Benim kadar emek verip okuyan ( tabi oy da veren ;) yorum da yapan ) herkese merhabalar. Bölüm başlığında da uyardığım gibi +18 ağırlıklı bir bölüm olacaktır. Hikaye yetişkin içerik ve maalesef barışmaları da Ramazan ayına denk gelmiş oldu 😅 uyarmak görevimdir diyerek açıklama gereği duydum. Herkese iyi okumalar diliyorum. (Şarkı ilerki paragraflarda yardımcı olacaktır 🤐 )
Pablo, yem olmam konusunda inanılmaz derecede kendinden emindi. Beni tüm yutmalarını ve sindiremeden büyük balığın karnından çıkarmayı mı umuyordu acaba?
"Açık konuşacağım, beni tehlikeye atmayacağına göre ne planlıyorsun?" Sesimin güvensiz çıkmış olması ya da sorduğum soru hangisi bilemiyorum ama gözleri hafiften kısılmıştı.
"Bu seni ilgilendiren bir konu değil sevgilim. Bak bir sürü şey yaşadın. Bunlardaki payımı inkar etmiyorum ve tek yapmaya çalıştığım yaptıklarımı affettirecek kadar uzun ve huzurlu yaşayabilelim istiyorum. " yaklaşıp ellerimi sıkıca tuttu, " bana güvendiğini biliyorum, devam et. " dudakları ellerime değdiğinde fısıldayarak konuştu, " lütfen meleğim. "
Pablo'ya olmayan irademin son parçaları da dudaklarına değen ellerimden tüm vücuduma geçen elektrikle yok olmaya başladı. Ellerimin her noktasına dudaklarını değdirirken "lütfen " demeye devam ediyordu. Bu şartlarda her istediğini alabilir her dediğini yaptırabilirdi, lütfen demesine gerek dahi yoktu.
"Pablo!" Adeta neye olduğunu bilmeden yalvarıyordum.
"Söyle sevgilim, benden bir şey iste. Bir şey diret, bir şart koy! Senin için yapamayacağım hiçbir şey olmadığını göstermek istiyorum. Biliyorsun senin için her şeyi yapabileceğimi ama yaşa da istiyorum. İlklerin de sonların da umrumda değil! Mutlu olduğun, huzurla dolduğun anlarını benimle yaşa istiyorum. "
Öpücükleri mi yoksa söyledikleri mi hipnoz olmamı sağlamıştı da ellerindeki dudaklarının, nefesini dudaklarıma değdirecek kadar yaklaştığını fark edememiştim bilmiyorum. "Söyle Eylül seni daha fazla nasıl sevebilirim, yol göster bana! Lütfen sevgilim lütfen!"
Hırsla dudaklarıma yapışması ve hiç olmadığı kadar sert öpmesini beklemiyordum. Çok yoğun bir gün yaşamıştık ve bu yoğunluk artık aramızda elle tutulur bir enerji gibiydi. Üzerimdeki sabahlığın kuşağını çözmek için uğraşırken sırtındaki elimin birini ona yardım etmek için indirdim. Aniden iki elimi birleştirip yatağa sabitledi. Bacakları iki bacağımı tutarken çözülen kuşakla birlikte hareketleri bir nebze olsun yumuşamıştı. Boşta kalan eli sımsıkı göğsümü tuttuğunda canım yanmıştı ve istemsizce çığlık atmıştım. Çığlığıma tepkisi, yatağa kenetlediği ellerimi bırakmak olunca, boşluğundan yararlanarak hızla pozisyon değiştirip Pablo'yla yatakta yarım tur dönmüş olduk.
Sevişirken konuşkan olan Pablo, bu gün yeteri kadar konuştuğuna kanaat getirmiş olacaktı ki konuşmuyordu. Üzerine oturduğum zaman başını sertçe geriye atıp gür sesiyle "napıyorsun?" Derken bile benimle konuşmuyordu. "Nasıl yapıyorsun?" Fısıltıyla inledi. Gözleri sımsıkı kapalıydı ve dudağının kenarını ısırmış bir şekilde karşımda daha doğrusu altımda uzanıyordu. Ben de uzanıp komodinin üzerindeki telefonuna ulaştığımda sertliğine doğru hafifçe kayıp az önceki surat ifadesinden daha etkileyici bir hale gelmesine sebep olarak sadece yüzünü ve damarları kendini sıkmaktan belirginleşmiş boynunun bir kısmını ekrana sabitleyerek art arda fotoğraflarını çektim.
Sanattan anlamıyor olmama rağmen, Pablo'nun telefonundaki fotoğrafların yılın ödülünü alabilecek kadar doğal ve muazzam olduğunu söyleyebilirdim. Telefonu tekrar yerine koymayıp yatağın bir ucuna fırlattım ama şansıma yatakta zıplayıp halı zemine düşerek tok bir ses çıkarmayı başarmıştım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ASLAN'IN PENÇESİNDE
RomanceElindeki kadehi ağır ağır dudaklarına götürürken hareketlerimi inceliyordu. Gitmemi istemediğini biliyordum yine de emin olmak zorundaydım. Bakışlarımı üzerinden çekip kapıya doğru çevirdim. Adımımı atacakken kolumdan tutarak yüzlerimizi birleştirdi...