ARTHUR'un KIZI

9.4K 394 182
                                    

Herkese iyi okumalar diliyorum. Ramazan uyarısı geçerli değildir.


"Böyle olacağını biliyordum zaten! Lanet olsun! " diyerek girdiğimiz otoparktan aniden geri çıkıp geldiğimiz yola döndüğünde Pablo ile yaptığım anlaşmayı Leone ile de yapmadan bir daha buraya gelemeyeceğime emindim. Emin olmadığım şey ise , Leone'ye bu anlaşma karşılığında ne vermem gerektiğini bilmiyor olmamdı.

"Pablo?"

"Sus Eylül! Soru sormanı istemiyorum!"
Beni azarlamayı kast etmemiş olsa da yüksek çıkan sesi canımı daha fazla sıkmıştı.

"Geri dönelim sevgilim lütfen." Yine aynı şey oluyordu. Hakkım olan şeyler için yalvarmak zoruma gidiyordu ve bunu konuşmuştuk. Dikkat edeceğini söylemiş, ilk seferinde sözünde durmamıştı. Benim ilk iş günüm olacaktı. Hevesliydim. Heveslendirmişti...

Yarın da gitsek olurdu , bir ay sonra da. Sorun, beni hiçe saymasıydı. Neden döndüğümüzü söylemediği gibi sesini de yükseltmişti.

"Ne geri dönmesinden bahsediyorsun sen! Unut orayı artık! Lanet olsun!" Sesi her kelimesinde bir oktan daha artmış en sonunda da eliyle direksiyona vurarak öfkesini atmaya çalışmıştı.

Ağlamaya çok yakındım öyleki, göz pınarlarım yanmaya bile başlamıştı. Ağlarsam bana davrandığı gibi küçük , aciz bir kız olacaktım karşında o yüzden ağlayamıyordum da. Pablo'nun öfkeli suratı ve ara ara ettiği küfürleri ile evin yoluna doğru hızla girmiştik. Aklıma gelen fikir ile bir kez daha Pablo'ya baktım.

"Biz hala evli miyiz? "

Şaşkın suratı sorunun alakasızlığından mı yoksa mantıksızlığından mıydı anlayamamıştım. "Ne saçmalıyorsun sen ? Tabi ki evliyiz!"

Sertçe soluyup , bir çırpıda cevap vermesi öfkemi katlamıştı. Keşke ağlasaydım o zaman bu kadar gözüm dönmezdi belki. Resmen bıkkın bir cümle ile beni başından savmış olması son noktaydı. Bazı şeyleri Pablo'ya konuşarak ya da kaçarak anlatamadığıma emin olmuştum.

Evin büyük kapısı köşeyi dönmemizle açılmaya başlamıştı ve arkamızda kalan arabalar bu süre içinde bize yetişmişti. Cesaretimi son kez toplayıp derin bir nefes aldım. Bizimle birlikte arka arkaya giren arabalar bizi araya alarak park etmişti. Pablo üzerinde yapışıp kalan öfkesiyle koca araçtan inip benim tarafıma doğru yürürken gözüm Dany'i arıyordu. Sonunda kapıma ulaşıp açmak için elini attığında Dany yanına gelip Pablo'ya bir şeyler söylemişti. Kapıyı açıp inmem için elini tereddütle uzattığında geri çevirmedim. Araçtan indiğimde Dany sağ tarafımda Pablo ise sol tarafımda kalmıştı.

Hızlı hareket eden Pablo bir kaç adım önümüze geçtiğinde istediğim fırsatı yakalamış olmuştum. Dany'nin kolunu tutarak bana odaklanmasını sağladım.

"Ben ailenin sözü geçeni olarak senden Pablo'yu bir kaç saat oyalamanı istiyorum. "

Şaşkın bakışlarıyla yüzümü tarayan Dany, bana uyarak sesini kısmıştı. "Sen neden oyalamıyorsun?"

Gözlerimi devirerek cevap verdim. "Hem oyalayıp hem restorana nasıl gideceğim Dany?"

Kaşları iyice havalanınca ses tonunu falan unutmuştu. "Sen aklını mı kaçırdın hepimizi oraya sokup yakar! Unut sen restoranı, bahçeye çıkamazsın artık. "

ASLAN'IN PENÇESİNDE  Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin