiriyordu.
"Kızı buna mı getirdin?" diye sesli bir şekilde çıkışan Ege'nin sol tarafımda kalan Ekin'e sert bir şekilde baktığını hissettim. Salonda bizden başka kimse olmadığı için sessiz olma gereği göstermiyordu.
"Ada girince," diye başlayan Ekin'i dinlemeyen Ege bir hırsla ayağa kalktığında tepemde dikiliyormuş gibi geldi. Aralarında sürüp gidecek olan bu tartışmanın yaşanmasını hiç istemezdim. Fakat ne yazık ki birbirlerini gördükleri an yeni bir kavga ortamı yaratıyorlardı.
"Gerçekten bu filmi bununla izlemeyeceksin değil mi?" Bunu benden başkasına soruyor olamazdı. Kafamı kaldırarak karanlıkta ayrıntılarını tam seçemediğim yüzüne baktım. Emin olamasam da kirli mavileri, göz bebeklerimi fethediyordu.
"Ne imâ ediyorsun sen?" Bir sinirle Ege'nin karşısına dikilen Ekin'le görüş açım daraldı. Aralarındaki boy farkı yok denecek kadar azdı. Sürekli birbirleriyle yaşadıkları bu sürtüşmeler daha ne kadar sürecekti bilmiyorum. Oflayarak alnıma sürttüm avcumu.
Neyi paylaşamıyorlardı?
Dizlerimin üstünde duran ceketi bir kenara atarak ayağa kalktım ve çantamı omzuma sabitledim. Ekin'le sinemaya gitmek yeterince anlamsız bir davranıştı. Ekin'i göğsünden iterek kendime yer açmaya çalıştım. Bunu istemese de bilinçsizce kendini ön sıradaki koltukların sırt yerine yaslayarak geçmeme müsaade etti. Koltukların arasından sıyrılarak salonun çıkışıne yöneldiğimde "Ada, nereye?" diye seslendi. Peşimden geldiğinin ipuçlarını bırakan ayakkabı seslerinden sonra karşıma dikildiğinde durmak zorunda kaldım.
"Beraber film izleyecektik?" Şu an bana nasıl bir ifadeyle baktığını bilemesemde ses tonu pek çok şey anlatıyordu. Evet, onunla film izleyecektim ama bu şekilde değildi. Telefonumu çıkararak ona diyeceklerimi toparlamaya çalıştım.
"Sence de fazla şanssız bir gün değil mi? Belki sonra." Bir şey demesine izin vermeden koluna çarparak yanından geçtiğimde salonun dışına attım kendimi. Kapalı alanlarda içim sıkılıyordu. Çok da uzun sayılmayacak merdivenleri hızlı hızlı indiğimde özgürlüğüma kavuşmuş gibi hissediyordum.
"Ada!" Ayaklarım bana itaat etmeyerek durdu, ses Ege'ye aitti. Ses tellerinden akıp gelen o tını fazla güzeldi. Ruhumun girdabında boğulmasına izin vermediği duygularım gün yüzüne çıkarken arkamı döndüm. Gün geçtikçe aramızdaki silikleşen duvarları hissetmemek elde değildi. Anlamak istemediğim yerden bağıra bağıra anlatıyordu. Kuşkusuz o iyi bir anlatıcıydı ama ben dinlemek istemiyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KÜL ADA'M & KÜL DÜĞÜMÜ
Teen FictionAdam, şafak sökerken yığmıştı ölü denizlerini göğsüne. Tebessümüne giydirdiği kefeni ustalıkla yüreğindeki mezarlığa kabul etmişti kadın. Sessizliğin alevinde yanan adamla, adamın küllerinde matem tutan kadının hikâyesi... Ne bir sessizlik bu kad...