27

2K 196 71
                                    

Başımı ağaca yasladığım da gözlerimi, dün gecenin izlerini silen gökyüzüne çevirdim. Yanımda oturan kız, sessizliğini korumaya devam ediyordu. Biz sessizliğimizi korumaya devam ediyorduk. Belki dakikalar geçmişti, belki saatler... Son kurduğu cümleden sonra konuşmamış, kendini bir ağacın altına bırakmıştı. Benim konuşmamı beklemişti belki de. Fakat söyleyeceğim kelimeleri beynim toparlamama izin vermemişti. Yağmur, kalbimi anlamsızca ısıtan cümlesinin atmosfere karıştığını düşünmüştü. Aksine, o cümlenin ruhuma karıştığını ona söylemedim.

"Hırpalanmışsın," dedi gökyüzünü izlerken. Bana bakmıyordu. Ona bakmıyordum. Bakmak istiyordum.

"Sadece, serserilik yaptım."

Cümlem, dudaklarından bir kıkırtı kopartmıştı. Bakışlarım bu ufak sesten cesaret aldı ve mavi gökyüzünden onun güzel yüzüne döndü. Güzeldi. Bunu inkâr etmek imkansızdı. Belki de kalbinin tüm ışıkları yüzüne vurmuştu. Aynı, Yosun gibi...

Bir süre sonra bakışlarımı ondan çekmek için harekete geçtim. Fakat kesişen gözlerimiz aniden birbirine kilitlendi. Ürperdim. Rüzgâr esiyor olmalıydı. Gözleri soğuk bir deniz gibiydi. Fakat şuan şefkat pırıltılarını tek tek sayabiliyordum. Hafifçe gülümsedi ve elini yüzüme çıkarttı.

"Berbat bir yalancısın."

Bu cümle beni çok uzak olan bir hatıraya taşıdı. Yosun'un alayla sarfettiği cümleleri Yağmur büyük bir şefkatle kucaklıyordu. Neden ikisini kıyaslıyorsun?

Eli yavaşça gözümün altında hareket etti. Ne yaptığını, neden yaptığını sormadım. Çünkü sorulacak milyon tane sorunun arasından en önemlisini sormaya gücüm yoktu. Neden evimin kapısında beni beklemişti?

"Bir kavgaya karıştığında ilk yumruk atan sen olmamalısın," dedi eli yanağıma ulaştığında. Bir süre daha sessiz kaldığında yavaşça yanağımı okşamaya başladı. Görmezden gelemeyeceğim bir şefkatle...

"Neden?"

"Çünkü o zaman tüm sorumluluk sendedir. Karşı taraf kendini savunduğunda tüm suçu ona atamazsın."

Haklıydı. Ama yine de Joseph'in benden daha fazla günahı vardı. Bunu ona söylemek isterdim. Düşünceler yeniden belirmek için hazırlanırken dikkatimi sıcak eline verdim. Lakin birden elini çektiğinde tutunduğum bir dal şefkatten kopup anında yere çakıldım.

"Fakat hâlâ anlamadığım şey, neden birisiyle bu kavgayı yaptığın. Sorunlarını konuşarak hallediyorsun sanıyordum."

Sesi kırıktı. Onu hayal kırıklığına mı uğratmıştım?

 Onu hayal kırıklığına mı uğratmıştım?

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

"Bunu konuşarak halledemezdim."

Joseph, konuşmadan anlayacak bir çocuk değildi. Onun için kurduğum cümleler hava boşluğundan uçup gidecekti. Belki yaptığım yanlıştı. Tabii ki, kimseye böyle kaba kuvvet uygulayarak düşüncelerimi kabul ettiremezdim. Fakat o an gözüm dönmüştü ve ona vurmak istemiştim. Belki gördüklerimi görse, şuan bilmeden savunduğu çocuğu savunmaya çalışmak yerine o da bir yumruk atardı. Ama bilmeyecekti. Ona bu eziyeti çektiremezdim.

"Tüm sorunlarını, bana açmanı dilerdim."

"Bu da bir madde mi?"

Güldü. Destek almadan ayağa kalktı ve elini bana uzattı.

"Evet, bu da bir madde."

------

Deniz: Haklı sebeplerim vardı. (00.13)

Yağmur yazıyor...

Yağmur çevrimiçi

Yağmur yazıyor...

Yağmur: Sana verdiğim kremi gözünün altına sabahta sür.

Deniz: Gerçekten zorba biri olduğumu düşünmüyorsun değil mi?

Yağmur yazıyor...

Yağmur çevrimiçi

Yağmur yazıyor...

Yağmur: Hayır, bunu hiç düşünmedim.

Yağmur: Sadece haklı sebebini öğrenmek isterdim.

Deniz yazıyor...

Deniz çevrimiçi

Deniz yazıyor...

Deniz: Sana anlattım.

Deniz: Kafamı dağıtmak istedim ve bir içkinin iyi geleceğini düşündüm.

Deniz: Bardaki çocukla sözlü atıştık

Deniz: Öyle işte

Yağmur: Sen içki içmezsin, Deniz.

Deniz: Emin misin?

Deniz: Her yeni arkadaş olduğun birini, tanımadan bu kadar sorgular mısın?

Deniz: Bazen bir keneden farksız oluyorsun. 

Yağmur yazıyor...

Yağmur çevrimiçi

Yağmur yazıyor...

Yağmur: Boşversene, bir önemi yok

Yağmur: Sana inanıyorum

Yağmur: Kremi düzenli olarak sür.

Yağmur çevrimdışı

Deniz: Öyle demek istememiştim.

Deniz: Gerçekten, öyle demek istememiştim.

YN/ Güne açan çiçekler gibiyiz. YALAN, YALAN...

DENİZ |TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin