2.BÖLÜM GÜNAYDIN

63.4K 1.7K 87
                                    

Herkese iyi okumalar diliyorum.

Yalnızlığın sevilecek bir yanı olmadı hiç benim için. Terkedilmişlik hissettirdi bana, belki bir az da tercih edilmemişlik. Büyürken yalnızlıkla tanışmamıştım. Büyüdüğümü yalnız kalınca öğrendim. Yalnızlık beni büyütmüştü. Hala evimde ışıklar açık uyuyacak kadar korkarken nasıl büyüdüğümü ise bilmiyordum.

Gözlerimi açtığımda perdelerin saklayamadığı gün ışığı içeriyi aydınlatıyordu. Nerde olduğumu anlayabileceğim kadar aydınlık olmasına rağmen nerde olduğumu bi türlü anlayamamıştım. Bir süre hareket etmeden etrafı dinledim, kuş seslerini ayırt edebildiğimde yataktan kalkıp üzerimi yokladım. Dün giydiğim kıyafetler değildi. Tenime değen yumuşaklık içinde olduğum gecelikten geliyordu ancak geceliğin nerden geldiğini daha önemlisi kimin giydirdiğini anlayamamıştım. Kapalı duran bordo kalın perdenin önüne doğru geldiğimde dışarıdan sesler duyup ani bir refleksle yatağıma geri döndüm. Hızlanan kalbimi sakinleştirip gözlerimi derin bir uykudaymış gibi yarım kapadım. Sesler yaklaştıkça alışık olmadığım bir dilde olan konuşmaların İtalyanca olduğunu farkettim. Okuduğum okul ve Enzio sayesinde İtalyancamın ilerlemiş olmasına şükrederek konuşulanları anlamaya çalıştım.

"Uyandığına emin misin? Bağırıp yardım falan istemedi mi?"

"Hayır patron sadece odada dolaştı. "

"Girip kontrol etmedin mi seni aptal?"

"Söylediğiniz gibi uyanınca sizi aradım hemen"

Duyduklarıma inanamayarak durumu kafamda tarttım. Kaçırılmıştım üstelik kaçıranlar İtalyan olmalıydı. Tekrar hızlanan kalbimi ritmine sokup içeri girebilecek biri için hazırlığımı yaptım. Eğer beni öldürmek isteselerdi çoktan ölmüş olurdum. Tecavüz etmek isteselerdi zaten baygınım. Organ mafyası ihtimali üzerinde durmayı ise direk eleyerek durumu değerlendirmeye çalıştım. Üzerimdeki gecelik ve bu geniş oda başka bir niyetleri olduğunu gösteriyordu ve uyuyor numarası yaparak benden ne istediklerini öğrenebilirdim. Küçük bir kız çocuğu gibi ağlarsam kolay lokma olduğumu hemen anlarlardı ki kesinlikle kolay lokmaydım. Güçlü olmalı ve korkmadığımı göstermeliydim.


Kapıdan gelen kilit sesi ile heyecanımı bastırarak rahat bir pozisyon aldım. Duyduğum tok ayak sesleri yatağa doğru yaklaşan iki kişiye aitti. Arkam dönük olduğu için aralıklı gözlerimden görebildiğim tek şey yerdeki şık halının deseniydi. Yatağı dolaşıp yüzüme doğru eğilen adamın sabit tuttuğum gözlerimin hizasına gelmesini bekledim. Eğildiğini tahmin edebiliyordum. Burnuma dolan erkeksi koku bana çok yakın olduğunu anlamama sebep olmuştu. Bir süre nefeslerimi kontrol eden adam, tekrar doğrulup açık omuzlarımın üzerine yataktaki örtüyü örtüp ağır adımlarla tekrar yürümeye başladı. Üzerimi örtecek kadar şefkat göstermiş olması az önce aklıma dolan tüm kötü ihtimalleri yerle bir etmişti. Tuhaf!

Seslerin uzaklaşmasını kapının kapanma sesi takip etmişti ancak az önce ciğerlerimi dolduran koku hala odada olduğunu söylüyordu. Bir yerde bir hata yapmıştım ya da uyanmadığıma emin olmak istiyordu. Hiç kımıldamadan halının desenlerine bakmaya devam edip nefeslerimi sabit tutmaya çalıştım.

Derin nefes al, biraz bekle ve yavaşça geri ver. Düzenli nefes alışlarım beynimi alfa frekansına odaklayıp heyecanımı ve korkumu yatıştırmama neden olurken aklımı kullanmaya başladım.

En son Enzio'nun restoranında bahçedeki kocaman masada oturuyorduk. Enzio benim yanımdaydı ve kahkahalarla gençlik yıllarında yaşadığı bir anısını anlatıyordu. Şarap hepimizi etkisi altına almış , gülümsemelerimizi genişletmişti. İçeri giren adamı hatırladım bir an. Uzun boylu yapılı gövdesine giydiği takım elbisesi içinde ulaşılmaz görünüyordu. Sert çehresini masada gezdirip gözlerini bende sabitledikten sonra??? Sonrasını hatırlayamamıştım. Çok sisli bir yerde kalıyordu sanki ve ben bi türlü ulaşamıyordum. Adamın bakışlarından tedirgin olduğumu anımsıyordum ama buraya kadar nasıl geldiğimi hatırlayamıyordum. Tekrardan hızlanan kalbimi nefes alarak yatıştırmaya çalıştım. Ailemi kaybettikten sonra meditasyona başlamıştım. Başlangıçta sosyalleşmek için katıldığım gurup sonrasında hayat felsefem haline gelmişti. Şimdi de hayatımı kurtarıyordu. Bir kez daha duyduğum ayak sesleri ile adamlardan birinin çıkmadığını doğru tahmin ettiğime sevinip hareketsiz yatmaya devam ettim. Koku burnuma daha yoğun değdiğinde yüzümde sıcak bir nefes hissettim. Yüzümü yalayan sigara mentol karışımı sıcak nefes ile istemsizce kıpırdandım. Saçlarımda hissettiğim el ile aniden gözlerimi açıp bir çift yosun yeşili gözle karşı karşıya kaldığımda benden çıktığını anlayamadığım bir çığlık duydum. Bu gözler en son hatırladığım gözlerdi ve ben yine aynı tedirginliği hissediyordum. Yüzü bana çok yakındı ve eli saçımdaydı.

"Buongiorno bellezza " dediğinde aklıma kayıp parçalar tek tek doluşmaya başlamıştı.

"Buongiorno bellezza = günaydın güzellik "

Okuduğunuz için teşekkür ediyorum. Sizce Eylül kaçırıldı mı? Yoksa kurtarıldı mı? Yorumlarınızı bekliyorum.

ASLAN'IN PENÇESİNDE  Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin