Emre Aydın - Akşamlarda Parmak İzlerin Var
İyi akşamlar, size upuzun bir bölümle geldim. Yine kendi yazma rekorumu kırarak toplam 12.7K kelimelik bir bölüm yazdım ve yazmayı yeni bitirdim. Gerçekten yaz yaz bitmeyen bir bölümdü; parmaklarım iflas etti, boynum ise Küçük Emrah modunda sjshssshj Ayrıca dünkü destek yorumunuz için her birinize teşekkür ederim, iyi ki varsınız. Keyifle okuyunuz ve olası yazım hataları için mazur görünüz.
Kalbimde sınırlarını ihlâl eden bir Ege vardı, bir türlü içime sığmıyordu. Her hâreketinde daha önce tatmadığım hislerle sınanıyordum. Beni sevişini, kalbimde bıraktığı coşkulu ritmi seviyordum. Hatta öyle ki artık bunlar bile az kalıyordu. Onu hayatımın merkezi hâline getirdiğimin farkındaydım. Biraz önceki mesajlaşmamızın ardından yüzümdeki gülümseme hiç silinmemişti. Mutluydum. Kapı tıklatıldığında Ege'ye sarılırmışçasına sıkı sıkıya tuttuğum telefonumu bir kenara bırakıp bakışlarımı kapıya diktim. Birkaç saniye sonra aralandığında içeriye babam girdi. Az çok neler konuşacağımızı tahmin ederek toparlandığımda yanıma gelmişti bile.
"Erkenden odana çıkmışsın," dedi yatağımın kenarına oturup bana yandan bir bakış atarken.
"Evet, öyle oldu," dedim konuya nasıl gireceğini tahmin etmeye çalışırken. Biraz tedirgin, aynı zamanda da heyecanlıydım. Kısa bir sessizliği tüketişimizin ardından kafasını bana çevirdiğinde, pür dikkat ağzından çıkacak herhangi bir kelimeyi bekliyordum. Dayanamayıp "Bana kızgın mısın?" deyiverdiğimde, dudakları gülmenin eşiğine gelir gibi oldu.
"Kızmak mı?" Dirseklerini dizlerine yaslamış, birbirine kenetlediği ellerini ovuşturuyordu. "Sadece büyüdüğünü hissetmek," derken gözleri alacakaranlığa bürünerek karşı duvardaki annemin fotoğraflarına kaydı. Bakışları fotoğrafına gülümserken, ellerini hızla çözüp elinin birini burnunun önüne getirerek bastırdı. Bazı anlarda duygularını durdurmak mümkün değildi. "Büyümene hazır olmadığımı fark ettim," diye devam etti buruk bir gülüşle. Yatakta ona doğru kayarak elimi omzuna koydum.
"Ne kadar büyürsem büyüyeyim, seninleyken hep küçük kalacağım biliyorsun," dedim. Kolunu omzuma dolayıp kafamı göğsüne bastırarak saçlarımı öptü. Az önceki titreyen sesinin arafta kalmış hâliyle, "O motorcu çocuk seni üzerse onu döverim," dedi. Benim için her şeyi yapabileceğini çok iyi biliyordum. Kollarının arasındayken, Ege için taktığı lakabı ikinci kez duymamla elimi ağzıma bastırdım.
"Motorcu çocuk mu?"
"Hı," dedi çekemez bir şekilde. "O çocuk işte." Ege'yi ne kadar tanırsa tanısın muhakkak ki her zaman kıskanacaktı. "Bir de babası aradı." Sonunda beklediğim şeyi de söylemişti. Kafamı kaldırarak yüzüne bakmaya çalıştığımda, kafamı tekrardan göğsüne bastırdı. "Bakma şöyle, zaten bunu yaptığıma inanamıyorum." Gülmemek için kendimi zor tutuyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KÜL ADA'M & KÜL DÜĞÜMÜ
Novela JuvenilAdam, şafak sökerken yığmıştı ölü denizlerini göğsüne. Tebessümüne giydirdiği kefeni ustalıkla yüreğindeki mezarlığa kabul etmişti kadın. Sessizliğin alevinde yanan adamla, adamın küllerinde matem tutan kadının hikâyesi... Ne bir sessizlik bu kad...