24.BÖLÜM | ● RENKSİZ HABER

5K 419 537
                                    

Toygar Işıklı - Sardunyalar

İyi geceler, bölümü bitirince atayım dedim. Satırarası yorumlarınızı ihmâl etmeyin.🌃

Bir ankanın yeniden doğuşudur, ateşin cinayeti

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Bir ankanın yeniden doğuşudur, ateşin cinayeti.

Bir aleve şevkle sunar bağrı yanık tenini.

Ölüşünün şerefine savurur sıcak küllerini.

Kimse bilmez, bütün gidişlerin tek yeri insanın kendi içi.

Ansızın çıkıp gittiğim, yüzlerce gece kaybettiren, tek bir gecenin sonrasında pek çok şey öğrendim. Ben aslında kimseden gitmedim; kendime gittim. Rotam yanlıştı ama bir kere yola çıkınca dönemedim. Şimdi geride bıraktıklarımın yüzüne, gözlerinin içine bakarken yaşanmışlıklara takılıp da tökezlemekten korkarcasına yaklaşıyordum. Boğazlarında düğümlediğim her nefes için, karşılarında nefesimi tutuyordum.

Yıldızların altında dans eden bedenlerimiz arasındaki ritim, sarsılmaz bir ezgiyle kalbimizde hüküm sürdü. Elimin birini kavrayan güçlü eliyle kendini biraz geriye çekip beni bir kez daha kendi etrafımda döndürdü, sonra nazik bir hareketle kendine çekti ve belimi hafif kırıp sol kolunun üzerine yatırdı. Yüzüme doğru eğmiş olduğu yüzüne alttan bakabildiğimde, yakılan ateşin yansıması gözlerini çevreliyordu.

"Bunu duymak için çok bekledim," dedi gülümseyerek.

"Ben de söylemek için," dedim gözlerinin en derinine inmeye çalışırken. İncitmekten korkarcasına beni tek hamlede doğrultup, yeniden karşısına aldığında gözlerimiz arasındaki bağlantı hiç kopmadı. Başını sol omzuna düşürerek tıpkı küçük, şımarık, bir çocuk gibi bir kez daha duymak istercesine beklentiyle baktı.

"Hep mi çok seviyordun?"

"Öyleymiş..." Bunu söylememle tek kaşını kaldırdığında zaman geçmeden ekleme yaptım. "Hep, çok seviyormuşum." Hoşnutça gözleri dalgalandı. Akşamın uğultusu kulaklarımızdaki gitarın sesiyle bütünleşiyordu.

"Daha çok duyayım o zaman, hissetmediğimden değil, ağzından duymak hoşuma gidiyor." Yüzüme yaklaşarak tüm masumiyetiyle dudaklarını alnıma bastırdığında , izleyen birkaç kişi bizi alkışladı. O sırada Buğra'nın yakınlardan gelen sesini işittim. Ege'yle aramıza küçük bir mesafe koyarak ayrıldığımızda, Buğra elindeki küçük bir sepetle önümüzde duruyordu. Tam göremesem de içinde kutu süt var gibi duruyordu. Sağ elindeki sepeti biraz geriye tutarak, diğer eliyle beni çekip sıkı sıkı sarıldı.

"Duygulandırdın kız beni, seni seviyorum." Sonra da benden ayrılıp, etraftakilere takdim edercesine sepetten aldığı sütün birini elime tutuşturdu. "Gelinin kardeşinden geline bir adet kakaolu süt!" Yakındaki ateşin etrafındaki gruptan bir kahkaha yükseldiğinde, Buğra durmayarak duygusal gözlerle Ege'ye ilerledi. Bu sefer elindeki sepeti yere bırakıp, cebinden çıkardığı bir şeyi Ege'nin göğsünün üzerine iliştirmeye çalıştı.

KÜL ADA'M & KÜL DÜĞÜMÜHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin