Adam, şafak sökerken yığmıştı ölü denizlerini göğsüne.
Tebessümüne giydirdiği kefeni ustalıkla yüreğindeki mezarlığa kabul etmişti kadın.
Sessizliğin alevinde yanan adamla, adamın küllerinde matem tutan kadının hikâyesi...
Ne bir sessizlik bu kad...
Emre Aydın & Yaprak Çamlıca - Bir Ölüm Kalım Meselesi
Dünkü etkinlikte epey iyiydiniz tatlışlar, güzel eğlendik, yani ben çok eğlendim. Detaylarına kadar hatırlayanlar beni fena düşürdüjshshsj Şöyle bu bölümde de coşku dolu yorumlarınızı görsem ne iyi olur. 🌸
Buğra'nın en sevdiği renk...SARI 💛
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Şiir gibi bakışların hükmünü geçiremediği mahur bestelerin ilk mısrası hep içime dokundu.
Gökyüzünün yanaklarından dökülen kar taneleri bedenlerimizin üzerinde eriyip kaybolurken, içimdeki kız çocuğu tökezlediğim hayatımın kıyısında oturmuş onun gözlerindeki uçurumu seyrediyordu. Dudaklarında ateşi taşıyan adamımın, şiirleri bakışlarında alev alevdi. Dudaklarımın üzerindeki dudakları aşktan hüküm giymiş bir kor gibiydi. Öpüşü aceleci değil ama derindi. Nefes nefese birbirimizden ayrıldığımızda alnını alnıma yasladı. Sık nefesleri yüzüme çarpıyordu, benimkinin de onun yüzüne çarptığından emindim. Kalbim deli gibi atıyordu.
"Artık, nefesinin tenimde uyuyakaldığı sabahlara gözümü açmak istiyorum." Fısıltısı ruhumun tüm ücra köşelerinde hayat bulurken, ikimizin de gözleri kapalıydı. Eriyen kar taneleri kirpiklerimi ıslatmıştı. Burnunu çok minik bir hareketle burnuma sürttüğünde, heyecandan titreyen dizlerimle beraber elimi göğsüne yasladım. "Seni hep göğsümde sağlamak ve nefesinde uyumak istiyorum. Ne yediğini, ne yemediğini, neyi kesinlikle sevmediğini bileyim istiyorum. Aynı mısrasında göz göze geleceğimiz şiirlerimiz olsun istiyorum, sonra bir akşamüstü ansızın sana onu fısıldayayım. Adı geçince üzerinde saatlerce konuşacağımız kitaplarımız olsun... Her ne olursa olsun, seninle olsun, seninle olayım istiyorum. Ada," deyip duraksadığında, kirpiklerinin tenimi huylandırarak yukarı kalktığını hissettim. Gözlerimi aralayarak kirli mavilerine baktım. "Ben seni tamamen hayatımda istiyorum." Gözlerimi kırpıştırdığım sırada yutkunma güçlüğü çekiyordum.
"Ha-hayatındayım ya zaten," diye heyecanla kekelediğimde, dudakları yanağının sol tarafına çekilerek bir küçük tebessüm kuyusuna düşüp bir cık sesi çıkarttı. "Ben eve dönerken senden ayrılacağımın hüznüyle değil, sana kavuşacak olmanın mutluluğuyla dolmak istiyorum." Gözlerimi gözlerinden çekemedim. Şu an cidden heyecandan yere düşüp bayılabilirdim. Elimi kolumu koyacak yer bulamadım. Ege göğsüne yasladığım elimi tutup gözlerini bir an olsun benden çekmeden, yüzük parmağımın tam yüzük takılan kısmına dudaklarını bastırdı. Henüz eldiven takmadığım elimin buz gibi oluşunu artık hissetmiyordum. Bir ona bir de öptüğü yüzük parmağıma bakarken bir şeyler dememi beklediğini biliyordum.
Bu...evlilik, ah karnıma ağrılar giriyordu! Hayır şimdi değildi, yani bilmiyorum, ay heyecanlanmıştım. Belki de sadece bir fragmandı.
