SÜRPRİZ

16.3K 596 158
                                    


Herkese iyi okumalar diliyorum.

Yüzüme değen saçlarımı iki eliyle avuçladığında beni öpeceğini anlamıştım. Yüzündeki aşık ifade, ellerinin değdiği yerin mucize olduğuna eminmiş gibiydi. Yutkundu... Kalbim anın coşkusuna uyarak atarken bana yaklaşan dudakları bir kez daha aralandı. Saniyeler sonra söylediklerine pişman olmuştu belki ama aralanan dudakları öperek değil konuşarak kalbimi sıkıştırmıştı. Bir kez daha...

"Bebeğim, şimdi seni Ant'a bırakıp kendimi mi öldüreyim ?" Derin, uzun bir nefes aldı. Eli hala yanağımdaydı. " Restoranı mı yakayım?"  Bakışlarındaki  pişmanlık ciddi olduğunu gösteriyordu.

Pablo, derin bir ormandı. Sahip olunamaz, hükmedilemez ve maalesef vazgeçilemez. İlk gördüğümden bugüne ne yaşamış olursam olayım Pablo benim için aynıydı. Sahip olmak, kesinlikle hayaldi ve ben sahip olmuştum. Hükmüm altına girene kadar çok engebeli yollardan yuvarlanıp yara almış, ateşlerin içinden cayır cayır yanarak geçmiştim. "Sen nasıl istersen Eylül " derken de hükmetmemi arzuluyor ve bundan hoşlandığını gösteriyordu. Vazgeçilmezdi de tabi. Anlayana kadar değil anladığımı kabul edene kadar çoğu kez kaçmış, kabul edememiştim vazgeçilmezliğini ama vazgeçemeyeceğimi artık kalbimle biliyordum.

Yanaklarımdaki elleri kabul etmiş gibi veda ediyordu bana. Bakışlarındaki yıkılmışlığı ise ne Pablo'ya ne de Leone'ye yakıştıramazdım. Gözlerine bakarken düşündüklerimden, anlatamadıklarımdan haberi olsun istemiştim. Karar vermiştim ama dile getirmem çok zordu.

"Eylül... Ah benim küçük aşkım Eylül'üm! Ah! İkisini de istemiyorum. Seninle burda, yatak odamızda, mutfağımızda sevişmek varken bunları konuşmak bile istemiyorum. Beni anlar mısın kızar mısın bilemem. Kararını değiştirmek de istemiyorum ama söylemek zorundayım ki..." devamını getiremedi. Yanaklarımdaki ıslaklığa ulaşan parmakları duraklamasına neden olmuştu çünkü. Aşık bakışları gözlerimin içinde kendine ait dünyamı göremiyor muydu merak ediyordum. Belki de gördüğü için devam etti.

"Sen Leone değilsin. Öldüğünü ilan ettiğimde artık karım da değildin. Yine de Dany, sana olan zaafına yenik düşüp bir hata yaptı. Aslında  o hatayı sen yaptın. Leone olmuş olsaydın bile benden habersiz, izinsiz her hangi birinden yardım istememeliydin. Ant da dahil. Amacının ve niyetinin farkında olduğum için hala buradasın ve bir seçeneğin daha var. Burası , Leone olmak, İtalya'da söz sahibi olmak... bunlar senin mutfağın değil sevgilim. Kendi başımdaki beladan kurtulmak için yardım almak başka, beni aşar, sen çöz demek başka bir şey. Limanı verdin ve kurtuldun sanıyorsun. Öyle değil bebeğim. " parmakları yanaklarımla vedasını bitirmiş olacaktı ki saçlarıma yönelmişti. Yine kendi bildiği yönde parmağına sarıp geri bırakıyordu. Bakışları ara ara saçlarıma değdiğinde biraz yumuşar gibi oluyorduysa da gözlerime ulaştığında yeniden ciddileşiyordu. Pablo'yu anlamıştım ve o anlattıkça utanıyordum.

"Leone, güç kaybetmiş. Leone baş edemeyeceğini anlayınca karısının arkasına saklanmış. " Pablo konuştukça ben utanıyordum ve göz yaşlarım artık görüşümü bulanıklaştırıyordu.

"Cihangir de biliyordu ama sana hayır diyemezdi. Yardım isteyeni geri çevirecek bir adam değil o. "  Keşke bağırsa, etrafı yumruklasa ya da siniri geçecekse , utancım bitecekse canımı yaksaydı. Sakin ama ciddi ses tonu kalbime çivi gibi batıyordu.

"Marcus, bağlantılarını kullandı. Limanı, Arthur ölmeden satmış olarak gösterdi ve beni asıl o zaman kurtardı. Bugün, rahat bir nefes alıp insanların yüzlerine bakabildim. "

Ağlamam, krize dönmek üzereydi ve ben gerçekten yer yarılsa da bana mezar olsa dediğim yerdeydim. Ömrümde daha çok utandığım bir an yoktu. Benden ayırılınca kedini öldürmek istediğini söylemese ben kendimi öldürebilirdim. Utancımdan ölsem de kurtulamazdım sanırım.

ASLAN'IN PENÇESİNDE  Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin