34.BÖLÜM | ● ÖLÜ DENİZİN KÜLLERİNDE YANAN ADA

5K 328 526
                                    

Kayahan - Bir Aşk Hikayesi

İyi akşamlar. 🌃

Havalimanının korkunç gürültüsü koca semanın karanlığında böylesine saklanırken, hüznümü sessizce içime sakladım

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


Havalimanının korkunç gürültüsü koca semanın karanlığında böylesine saklanırken, hüznümü sessizce içime sakladım. Sinan abimler, Amerika'ya geri dönüyorlardı. Zaten belirledikleri sürenin çok çok ötesinde bir zaman burada kalmışlardı ama yine de varlığına alıştığımız insanların yokluğu zor geliyordu. Yılbaşı gecesinin ardından herkes hayatına dönerken, bu ani vedalaşmanın ağırlığı ruhumu sarsmıştı.

Teyzem doyamamış bir sesle "Ya keşke biraz daha kalsaydınız," dediğinde, Sinan abim gözlerini devirdi.

"Abart abart," dedi. "Hadi birkaç hafta dedik, aylardır buradayız. İş var, okul var, fazla bile kaldık."

"Yılbaşına nasıl girerseniz öyle geçermiş, bence sizin yeriniz burası," diye gülen Buğra, kucağındaki Mayıs'ı sıkı sıkı tutarken yol boyunca da kucağından bırakmamıştı. Teyzem ona doğru ilerleyerek Mayıs'ı almak istediğinde Buğra hemen geri çekildi.

"Oğlum bırak da biraz da ben seveyim, gidecekler şimdi," diye sitem eden teyzemle Buğra Mayıs'ı kaçırırcasına biraz daha uzaklaşıp teyzeme baktı.

"Banane, doğur da sev o zaman ." Teyzem gözlerini büyüttüğünde, Bora eniştem ona ters ters bakarak konuştu.

"Sen doğur da biz sevelim o zaman oğlum." Bunu duyunca ister istemez güldüm. Buğra kafasını yukarı kaldırarak bir de ciddi ciddi cevapladı.

"Yok baba, biyolojik olarak müsaait değilim."

"Ha yani olsa hazırsın?" diye sordu babam.

"Ya gitmesinler işte, çok alıştım ben kakaolu sütüme," deyip Mayıs'ı daha sıkı sarmalayarak başını başına yasladı. "O benim minik bebeğim, bizi ayırmayın." Mayıs da eldivenli, küçük elleriyle Buğra'nın yüzünü seviyordu. "Baksanıza, ben onu yerim ki."

"Hadi kardeşim kendinize iyi bakın," diye vedalaşma işine ilk girişen Bora eniştem olduğunda, kuzeni olan Sinan amcaya erkeksi bir kucaklamayla sarılıp sırtına birkaç kez vurdu. Buğra hüzünle onlara baktı. "Ben ne diyorum babam gidip vedalaşıyor, ya hemen şimdi mi?" Teyzem de Ela ablayla vedalaşıyordu. Buğra'nın yanına doğru ilerleyerek tam önünde durduğumda Mayıs kafasını bu tarafa çevirdi. Elinin birini yakalayıp etli bileğinden öperek ağlamaklı gözlerle ona baktım.

"Seni çok özleyeceğim Mayıs."

"Çok çok," dedi ellerini iki yana açarak. Gözlerim sulanmıştı, şu an ağlamamak için büyük bir savaş veriyordum.

"Şey," diye yanımızda duran bedene döndük. Utku eli ensesinde, çekingence bir bana bir Buğra'ya baktı. Adımları her an geri gider gibiydi. "Ben özür dilerim." Duraksadı, gözleri kısa bir süre yerde oyalandıktan sonra sesli bir nefes verip başını kaldırdı. "Kardeş gibisiniz, sanırım sizi kıskandım." Dudaklarını birbirine bastırıp, bu itirafın onda verdiği hissiyatı söndürmeye çalıştığı belliydi. Gözleri ikimiz arasında burukça gidip gelirken tebessüm etti. "Sizinle burada büyümek, sizin aranızda olma isterdim."

KÜL ADA'M & KÜL DÜĞÜMÜHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin