İşte söz verdiğim alıntı...
Herkese iyi okumalar diliyorum.
İstihbaratın ağına takılan, sık tekrar edilen kelime sonunda işinin uzmanı şifre bilimciler tarafından çözülmüştü. "Değerli kargo" Arapların titizlikle üzerinde durdukları "değerli kargo" Cihangir'in uzmanlık alanı olduğundan iş Marcus'a kalmıştı. Karısıyla birlikte bebeklerinin doğacağı günü huzurla beklemek isteyen Cihangir'i haklı bulan Marcus, işe koyulmuştu çoktan. Bütün büyük operasyonlarda olduğu gibi tüm planları kendisi bizzat yapmış ve geri kalanları da yönlendirmişti. Sadece "değerli kargoyu " değil kime ulaştığını da öğrenmek istediği için Dubai'den Avrupa'ya kadar kargoyu gizlilikle takip etmişti. Aklına yatmayan şey ise, aylarca hazırlığını yaptıkları bu seyahatin gerektiği kadar korunmuyor oluşuydu.
"Bak dostum, bu işte başka bir şey var. Tecrübelerine ben de güveniyorum ama yedek planının da olması gerekir. "
Aklına Pablo'nun söyledikleri geldiğinde sıkıntıyla alnını ovaladı.
Pablo, her şeyi zorlaştırmayı hobi sanan kurnaz piçin tekiydi ve daha başlamadan , Dubai'den Fransa'ya kadar bu kadar rahat hareket etmeyeceklerini söyleyip durmuştu.
Konakladıkları yerde veya yakıt aldıkları benzin istasyonlarında asla şüpheli bir hareket yakalayamamış ve minicik kamyonetin içinde taşınacak her ne ise hava yoluyla daha rahat götürülebileceğine emindi. Kaşlarını çatarak elindeki telefona baktı. Pablo haklıydı ve zekasına ihtiyacı vardı. Yine de tereddüt etti. Bebeğini yeni kaybetmiş, karısını yeni bulmuştu. Operasyona çağırmak akıllıca olmayabilirdi. Elindeki telefonun titreşimiyle bakışlarını arayan numaraya kaydırdı.
"Ant, ne oldu dostum?"
"Fransa'da gizli bir hareketlilik başladı. Kaynaklarım bana polisin de işin içinde olduğunu söyledi. Dostum, gelen her ne ise devletle ilgisi olmalı. "
Marcus , derin bir nefes aldı ve sıkıntıyla aldığı nefesi üfledi. Fransa hükümeti , dünyadaki olaylara kayıtsız durması vr hiç bir şeye karışmaması ile bilinirdi. Ne terörist gruplara yardım ederdi ne de işlerini onları paravan olarak kullanarak hallederdi. Şimdi "değerli kargo " için hazırlık yaptıklarına göre, sandığından daha ciddi bir şeyle karşı karşıyaydı.
"Haber verdiğin için sağol dostum. Ekipler ne tarafa doğru yoğunlaşıyor?"
"İtalya sınırına doğru Marcus. "
"Bir gelişme olursa haber ver. " diyerek kapattığı telefonu, vakit kaybetmeden tekrar kulağına götürdü.
"Pablo, seni şanslı piç, bana olan borcunu uzun zaman ödemene engel olarak seni peşimden koşturmayı düşünüyordum ancak sana ihtiyacım var. "
Marcus, Pablo'nun yardımına tam zamanında yetişmiş ve el altından destek vererek eski konumundan da güçlü bir yere varmasını sağlamıştı. O sıralar aklı başında olmayan adamı dizginleyip toparlamak da yine Marcus 'a kalmıştı ve borçlu ve kendinde bir Pablo, umutsuz aşık Pablo'dan daha iyiydi.
"Hadi ama dostum, her şey karşılığını alabilmek için miydi? Kalbimi fena kırdın. "
Marcus, güldüğünü gizlemeye çalışarak konuştu. "Sen önce Gülce'ye sonra da Eylüle dua et bence, sadece kalbini kırmakla yetindiğim için."
Pablo, Marcus 'un sözlerine gülmesini saklamadan cevap verdi. "Önce kadınlarla aranı iyi tutacaksın ki arkan sağlam olsun dostum. Sana hepsini öğreteceğim üzülme. "
"Ukala piç! Yarım saat sonra, planladığımız yerde ol, operasyon başladı çoktan. "
"Ant'a dikkat et Marcus, ona bi şey olmaması lazım. "
"Sen merak etme, geri planda ama kilit noktada. Teslimat İtalya sınırında yapılacak. Ben gelemezsem bile "değerli kargo " yu al. "
"Merak etme, yola çıktım bile. "
Marcus, telefonu kapadığında on dakika öncesine göre baya rahatlamış ve kendine gelmişti. Dostları ona kaybettiği ailesini yeniden verdiği için çok mutluydu ancak bilmediği bir şey vardı ki; Marcus, tüm dostları için vazgeçilmez ve önemliydi.
Son hazırlıkları yapıp gerekli talimatları verdiğinde İtalya 'ya doğru yola çıkmak için hazırdı. Telefonu yeniden titreyince adımlarını yavaşlattı am durdurmadı
"Cihangir?"
"Dostum, üç farklı otoyolda onikiden fazla minibüs var ve hepsi polis korumasında. "
Marcus, takip ettikleri tek eskortlu minübüsün adeta kendini çoğaltarak on iki tane olmasına ve farklı yerlerde görünmesine şaşırmamıştı ama Cihangir'e şaşırmıştı. "
"Senin nasıl haberin oldu?"
"Bu ciddi bir iş dostum, seni yalnız bırakacağımı sanmadın öyle değil mi? "
Marcus, her ne kadar duygulanmış olsa da belli etmek istemedi. "Gülce'nin tehdit etmediğine emin misin dostum?"
"Sakın Gülce'ye haber verme, senin bir operasyonda olduğunu ve benim de sana yardım ettiğimi öğrenirse bir ay kanepede yatırır ve bu konuda hiç acıması yok. "
Marcus, kahkahalarını tutamamıştı. "Sana en başından tasarımı boşver, rahat ve ortopedik bir kanepe al demiştim dostum. "
"Evlilik tecrübene saygı duymamamın bedelini bel fıtığı ile ödemiş olacağım umarım seni tatmin eder. "
Marcus, attığı kahkahaların şiddetini arttırırken bir yandan da Cihangir'in desteğine şükrediyordu.
"Marcus, bu senin operasyonun ve adını artık benden önce anacaklar dostum. Hazır mıyız?"
"Hayır Cihangir hayır, böyle bir şey istemiyorum. "
"Sen istemiyorsun zaten dostum , hak ediyorsun. Operasyonun sonunda yeni kralı tüm dünyaya tanıtmış olacağız. "
Okuduğunuz için teşekkür ediyorum. Yeni bölüm hafta sonu.
(Değerli kargonun ne olduğunu tahmin edenler varsa merakla bekliyorum. )
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ASLAN'IN PENÇESİNDE
RomansElindeki kadehi ağır ağır dudaklarına götürürken hareketlerimi inceliyordu. Gitmemi istemediğini biliyordum yine de emin olmak zorundaydım. Bakışlarımı üzerinden çekip kapıya doğru çevirdim. Adımımı atacakken kolumdan tutarak yüzlerimizi birleştirdi...