Herkese iyi okumalar diliyorum.
"Yıllar sonra ilk defa dağıtmak istedim ve olanlara bak. "
Marcus, olan biteni sakince dinleyip aklı sıra beni Pablo'ya karşı doldurmamaya çalışıyordu ancak gözlerinin arkasında oynaşan öfke kıvılcımlarını saklayamıyordu. Kendine bir gece izin vermiş olmasının sonuçlarını kendine de yüklüyordu ve Marcus'un hatası yoktu.
"Senden yardım istediğim bir konu var Marcus. " dediğimde Marcus hafifçe yerinde dikleşmişti. Cihangir'in arkasından girdiği dünyaya en az Cihangir kadar iyi bir düzen kurmuştu kısa zamanda. Ant'ın Marcus'tan bahsederkenki hayranlığının aynısı muhtemelen benim de gözlerimde can buluyordu çünkü; her anlamda kusursuz bir adamdı Marcus
"Her zaman Eylül , istemen yeter. "
"Leone'yi bitirmek istiyorum. "
Hiç düşünmeden cevap vermesi ve şaşırmaması beni şaşırtmıştı.
"Leone'yi bitiremezsin. " derin bir nefes aldığında konuşmaya devam edeceğini anlayıp ağzıma dolan "neden" sorusunu bekletmiştim.
"Leone bir örgüt ya da çete değil , bir gelenek. Gelenekler, bir günde, bir olayda öylece ortadan kalkmazlar. Zaman içinde değişime uğrar " dediğinde yine atılacak gibi olduysam da kendinden emin tavrıyla devam etti; " kısa bir zamandan bahsetmiyorum Eylül epey uzun bir zamandan bahsediyorum ve değişime uğrasa da hep hatırlayacak birileri olur, o birileri de sizin ensenizde olur. "
Söyledikleri bittiğinde benim de cümlelerim bitmişti. Marcus'un bahsettiği şeyi çok iyi anlamıştım ve Leone geleneğinin ortadan kaldırılması fikrim toza dönüşerek yok olmuştu. Leone'yi yok etmeden Pablo'nun tutarlı tarafını ortaya çıkarmam imkansızdı ve eğer Pablo, tutarlı davranamazsa ikimize ait bir gelecekten de bahsedemezdik. Kız ya da erkek , Pablo'dan sonraki son Leone olarak üzerinde bir dünya yükü ile doğacaktı ve o yükü onun yerine taşımam imkansızdı. Benimle aynı kaderi paylaşıp bambaşka bir coğrafyada bambaşka insanların elinde her şeyden habersiz ve güven içinde büyümesinin ise sonuçsuz olduğunu kendimden biliyordum. Başlangıçlar değişse bile kaderin yazdığı sonu değiştirmek imkansızdı.
Kendi içimde daldığım düşüncelerden Marcus'un çalan telefonu ile çıkmıştım. Telefon ekranını gösterip "Pablo arıyor " dedikten sonra cevapladı.
"Nerdesin sen !"
...................
"Bekleyebilirdi Pablo, şimdi bencillik yapmanın sırası değil! Eylül'ün durumunu bildiğin halde kendi içini rahatlatmak için yanında değilsin. ."
Marcus'un bahsettiği şeyi anlamıştım. Pablo, beni hırpalayan adamları bulmak için yanımda değildi ve bu durum beni Marcus'tan daha çok rahatsız etmişti. Sert olmasına aldırmadığım bir sesle elimi uzatıp ," ver şu telefonu!" Dedikten sonra Marcus hala konuşan Pablo'ya aldırmadan telefonu bana uzattı.
"Beni iyi dinle Leone, hastaneye gelmek için sadece on beş dakikan var!"
Cümlemin devamını her hangi bir tehditle getirmeden ve Pablo'nun cevabını beklemeden telefonu kapatıp Marcus'a uzattım. Bir kaşı havada ve alt dudağının bir kısmı dişlerinin arasında uzattığım telefonu alıp "vay be" dedikten sonra sesli bir kahkaha patlattı.
"Demek ki senden de Leone olabiliyormuş." Dediği ve benim ciddiyetsiz bulduğum tesbitini bitirdikten sonra kendini toparlayıp devam etti.
"On dakikaya burada olur. Aklındakileri ve bundan sonraki hamleni söylemen için yeterli bir süredir umarım. "
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ASLAN'IN PENÇESİNDE
RomanceElindeki kadehi ağır ağır dudaklarına götürürken hareketlerimi inceliyordu. Gitmemi istemediğini biliyordum yine de emin olmak zorundaydım. Bakışlarımı üzerinden çekip kapıya doğru çevirdim. Adımımı atacakken kolumdan tutarak yüzlerimizi birleştirdi...