Deniz: Tüm söylediklerin de haklısın.
Deniz: Ne kadar bana kızgın olmadığını söylüyor olsan da
Deniz: Bana kızgın olduğunu biliyorum.
Deniz: Evet, birbirimizin hayatına bodoslama daldığımız bir gerçek
Deniz: Birbirimizin adı dışında bir şey bilmiyoruz
Deniz: Tek bildiğim şey, seni kırmak istememem.
Deniz: Aslında birilerini bilmeden kırmak konusunda çok iyiyim.
Deniz: Ama eski hatalarımı tekrarlamak istemiyorum.
Deniz: Bir kızı sevdim.
Deniz: Belki de onu severek doğdum.
Deniz: Bunun artık bir önemi yok.
Deniz yazıyor...
Deniz çevrimiçi
Deniz yazıyor...
Deniz: Benden hep nefret etti.
Deniz: Kimse onu sevmedi.
Deniz: Benim yüzümden
Deniz: Çünkü kimse yönetemediği bir insanı sevmek istemez.
Deniz: Bunu bana o demişti.
Deniz: Herkes bir dahi olduğumu söylüyor.
Deniz: Ama ben delinin tekiyim.
Deniz: Seni kırdıysam özür dilerim.
Deniz: Benim gibi bir insanla arkadaş olmak istemezsin.
Deniz: Seni bir daha rahatsız etmeyeceğim.
Deniz: Kendine iyi bak.
●Görüldü.-------
Elimde tuttuğum fotoğrafın her detayını ezberime kazımıştım, aslında. Baloda çekildiğimiz son fotoğrafımız... İçinde fırtınalar kopan ama dışarıya sergilediği harika oyunun sahibi...
"Güzel bir gündü."
Yine gelmişti.
"Senin için, öyle."
Bir kıkırtı duyuldu, gerçek olmayan dudaklarından. Daha sonra karşıma oturdu. Onun silikleşmeye başlayan yüzüne bakmadım. Zihnim bana en büyük oyununu böyle oynuyordu. Onun hayalini, yanımda yaşatarak.
"Benden kurtulmak istiyorsun, değil mi?"
Gözlerimi, gerçek olmayan gözlerine değdirdim.
"İstiyorum."
"Fakat, bunun için hiçbir şey yapmıyorsun."
Evet, yapmıyorum. Çünkü senden kurtulmak istemiyorum. Sana tutunamazsam düşerim.
"Yapıyorum."
Kahkahası boş duvarlarda yankılandı ya da sadece benim zihnimin içinde.
"Kolay olacağını düşünüyordun, değil mi? Ben gittiğim de benden kurtulduğunu düşünüyordun."
Nefesim kesildi. Sevgi dolu gözleri yerini derin bir nefrete ve hırsa bırakmıştı. Boğulduğumu hissettim. Elleri masanın üzerindeydi ama aynı zamanda boynumdaydı ve son gücüyle sıkıyordu. Öksürmeye çalıştım. Yapamadım.
"Beni öldürüyorsun."
Zar zor kurduğum cümleyi duyamadım. Belki de o cümle hiç dudaklarımdan çıkmamıştı. Kulaklarım çınlamaya başladığında sözlerini son kez işittim ve tutunduğum son dal parçasından parmaklarımı ayırdım. Kendimi bir uçurumun en dibine gömdüm.
"Seni ben değil, vicdanın öldürüyor. Pişmanlıkların, benden çaldığın her şey seni öldürüyor. Senin ölümünle yaşıyorum ben, Deniz. Bunu unutma!"
YN/ Bu son yıkılış belki de.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DENİZ |Texting
Short StoryOzan Deniz: Ne kadar aptalım değil mi? (Mesajınız gönderilemedi.) Ozan Deniz: Hâlâ sana tutunmak için bahaneler arıyorum. (Mesajınız gönderilemedi.) YOSUN |Texting adlı hikayenin devamıdır. Konuyu tam olarak anlamanız için ilk önce onu okumanızı ta...