27.BÖLÜM | ● ACIDAN HÜKÜMLÜ AĞITLAR

4.5K 354 323
                                    


Sezen Aksu - Sen Ağlama

Güçlü kollarının arasından çıkarken üzerime sinen kokusunun hiç kaybolmamasını diledim

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Güçlü kollarının arasından çıkarken üzerime sinen kokusunun hiç kaybolmamasını diledim. Her an yanıbaşımda olamazdı ama oben daima sevgisinde hüküm sürmek istiyordum. Fırından yükselen alarm sesiyle Ege "Pizza," diyerek aceleyle o tarafa döndü ve hızlı hareketlerle fırının kapağını açıp üzerine biraz daha kaşar peynir serpti. Ardından fırının kapağını kapatarak bana döndü. "Üç dört dakikaya fırından alırım. Yiyelim, sonra gideriz olur mu?"

"Olur," dedim, telefonumun mesaj kısmına girip Buğra'ya hızlıca durumu bildirdim. "Buğra'ya mesaj attım."

"Bu Buğra ne ara bu kadar Ekin meraklısı oldu?" diye homurdanarak mutfak dolabının kapaklarını araladı.

"Şey, Sanat Merkezi falan derken sık sık birbirlerini görünce iyi anlaşmaya başladılar." İki tane tabak alıp dolap kapağını kapatarak bu tarafa doğru geldiğinde, tabakları tezgâhın üzerine bırakarak beni tamamen bakışlarına esir etti. "Hı, o sana gönderdiği saçma sapan hediyeleri unutmadım."

Saçma bir nidâyla "Hih," diyerek korkuyla gözlerimi büyüttüğümde, Ekin'e olan hoşnutsuzluğundan ötürü "Ya hih," diyerek hızlıca kafa sallayıp yanımdan geçerek tekrar fırının yanına gitti. Pizzayı fırından çıkardıktan sonra soğuması için zaman tanıyıp buzdolabına ilerlediğinde adım adım onu izliyordum. "Ama," diye başladığımda, tek eli buzdolabının kapağındayken diğer elini olumsuzca kaldırdı.

"Hiç itiraz etme." Hafif eğilerek rafa bakındığı sırada kendi kendine ağzının içinde bir şeyler gevelemeye başladı. "Bak bu güzel çiçekler sana gelmiş, bu hediyeler sana, acaba içinde ne var..." Gülmemek adına elimi ağzıma kapattığım sırada kafasını çevirip bana baktı. Elimi ağzımdan çekerek normal durmaya çalıştım. Gözleriyle beni uzun uzun süzdükten sonra elindekileri gösterdi. "Ayran mı, limonata mı?"

"Limonata," dedim, adımlarımı onun bulunduğu tarafa doğru yönlendirerek. Elindeki cam limonata şişesiyle doğrulup buzdolabının kapağını kapatarak arkasını döndüğünde yollarımız birbirine çıktı. "Çok kızmış mıydın?" Bu da soru mu der gibi ters bir bakış atıp, geniş mutfağın bahçeye bakan kısmına yerleştirilmiş yemek masasının üzerine limonatayı bıraktı. Tezgâhın üzerindeki tabakları alarak peşinden gittim.

"Neyse, şu konuyu kapatalım. O çocuğun bendeki hesabı yeterince kabarık zaten." Eh tabi Ece meselesi falan derken... Üstüne bir şey söylemedim.

İlk sıcaklığı çıkan pizzayı dilimleyen Ege tabaklarımıza iki küçük dilim koyduğunda, ben de limonataları bardaklarımıza dökmüştüm. Sandalyemi çekerek oturmamı istediğinde onu bekletmeden hemen oturuverdim. Hemen yanımdaki sandalyeyi çekerek kalçasını bıraktığında iştahla önümüzdeki pizzalara baktık.

"Umarım güzel olmuştur," diye söylendi. Ellerimi kalçamın iki yanından sandalyenin kenarlarına yaslayıp, öne doğru eğilerek pizzaya daha da yakından baktım. "Güzel olduğundan hiç şüphem yok." Hareketlendiğini hissettiğim sırada kendi tabağındaki pizza dilimini eline alarak bana doğru uzattı.

KÜL ADA'M & KÜL DÜĞÜMÜHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin