47

1.7K 147 24
                                    

Kalbimin atışlarını yavaşlatmak adına derin bir nefes aldım. Ter içinde ve berbat haldeydim. Gözlerimi, perdelerini örtmediğim pencereme diktiğimde güneşin çoktan battığını farkettim. Dün gece, uykusuzluğuma biraz çare bulmak adına uyku hapı almıştım. Ah, uyumuştum da... Fakat bunun, beni bir kabusun kollarına atacağını bilmiyordum. Yosun'un öldüğü bir kabusun kollarına...

Her şey gerçek gibiydi. Gözlerimi açana kadar her şey zaten gerçekti. O acı... Bana tattırdığı acıyı hâlâ kalbimin bir köşesinde hissediyordum. Şuan onun iyi olduğunu bilmeye deli gibi ihtiyacım vardı ama bunu asla öğrenemeyecektim. Lütfen, iyi ol. İyi olmana ihtiyacım var.

Yanımda duran telefonuma bakış attım. Kalbim hâlâ hızla atmaya devam ederken, titreyen parmaklarımla telefonu elime aldım. Senelerdir aramalarına tek tük cevap verdiğim annemi aramak istiyordum. Onu sormak, Yosun'u sormak istiyordum. Onun hayatta olduğunu bilmek için bir işarete ihtiyacım vardı. Tekrar yaşayabilmem için bir sebebe ihtiyacım vardı.

Tuş kilidini zorla açtım. Bedenim titriyordu ama bunu umursamadım. Nefes alamıyordum ama bunu umursamadım. Acı her yerdeydi. Onun ruhunun bıraktığı iz, ruhuma karışmıştı. Kalbimi sıkıştırıyordu. Bir şey, kalbimi avuçlarının içinde hiç acımadan sıkıyordu. Annemi aradığımda uzun bir süre cevap vermedi. Bu yaptığım aptallığa son vermem için bir işaretti belki de. Fakat bunu yapmadım. Aramayı sonlandırmadım.

"Deniz, oğlum?"

Heyecanlı sesi kulaklarıma dolduğunda kalbimin biraz daha sıkıştığını hissettim. Onun sesini duymayalı kaç zaman olmuştu? Bilmiyordum. Annemin şefkatle beni saran sesine karşılık olarak onu ne kadar özlediğimi söylemeliydim. Ona ihtiyacım olduğunu, onun şefkatine hasret kaldığımı ona söylemeliydim. Lakin, yaptığım tek şey beni öldüren kızı sormaktı. Beni günden güne bitiren kızı sormaktı.

"Yosun nasıl?"

Sesimi duyduğumda irkildim. Kısık, parçalanmış kelimeler dudaklarımdan döküldüğü an beynime bir kurşun gibi yağdı. Bitmiştim. Tükenmiştim. Yaralıydım ama hâlâ hayatta kalmak için çaba sarfediyordum. Her yerimden kan akıyordu. Onun keskin kokusunu alabiliyordum. Kanın kokusu her yerdeydi. Yosun, ellerini göğsüne bağlamış bana bakıyordu. Gülüyordu... Onun gülüşünde güneşler açıyordu ama benim üstüme yağmur yağıyordu. Umrunda değildim. Hiç umrunda olmamıştım.

"Deniz, böyle yapma. Lütfen, seni özledim. Seni çok özledim, oğlum."

Ağlıyordu. Sesi titriyordu ve hıçkırıyordu. Hıçkırıklarını bastıramıyordu ve buna gerek duymuyordu. Ben ise titriyordum. Ağlamıyordum. Ağlamak için göz yaşım kalmamıştı. Kalbim acıyordu. Bu acıyı dindirecek bir ağrı kesici yok muydu?

"Sadece onun iyi olduğunu bilmeye ihtiyacım var," dedim. Karşımdaki insanın kalbinin kırıldığını umursamadan. Aramızdaki bağları tek tek, ağlayarak kopardığım insanı umursamadan. Annemi umursamadan.

"O iyi, Deniz. Emin ol, senden ve bizden daha iyi."

Ve aramayı sonlandırdım. Pişman olmadım. Kalbimin acısı dinmedi. Fakat, duyduklarıma inanmak isteyen bir yanım bu acıyı biraz hafifletti. O iyiydi. Benden ve bizden iyiydi. Bir süre sonra dışarıda yağmur yağmaya başladı. Sesini dinledim. Bedenimdeki titreme geçmiş, kalbim hızını yavaşlatmış ve düşüncelerim susmuştu. Penceremden kayan yağmur damlalarını izledim. Yosun da böyle hayatımdan kayıp gitmişti. Neden gitmişti? Neden benim kadar acı çekmiyordu? Neden bensiz mutlu olmak istiyordu?

Düşüncelerime sarılan ruhumu oradan uzaklaştırmak istedim. Bunu kendi irademle yapamadım ama biraz sonra ard arda çalan zili duydum. Düşüncelerim ruhumu serbest bıraktı ve dağıldı. Hızla yataktan kalkıp kapıyı açtığım da yağmurdan dolayı sarı saçları birbirine yapışmış, nefes nefese kalmış kızı gördüm. Kelimeleri zorla birleştirdi ve duymak istemediğim sözcükleri önüme serdi.

"Yağmur, Josephle yüzleşecek. Bu gece... Bu gece hiç iyi şeyler olmayacak, Deniz."

------

Demir: Annemi onun için aradığına inanamıyorum.

Demir: Seni tanıyamıyorum artık, Deniz.

Demir: Bak, kardeşimi geri istiyorum, tamam mı?

Demir: Seni geri istiyorum.

Demir: Buna bir son ver artık.

Demir: Eğer böyle devam etmeye kararlıysan

Demir: Bizden uzak dur.

Demir: Geri dönmemek üzere hayatımızdan çık.

Demir: Tıpkı onun gibi...

YN/ Şimdi ölen kim, daha iyi anladım. Ölen sensin, Deniz. O mezarda yatan kişi sensin...

DENİZ |TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin