DAMLALAR

20.6K 828 119
                                    

Herkese iyi okumalar diliyorum...

Gülce ve Cihangir evlerine döneli dört hafta olmuştu, okulum başlayalı da üç hafta. Kendi içimizde sessiz bir anlaşma yapıp düzen kurabilmiştik Pablo'yla. Birlikte Gülce 'nin evinde kalıyorduk ve Armando da Pablo'nun evinde Dany ile kalıyordu. Okulun erken bittiği saatlerde ortak bahçede bazen kahve içiyorduk bazen de zorla, demlediğim çayı içiriyordum. Yanında kurabiye ya da kek yapmışsam bir bardaktan fazla içebiliyorlardı ve ben de böylece kendimi yalnız hissetmemiş oluyordum. Pablo, genelde çay, kahve saatlerinde evde olmuyordu , eğer evdeyse de bazen bize katılıyordu bazen de katılmıyordu.

Sabahları yirmi dakikalık okul mesafemi Gülce 'nin arabasını kullanarak Gülce ile telefonda konuşarak gidiyordum. Ben beş dakika geç arasam hemen o arıyordu ve kendi aramızda Gülce ile de bir düzen tutturmuştuk. Arabasının zırhlı olması Türkiye 'ye girişte önce sorun çıkardığı için , sonrasında da Cihangir'in isteğiyle burada kalmıştı ve yine geçici süreyle evi kullanmamı istedikleri gibi arabayı da kullanmam konusunda ısrar etmişlerdi. Tabi Pablo, bu duruma da itiraz etmişti şiddetle.

"Ben seni anlamıyorum Cihangir, beni mi deniyorsun? Ben bu kız hayatta kalsın diye uğraşıyorum ama sen ayrı bir evden sonra ayrı bir de araba mı veriyorsun. Her gittiği yerde yanında olamam ki!! "

"Araba zırhlı , ayrıca Eylül başına buyruk biri de değil. Yanına koyacağın adamları arkasından takip ettirirsin. Ben mi söyleyeyim nasıl koruyacağını Pablo?"

Konuşma Pablo'nun İtalyanca homurdanmalarıyla ve çaresiz kabul edişiyle sona erdiğinde yine yüzüme ihanet etmişim gibi bakmıştı. Durumu farkeden Gülce ise benim geldiğimden beri evden çıkmadığımı İtalya'yı dahi gezmediğimi söyleyerek ortamı yumuşatmayı başarmıştı. O zaman Pablo'nun kolay kabul edişinin bana , daha küçük bir evde Pablo'yla yaşamaya mal olacağını bilmiyordum. Misafirlerimiz gittikten sonra Benimle birlikte Gülce'nin evine yerleşmişti. İtiraz hakkı tanımamış , kendi evine de Armando ve Dany'i yerleştirerek durumu kesinleştirmişti. Pablo'yu ilk sabahlar duştan çıkmış haliyle görerek tüm günü hayal aleminde geçiriyor olsam da hiç şikayet etmemiştim bu duruma. Sabahları hazırladığım kahvaltıyı , bazen baş başa bazen de komşularımızla birlikte yapıp evden birlikte çıkıyorduk. Okula kadar eğer işi yoksa Pablo beni takip ediyor sonrasında kendi işine dönüyordu. Okulum perşembe gününe kadardı. Kalan üç günde ise yalnızlığa alışık olduğum için kendimi oyalayabiliyordum. Perşembe günleri son ders en sevdiğim dersti ve öğrendiğim tüm teknikleri, yeni tarifleri eve gelir gelmez uygulamayı adet haline getirmiştim, diğerleri de tatmayı tabi. Sadece o gün herkes altıda sofrada olacak şekilde hazır oluyordu ve büyük bir heyecanla yemeği bekliyorlardı. Uzun keyifli bir yemek sonrası herkes kendi haline çekilir ve bir sonraki haftanın menüsü üzerine tartışırlardı.

Pablo'nun, Armando ile kıskançlık sorunu bitmiş gibiydi. Birlikte kahve içmemize , yemek yerken atışmamıza hiç aldırmıyordu artık. Genelde cuma günleri görüşebildiğim Rosa ise bu duruma elle tutulur bir yorum yapamıyordu.

"Pablo işte canım, öngörülemez bir adam. " diyip geçiyordu çoğu zaman.

Dace'i ise farklı sınıflarda olmamızdan dolayı gün içinde göremezdim pek ancak ders bitimlerinde mutlaka bir şeyler içmemiz için yanıma gelirdi ve tüm içtenliğiyle benimle iletişim kurardı. Bir keresinde , birlikte bir fotoğrafımızı çekip bana bile göndermişti.

"Üç gün seni görmeden çok zor geçiyor." Diyerek okul dışında da benimle zaman geçirmek istediğinden bahsetmişti. Henüz tamam dememiştim ancak son günlerde tamam demeyi düşünmeye başlamıştım. Bu konuyu Gülce 'ye açtığımda hiç memnun olmamıştı ama Rosa ile konuştuğumda gözlerindeki tehlikeli kıvılcımları görebilmiştim.

ASLAN'IN PENÇESİNDE  Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin