Karanlığın sessizliğe mühürlendiği saniyelerde spor salonunun ışıkları cızırtılı bir sesle açıldı. Bakışlarım salonun kapısına yaslanmış Buğra'ya kaydığında kaşlarım yavaş yavaş çatıldı. Ellerini arkasında bağlamış tereddütle bize bakıyordu.
"Buğra," dedi Afra. Şaşkınlığı ses tonuna dokunurken Buğra'ya doğru birkaç adım attım. İrislerinde tanık olduğum birkaç duygunun yükünü ruhunda taşımaya çalışıyordu. Birinden kaçmış gibi, hayır daha çok bir şey saklarmış gibi, olan tavrı şüphelenmeme neden oldu.
"Selam!" diye bağırdı ayarlayamadığı ses tonuyla. Bunu genelde ne yapacağını bilemediği zamanlarda yapardı.
Afra sinirle elini gelişigüzel salladı. "Senin ne işin var burada?" Buğra gözlerini kaçırarak, elini gür saçlarına daldırdığında "Bizi buraya kilitledim," diye mırıldandı. Hislerimin yoğunluğu göğsümü daraltıyordu.
"Son derse girmeyip biraz spor falan yaparız dedim. Ama şunu söyleyim ışıklar benden değ-" derken cızırtılı bir sesle salona yeniden karanlığa gömüldü. Buğra sesli bir şekilde besmele çekerken salonun aydınlanmasıyla, lambalarda bir sorun olduğunu anlamıştık. Fakat asıl sorun Buğra'nın kapıyı kilitleme nedeniydi. Gözlerimi tavandaki lambalardan çektiğimde Afra bir adım atarak önüme geçip Buğra'nın karşısına geçti.
"Ver şu anahtarı!" Buğra, bütünleştiği kapıya biraz daha sırtını yaslarken birkaç saniye duraksayıp bana doğru baktı. Göz kürelerinin hareketlenişi göz kapaklarına yansıyordu ve ben onu tanıyordum. Elini lacivert kumaş pantolonunun cebine götürüp isteksizce anahtarı uzattığında, Afra Buğra'yı kenara iterek anahtarı kapının kilit yerine yerleştirdi. Kapının açılmasıyla çıkması bir oldu. Buğra aralanan kapıdan dışarıya göz attığında üzerine serpilen rahatlığa odaklandım. Fakat çok geçmedi ki üzüntüyle omuzlarını düşürdü.
"Ayrıldı benden değil mi? Bitti her şey."
"Siz sevgili değildiniz." Elini göğsünün sol tarafına sertçe indirip "Ah deme öyle, o benim iki gözüm." diye sızlanmaya başladı.
"Az önce n'oldu?" dedim yüzümün ciddi bir ifadeye sahip olmasını sağlayarak. Tekinsiz duygularımın bir mezar başındaki ağıtları ruhumda yankılanıyordu. Göz teması kurmayı başarabildiğimizde umursamaz olmaya çalışarak sırıttı. "N'olmuş?" Kafamı inatla iki yana sallayarak gözlerinin içine bakmaya devam ettim. Sahte gülüşünün yüzünde yosunlaşmasına izin vererek ciddileşti.
"Şey," dedi boğazını temizlerken. Devam etmesini istercesine hafif kafamı salladım. Dudakları birkaç kere esir ettiği kelimeleri özgürleştirmek adına açılıp kapansa da yapamadı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KÜL ADA'M & KÜL DÜĞÜMÜ
Ficção AdolescenteAdam, şafak sökerken yığmıştı ölü denizlerini göğsüne. Tebessümüne giydirdiği kefeni ustalıkla yüreğindeki mezarlığa kabul etmişti kadın. Sessizliğin alevinde yanan adamla, adamın küllerinde matem tutan kadının hikâyesi... Ne bir sessizlik bu kad...