2

5.5K 356 90
                                    

Kendimi oturduğum çimlerden toparlayıp karşımda sessizce ağlayan kıza yaklaştım.

"Çok özür diliyorum. Size çarpmak istemezdim. İyi misiniz?"

Genç kız beni duymamış gibi ağlamaya devam etti. Krize girmiş gibiydi. Gözleri kan çanağı olmuştu. Ona çarpmadan önce de ağladığını düşündüm. Kendimi suçlu hissediyordum. Yeterince uyumamıştım ve bir hayal görmüştüm. Gerçek olduğuna kendimi o kadar inandırmıştım ki... Ah, gerçek olması için ölümü bile göze alırdım.

Bir süre kızın yanında durdum. Hâlâ ağlamaya devam ediyordu ve ben ne yapacağımı bilmiyordum.

"Yağmur!"

Duyduğum sesle bakışlarım bize doğru koşan çocuğa döndü. Görünüşüne göre benim yaşlarımda olmalıydı. Kız, onun yanımıza yaklaşmasıyla ağlamasını kesti ve hızla ayağa kalktı. Bana bakmadan arkasını dönüp hızlı adımlarla uzaklaşmaya çalıştı ama çocuk ona iki adımda yetişmiş, kolundan tutmuştu.

"Beni dinlemelisin! Lütfen, böyle çekip gitme. Sadece bir hataydı."

Çocuk, aksanlı ingilizcesiyle kıza bir şeyler anlatmaya çalışıyordu fakat kız onu dinlemiyor, koluna yapışmış ellerden kurtulmaya çalışıyordu.

"Bırak kolumu. Seni görmek istemiyorum. İğrençsin! Dokunma bana!"

Kız bağırmaya başladığında daha fazla kendimi tutamadım ve hızlı adımlarla yanlarına ulaştım. Belki karışmamam gerekiyordu fakat kız hiç iyi görünmüyordu. Ağlamaya devam ediyordu ve yüz ifadesi acı çektiğini kanıtlıyordu.

Çocuğun elinin üzerine elimi koydum ve bakışlarının bana dönmesini sağladım.

"Kızı bırak, dostum."

Kızın hareketleri durmuş, bakışları bana dönmüştü. Umursamadım. Gözlerim zorba çocuğun üzerindeydi. Bakışları hiç hoşuma gitmemişti ve içki kokuyordu. İçkiden her zaman nefret etmiştim. Ona sığınanlardan da... Ruhum tarif edilmez acılar çektiğinde bile içki içip onları dindirmeyi düşünmemiştim. Kontrolümü kaybetmemi sağlayacak her şeyden uzak duruyordum. Zaten  Yosun, yeterince kontrolümü kaybetmeme neden olmuştu. Her ne kadar onun gibi duygu ve düşüncelerimi iyi saklayamasam da yerine göre hareket etmesini bilen biriydim. Bugüne kadar...

"Seni ilgilendirmiyor." Sinirle kelimeleri etrafa saçtı. Geri adım atmadım. Elini kızın kolundan çektim. Çocuk bir adım geriye sendeledi. O andan kısa bir süre sonra ise küfrederek gözüme bir yumruk attı. Bedenim acı dalgasıyla sarsıldı. Hayatımda ilk defa hiç tanımadığım bir kızı kurtardığım için yumruk  yiyordum. Küçükken ufak tefek dalaşmalar dışınca kavga etmemiştim. Genelde insanlarla problemlerimi hep konuşarak çözmüştüm. Genç kızın dudaklarından ufak bir çığlık yükseldi ve yanıma gelip gözümün üzerine bastırdığım ellerimi iki eliyle çekiştirdi. Onu kendimden uzaklaştırdığımda çocuğun kıza tehtidkar bir tavırla parmağını salladığını gördüm.

"Bu, burada bitmedi."

Gözümün yavaş yavaş şiştiğini hissettiğimde yerde duran sırt çantamı omzuma taktım ve kızın bana söylediklerini dinlemeden yönümü tekrar küçük evime çevirdim.

-----

Bilinmeyen Numara: Merhaba.

Bilinmeyen Numara: Ne söyleyeceğimi bilemiyorum.

Bilinmeyen Numara: Gerçekten çok özür dilerim

Bilinmeyen Numara: Bana yardım ettiğin için de teşekkür ederim.

Bilinmeyen Numara: Ben Yağmur

Bilinmeyen Numara: Sende Ozan Deniz olmalısın

Bilinmeyen Numara: Yani kartında öyle yazıyor

Bilinmeyen Numara: Şey, çimlerde okul kartınla bir bileklik buldum

Bilimmeyen Numara: Kart senin sanırım fakat bileklikten emin değilim.

Bilinmeyen Numara: Yarın okulunun kayıp eşyalar bölümüne bırakırım

Deniz: Bileklik sende mi?

Bilinmeyen Numara: Evet, bir bileklik var ama senin mi değil mi bilemiyorum.

Deniz: Hayır, benim değil.

Deniz: Fakat onu şimdi almam gerekiyor.

Bilinmeyen Numara: Şey, o zaman okulun yakınlarında bir kafe var sana konum atarım.

Bilinmeyen Numara: Bekliyorum.
Görüldü.

YN/ Dur daha kaçıncı bölümdeyiz hemen bir kavga gürültü...

DENİZ |TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin