48

1.7K 156 18
                                    

Deniz: Lanet olsun şu telefonu aç artık

Deniz: Nerede olduğunu bize söylemelisin, Yağmur...

Deniz: Lütfen, güzelim

Deniz: Lütfen aptalca bir şeye kalkışma

Deniz: Haftalardır iyi olmadığını biliyorum.

Deniz: Berbat haldesin bunu görebiliyorum

Deniz: Ama halledeceğiz

Deniz: Yemin ederim, bunu yapacağız.

Deniz: Sadece telefonlarımızı aç

Deniz: Yanında olmalıyız, Yağmur.

Deniz: Yanında olmalıyım.

-----

"Onu aramaya devam et!"

Bir elim direksiyonu tutuyordu, diğer elim ise telefonun tuşlarında geziniyordu. Her seferinde olduğu gibi tekrar telesekreterin sesini duyduğumda telefonu arka koltuğa fırlattım. Yarım saattir ona ulaşmaya çalışıyorduk. Fakat bu mümkün değildi. Telefonunu kapatmıştı ve bu iyiye işaret değildi.

Jessica evimin kapısını çaldığında, tek çaresinin ben olduğumu söylemişti. Yağmur, zihninde dönüp duran  düşüncelerini ne ona ne de bana açıklamıştı. Sadece günlerdir daha da kötüleştiğini, odaya kapandığını öğrenmiştim. Kendini suçluyordu. Benim gibi, kendini sorumlu tutuyordu. Onu anlıyordum ama anlamamak isterdim. Benim yürüdüğüm yolda yürümesini bilmek kalbimi acıtıyordu. Ona, onun suçu olmadığını söylemek istiyordum. Yumuşak saçlarını okşamak istiyordum. Ona sarılmak istiyordum. Kimsenin sarılmadığı gibi sarılmak istiyordum. Bu olanlar senin suçun değil. Onu bu yoldan döndüremesen bile, senin suçun değil. Asla olmadı. Asla...

Karanlık yolda sürerken, Joseph ve Yağmur'un bulunabileceği her mekânın önünden geçiyordum. Jessica camdan başını sarkıtıyor, etrafı tarıyordu. Her seferinde hüzünle burada olmadıklarını söylerken dakikalar ilerliyor, nefes almam zorlaşıyor. O el hâlâ oradaydı. Beni bırakmıyordu. Ruhumu sıkıyordu. Lütfen, o iyi olsun. Lütfen...

"Gördüm onları! Oradalar, ara sokaktalar!"

Jessica'nın bağırışları kulağıma dolduğunda arabayı kenara çekip ani bir fren yaptım. Zaman kaybedemezdik, yeterince zaman kaybetmiştik. Hızla emniyet kemerinden kurtulup arabadan dışarı çıktık. Soğuk ve sert rüzgâr yüzüme vurdu. Yağmur durmuştu ama yeniden yağmayacağının garantisi yoktu.

Gözlerimi karanlık sokaktaki çöp konteynerlerinin yanında dikilen ikiliye döndürdüm. Yağmur'un arkası bana dönüktü. Yüzünü göremiyordum. Fakat Joseph, dehşet içinde ona bakıyordu. Gözlerini sonuna kadar açmıştı ve ona dudakları sürekli kıpırdıyordu.

"Yağmur!"

Dönmedi. Joseph, bakışlarını bana çevirdi.

"Seni orospu çocuğu! Sen söyledin, değil mi?"

Hızla bana doğru atıldı ve yakamı tuttu. Öfke bedenime yerleştiğinde ben de onun yakasına yapıştım. Birbirimizin gözlerine bakıyorduk. Onu öldürmek istiyordum. Burada... Gözleri gözlerime bakarken onun Yağmur'a çektirdiği acıların cezasını kesmek istiyordum.

Yakamı bırakıp beni itti ve yumruk atmak için elini kaldırdı. Bu sefer hızlı davrandım. Başımı yana çektim ve o toparlanamadan yumruğumu burnuna ben geçirdim. Afalladı, ve parmaklarıyla burun kemerini sıktı. Elim acımıştı ama bu umrumda bile değildi.

"Yeter!"

Yağmur, bakışlarını bana değdirmeden Joseph'e dikti. Berbat görünüyordu ama aynı zamanda da çok güçlüydü. Gözleri yaşlarla parlıyordu ama onları akıtmamak için savaşıyordu. Sert rüzgâr saçlarını savurdu. Acımasızdı ve Joseph'e iğrenir gibi bakıyordu. Biz gelmeden önce neler olmuştu?

"Suratına tükürülmeyi bile hak etmiyorsun."

"Bana böyle davranma, Yağmur."

Beni unutmuş, dikkatini kıza vermişti. Acı çeker gibi söyledikleri, bir an için kalbimi sızlatmıştı. Fakat, bunun hemen geçmesini sağladım. O, bu yoldan dönmek istemiyordu. Bunu anlamıştım. Bunu biliyordum. Yağmur'un ona böyle bakma sebebi de buydu. Günlerdir onun için uyumamıştı ve hayal kırıklığı kalbine saplanmıştı. Kanıyordu. Kanıyorduk. Kurtulmak istemeyen birini uçurumum eteğinden çekemezdi. Kurtulmak istemiyorsa, elimi bile sürmezdim.

"Gidelim."

Yağmur başladı. Acı her yerdeydi.

-----

Ozan Deniz: Kurtulmak istemedi.

(Mesajınız gönderilemedi.)

Ozan Deniz: Savaşı kabul etmedi.

(Mesajınız gönderilemedi.)

Ozan Deniz: Fakat, yine de yenilmiş sayılıyorum, değil mi?

(Mesajınız gönderilemedi.)

Ozan Deniz: Ne kadar bencilim?

(Mesajınız gönderilemedi.)

Ozan Deniz: Onun yanında olmam gerekiyor ama ben buradayım.

(Mesajınız gönderilemedi.)

Ozan Deniz: Senin yanında olmam gerekirken de başkasıyla mıydım?

(Mesajınız gönderilemedi.)

Ozan Deniz: Öyle olsam bile bunu umursadığını hiç sanmıyorum :)

(Mesajınız gönderilemedi.)

YN/ Küfür için yeniden özür dilerim ve tabii ki gününden geç gelen bölümler için de :)

YN/ Kurtulmak istemeyeni kurtaramazsın. Yanında durmak istemeyeni yanında da tutamazsın. Bunu öğren artık, Deniz...

DENİZ |TextingHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin